Bir taraftan 15 Eylül’de görülecek olan CHP kurultay davası, diğer yandan İstanbul İl Yönetiminin görevden alınması ve kayyumun atanması ardından 21 Eylül’de olağanüstü kongre kararının alınmasıyla birlikte CHP’de yoğun bir süreç yaşanıyor.
Peki çalkantılı devam eden bu süreç, Türk siyasetini nasıl etkiler?
Bence asıl sorulması gereken soru bu?
Kritik bir soru?
CHP’de yaşananlar, sadece partiyi değil, tüm Türkiye siyasetini etkileyebilecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum.
Kendi fikrime göre de bir analiz yapmak istedim.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 900 üyenin noter onaylı imzasına istinaden olağanüstü kurultay kararı alması aniden toparlanabilen bir reflekstir.
Bu durum Türkiye siyasetinde demokratik refleksin CHP’nin içinde de hâlâ canlı olduğunu gösteriyor.
CHP taban iradesinin bu kadar hızlı mobilize olması, ana muhalefetin hâlâ ayakta olduğunu ve “kurumsal hafızasını” koruduğunu gösteriyor.
Bu durum, özellikle siyasetten umudunu kesmiş seçmenlerde yeniden bir heyecan ve güven yaratacağını düşünüyorum.
Lakin, eğer bu süreç kaotik yönetilir, parti içinde sert kamplaşmalara dönüşürse, yani Gürsel Tekin’in kayyum atanması ve ardından partiden ihracı gibi tartışmalar sürerse veya dozunu artırırsa o zaman “CHP yine kendi içinde kavga ediyor” algısı doğar.
Bu da zaten zayıflayan muhalefet bloğunun bütünlüğünü daha da zayıflatır.
Peki bu süreç iktidar–muhalefet dengesini nasıl etkiler mi veya nasıl etkiler?
CHP’nin olağanüstü kurultay kararı, iktidarın yargı kararları üzerinden oluşturduğu siyasi baskıya verilen doğrudan bir cevap niteliğinde görülüp bu kurultay yüksek katılımlı ve sakin geçerse, iktidarın “muhalefet kontrolsüz, parçalanmış” söylemini zayıflatacağını düşünüyorum.
Bu süreç, CHP’nin “lider değişimi sonrası” belki en kritik sınavı olacaktır.
Ancak Özgür Özel veya başka bir isim kurultaydan güçlenerek çıkması, yerel seçimlerdeki ittifak tartışmaları ve olası erken seçim senaryolarında muhalefet daha güven veren bir aktör hâline gelebilir.
Türkiye’de yaşanan bu siyasi gelişmeler partiler arası ve ittifak dinamiklerini nasıl etkiler veya etkiler mi?
Bana göre İYİ Parti, DEM Parti ve diğer muhalefet partileri CHP’nin bu süreci nasıl yönettiğine göre pozisyon alacak.
Yani eğer CHP güçlü bir liderlik ve birlik görüntüsü verirse, 2028 seçimlerine giderken muhalefet blokunu yeniden birleştirme ihtimalini artırabilir.
Tam tersi bir durum olursa, yani CHP zayıf görünürse diğer partiler kendi yolunu çizme eğilimine girip ve muhalefet blokunun sonunu tamamen hızlandırabilir.
Peki vatandaş bu durumu nasıl değerlendiriyor.
Seçmenin psikolojisi nasıl olur.
Türkiye’de muhalefet seçmeninin son yıllarda bir hayal kırıklığı yaşadığı muhakkak.
Ancak bu kurultay başarıyla tamamlanırsa seçmende “CHP hâlâ ayağa kalkabiliyor” algısı oluşur ve motivasyonu artırır.
Şayet başarısız olunursa CHP’ye yönelik güven erozyonu hızlanır, seçmenin de sandığa gitme isteği azalabilir.
Kısacası bu olağanüstü kurultay, CHP’nin sadece bugünkü değil, önümüzdeki 5-10 yılını belirleyecek bir yol ayrımı olma özelliğini de taşıyor.
Krizden güçlenerek çıkarsa demokratik kurumları ve parti içi hukuku işletme kapasitesiyle örnek teşkil edebilir.
Kriz derinleşirse de Türkiye’de güçlü bir ana muhalefet boşluğu doğar ve bu boşluğu yeni hareketler ya da popülist figürler doldurabilir.
Özetle;
CHP’nin 21 Eylül 2025 Olağanüstü Kurultayı, yalnızca bir parti içi seçimi değil, Türkiye’de muhalefetin geleceğini, iktidar–muhalefet dengesini ve seçmenin demokrasiye olan inancını etkileyecek bir eşiktir.
Bu süreç iyi yönetilirse muhalefet bloku toparlanır; kötü yönetilirse muhalefetin 2028’e giderken eli daha da zayıflar.