Önceleri terör kaynaklı patlamalar ve kadın cinayeti gibi vakalardan dolayı “ Hadi Allah’a emanet “ diyerek vedalaşıp çıkıyorduk evlerimizden.  Şimdi ise nereden ve ne zaman geleceği belli olmayan yumruklu ve şemsiyeli saldırılardan dolayı  “Hadi hakkını helal et! “ diyerek helalleşip çıkıyoruz evlerden.
Kısacası toplum olarak şiddetten delirmek üzereyiz!
Dedim ki otur bir yaz bakalım kalem kalem,  dök bakalım madde madde genelde bizi neler delirtiyor?
Döktüm tek tek…
-Terör (PKK, IŞİD, PYD, FETÖ vs kaynaklı kanlı terör savaşları),  -Dış güçler tarafından yaratılan Kürt Sorunu, -Küresel odaklı siyasi ve ekonomik yıpratmalar, -Zengin-Fakir uçurumunun derinleşmesi, -Laik-Dindar söz düelloları, -Atatürk-Recep Tayyip Erdoğan kıyaslaması, -Çocuk İstismarı,  -Kadına Şiddet, -Tecavüz(Çocuğa, kadına, hayvana), -Hayvanlara eziyet, -Eğitim eksikliği, -Toplumsal ayrıştırmalar, kutuplaşmalar, toplumsal nefret ve kin...
-Siyasetçilere duyulan güven eksikliği,  -Kurumlara duyulan güven eksikliği, -İslamiyet’i karalama çalışmalarının neticesinde oluşan duygu ve inanç bozulmaları, -Adalet mekanizmasının kayışının kopması, -Türk-Osmanlı kavram karmaşası, -Farkında olmaksızın medya kışkırtması, -Şike tabanlı futbol kulüpleri ve taraftar çatışmaları, -Kılık kıyafete dayalı önyargılar, -Erkeğin erkeğe şiddeti, -Kadın üzerinden din ve siyaset, -Çevre kirliliği ve duyarsız halk, -Suriye ve göçmen meselesi.
Çok uzun yıllar önce günlerce gündemi meşgul eden ” Vücudunda Allah yazılı barmen cinayetini “ okumuştuk gazetelerden. Hatırlayanınız vardır mutlaka. Yobazlar tarafından “ Vay efendim barda içki sunumu yapan biri nasıl vücuduna dövmeyle Allah yazdırır?“ diyerek katledilmişti. Sonrasında o gencin evinin Allah yazılarıyla dolu olduğu görülünce, birçoğumuz utanç duymuştuk bu yapılan katliamdan. Demem o ki savaşlara gücümüz yetmiyor ama önyargıyla birbirimize yaklaşma fikirlerine belki engel olabiliriz. Geçtiğimiz günlerde Kanuni’nin mezar yerinin bulunması için DNA örneği vermek üzere gerçek Osmanlı Torunlarının bir araya gelişlerine tanık olduk. Bizim Osmanlı torunları sarığı, çarşafı, fesi, çarığı hayal ede dursun GERÇEK OSMANLI TORUNLARI saç açık, topuklu ayakkabı ve diz üstü elbiseleriyle katıldılar toplantıya. Sosyal medya üzerinden sıkça kapışan iki kesim, bu sahne karşısında da girdiler birbirine! Herkes kendi fikrinin doğru olduğunu savununca… Özü siyaset bizi delirtti! Birde üstüne ekonomik sorunlar, insanların birbirine tahammülsüzlüğü, kabalığı, nezaketten iyiden iyiye uzaklaşmalar bizi birbirimize düşman ettirmiş durumda.  Oysa Osmanlı’nın bir ırk olmadığını 600 yıllık bir aile soyu olduğunu, yani Yılmazoğulları, Şatıroğulları gibi bir soy olduğunu, Türklüğün ise tam 5000 yıldır yeryüzünde var olduğunu ve bu yüzden Hıristiyan Dünyasının Türk Kavramını unutturmak için var gücüyle çalıştığını, ırkımızın vaktiyle Yunan Medeniyetinden bile daha üstün medeniyetlere sahip bir ırk olduğunu … Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkenin kurucusu ve önderi olduğunu, Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu ülkenin gelmiş geçmiş en başarılı lideri olduğunu, Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı Sayın Erdoğan’ın bu gün Cumhurbaşkanı olamayacağını, çünkü ona Cumhurbaşkanı olabilme yetkisini Cumhuriyet rejiminin verdiğini, zira Osmanlıda Saltanat Rejiminin yani babadan oğula geçen bir sistemin var olduğunu…  Osmanlı torunu olabilmek içinde o soydan gelmek gerektiğini, nasıl ki İngiltere kralı olabilmek için o soydan gelmek gerekiyorsa, Osmanlı Torunu olabilmek için de dedenizin, babanızın Osmanlı soyundan gelmesi gerektiğini, zira öyle bol keseden sallamayla bu işlerin olmadığını, hepsinin kendi içinde bir hiyerarşisinin bulunduğunu, isteseniz de halktan öte olamayacağınızı, Osmanlıda sadece sarayda Osmanlıcanın kullanıldığını, halkın konuşma dilinin asırlardır Türkçe olduğunu, ne Türklüğün ne de Kürtlüğün utanılacak bir durum olmadığını … Böyle hissetmenin bölünmeye yol açtığını… Onun bunun önünde eğilip, birilerinden medet ummak yerine 60 ayetinde  “Siz aklınıza danışmaz mısınız? “diyen bir dine mensup olduğunu… Yani kavramları yerine oturtsak işi çözerceğizde… Yok, ne hikmetse o görünmeyen üstün aklın var gücüyle çabasıyla birbirimizi kırıp dökmek için çılgınca bir mücadeleye girmiş durumdayız.( Bende dilim döndükçe, elim kalem tuttukça bu uyarıları yapacağım. Zira sonumuz endişe verici boyutta.) Soyumuzun sopumuzun ne olduğu, kim olduğu ki ( hepimiz Adem ve Havva kaynaklıyız. Nokta) kavgası dışında bizim çok daha önemli sorunlarımız var. Kadın ve hayvan haklarına karşı hassasiyetimi bilenlerden bir sürü mail ve yardım çağrısı almaktayım. Elimden gelene yardım etmeye çalışsam da çok azına kamuoyu tepkisi oluşturabiliyorum. Çünkü birbirimizi yemekten üzerine jilet atılarak doğranan kadına, kediye, köpeğe çare bulamıyoruz. Çok kolay bir şekilde halledebileceğimiz sorunlarımız çözemiyoruz bir türlü! Varsa yoksa aynı kin ve nefret dolu tekrarlar! Tekrar, tekrar, tekrar… Sürekli aynı şeyler… Neden? Çünkü bu tekrarlarla nefret duygusu beyinlerimize tümden yerleştirilerek yerini sağlamlaştırmakta! Artık yeri sağlamlaşan duyguyu oradan koparıp analitik yargıyı yapmak zorlaşır. Çünkü mantık sistem dışıdır. Dolayısıyla nefret siniri, sinir öfke patlamalarını, öfke patlamaları da şiddeti getirmekte. Şiddet de toplumsal infiali! Sonrasında da hâkim olamadığımız dillerimiz, yumruklayan ellerimiz, kollarımız, tekmeleyen bacaklarımız artık o an kime denk gelirse… Yaşadığımız olumsuzlukları bir tarafa itip, toplumun tüm bireylerinin yaşadığı bu gereksiz hırpalayışları ve egolarımızı bir yerlere bırakarak, aynı düşünceden olsun ya da olmasın kucaklaşmamız gerektiğini birbirimize usturuplu bir şekilde anlatmalıyız artık…
Aslında oyun çok basit bir şekilde oynanıyor. Ama bizler anlamamak için direniyoruz.
ABD Türkiye’ye meydan okuyarak ne dedi?
Kürtlere silah yardımı yapmaya devam edeceğiz! Peki, bunu Kürtleri çok sevdiklerinden dolayı mı dedi? Tabi ki hayır! Vaktiyle Taliban’ı, El-Kaideyi, şimdilerde IŞİD’i yaratarak Ortadoğu’yu dolayısıyla bizi birbirimize kırdırtan kim? Ya FETÖ’yü yaratan? Ülkeyi belirli aralıklarla darbe girişimleriyle kutuplaştıran kim?
Peki, Dünya Medyasının %96’sını elinde bulunduran kim?
Birileri tarafından boynumuza dolanan sorunlarla cebelleşen kim?
E daha ne duruyorsunuz? Başlatın saygıyı. Başlasın sevgi…