Bu makale, Trabzon ve Trabzonspor özelinde, futboldan öteye geçerek kentin sosyal ve ekonomik dokusunu, işsizlik ve gündelik yaşam etkilerini irdelemekte; yerli ruhun ve öz kaynağa dönmenin önemini vurgulamaktadır.

Futbola duyulan bağlılığı “hobi” ve “halkın en sevdiği spor dalı” olarak kabul etmekle birlikte, şehrin gerçek sorunlarına odaklanılması gerektiğine inanmaktayım: İşsizlik, iç ve dış mekânlarda geçirilen boş zamanların hayli çok olduğunu, kentimizin üretkenliğe ihtiyacı olduğunun önemini özellikle belirtmek istiyorum.

Trabzon, Karadeniz’in en güzel ve en ünlü şehri olarak sadece futboluyla değil, insanlarının ruhuyla da fark yaratmalıdır. Futbol, güzel bir hobidir ama karın doyurmuyor; şehrimizde işsiz sayısı yüksek seviyede, insanlar park, kafe, kahve ve çay ocaklarında zaman geçiriyor. Çünkü iş ortamı yok.

Trabzonspor’un başarısının anahtarı yerli ruha dönmektir. Trabzonspor’un 9. hafta Çaykur Rizespor maçı kadrosuna bir baktım, ilk on birinde 9 yabancı 2 Türk, 10. hafta Trabzonspor’un İkas Eyüpspor maçının ilk on birinde 10 yabancı 1 Türk futbolcu vardı. 11.hafta Galatasaray-Trabzonspor maçında, Trabzonspor’un ilk on birinde 10 yabancı 1 Türk futbolcu vardı. Son olarak 12. hafta Trabzonspor-Corendon Alanyaspor maçında Trabzonspor’un ilk on birinde ne acıdır ki 9 yabancı ve 2 Türk futbolcu vardı. “Bunları neden yazıyorum?”

Müsabaka sonuçları ne olursa olsun, hemen her futbol konulu yazımda yazıyorum. Yine yazacağım, bu gidişat iyi değildir. Yabancı futbolcularda Trabzonsporluluk ruhunu bulamazsınız. Sahaya para için çıkarlar. Yaşayacağımız bu tür başarılar bizi geçici olarak mutlu edebilir. Fakat Türk futbolu açısından gidişat iyi değildir. Ben doğru bildiğimi yazmaya devam edeceğim. Ben sorumluluğumun gereğini yapıyorum. Başta millilik ruhunu ve özelde Trabzonsporluluk ruhunu ancak ve ancak yerli evlatlarımızda bulabiliriz.

Trabzonspor’un ekonomik açıdan gelirleri olsa da, bu gelirlerin şehirdeki insanlara katkı sağladığını söyleyemeyiz. Yani Trabzonspor hem ekonomik hem de moral ve motivasyon olarak şehre bir şeyler veremiyor. İşsizlik oranlarımız ortada, gençlerimizin futbolla, kısır tartışmalarla zamanı boşa harcanıyor.

Bizzat yaşadığım ve gördüğüm için Kayseri örneğini vermek istiyorum. Kayseri’de futbola aşırı ilgi olmadan üretken bir toplumsal dinamizmin var olduğunu düşünüyorum. Kayseri gibi sanayi şehri olan yerlerde insanlar çalışma saatlerinde meşgul, mutlu ve üretkenler. Çalışma saatlerinde sokaklarda, parklarda, kafelerde, kahvehanelerde ve çay ocaklarında pek insan bulamazsınız.

Trabzon’da ise bu tip yerler her gün dolu. Peki, işsiz olan bu insanlarımız harcamalarını nasıl karşılıyor? Stadyuma her maç için yaklaşık bin lira harcayanlar, işsiz ve gelir kaybı yaşayan insanlar. Bu durum, Trabzonspor’un şehir ekonomisine ve ruhuna katkı sağlayamadığını gösteriyor. Kulüp gelirleri büyük olsa da, şehirdeki insanların maddi ve manevi manada kazanımları olduğunu göremiyoruz.

Çözüm Önerileri:

Öze Dönüş: Yabancı oyunculara olan bağımlılığın azaltılması, yerli oyunculara öncelik verilmesi. Bu hususta devlet politikalarının ve federasyon kararlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Ekonominin şehirle bütünleşmesi: Yerli oyuncuların yetiştirilmesi, Trabzon’da kalan oyuncuların şehre katkı sağlayacak şekilde yatırım ve gelir üretmesi; stadyum, naklen yayınlar, sponsor ve transfer gelirlerinin yerli ekonomiye katma değer üretmesi hedef olmalıdır.

Yerlilik ve Millilik: Trabzonspor, Milli Takım ve Türk Futbolu için ana felsefe olarak “Yerli ve Milli olmak” önerilir. Karamsarlık yerine yerli ruhun, üretkenliğin ve Milli değerlerin ön planda tutulması, şehir ve kulüp için en mantıklı yol olacaktır. Bu yaklaşım, hem sporun ruhunu korur hem de istihdam, yatırım ve toplumsal uyum açısından kalıcı faydalar sağlar. Çözüm, yabancılardan vazgeçip özümüze dönmektir.

Özüne dönüş, Trabzonspor ruhunu yeniden canlandırır; Takımın ilk on birinde, Trabzon ve Trabzonspor ruhuyla sahaya çıkan gençlerimiz olduğunda; işte o zaman Avni Aker’in kemikleri sızlamaz… İşte o zaman kasırga Akyazı’dan bir başka türlü eser. Her konuda olduğu gibi, futbolda da milli ve yerli olmalıyız. O zaman başarı ve gurur bizim olur. İçeriye bakmalı, özümüze dönmeliyiz. Yeniden doğmak, en büyük devrimdir.

“Köklerini unutan dallar, ilk fırtınada savrulur.” Vesselam.

Öğr. Gör. Yılmaz ÇAKMAK