Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak paşamız, Trabzonlu hemşerimizdir.
Trabzon ve Türkiye sevdalısı, Trabzonsporlu, dört yıldızlı paşasıdır…
Kahraman ordumuzun her kademesinde görev yaptı. Tabandan, tavana onurlu dik yürüyüşünü sürdürdü.
Yeteneklerini, insani etkinliklerini derinliğine tanıma fırsatı bulduğum bir olgun ve yüksek değerli bir komutan.
 Çok başarılı bir asker profilini çizerek, kusursuz bir ciddiyetle  görevini yerine getiriyor.
 Bir olayın gelişmenin kavranmasında ve uygulanmasında dirayet gerektiren noktayı, işin en hassas ayrıntısında kavrayan yönetim ustalığıyla dikkat çekebilen bir asker.
Olayların yorumlanmasında makul olmanın disiplinini kullanır. Ve o makul noktanın önemine işaret eden tasnif ve tarif mahareti ekler.
Üstün akıl kullanma yeteneği, bu iki meziyeti mezceden isabetten kaynaklanır Karadeniz’in önemli isimlerindendir.
TSK’daki tüm görevlerinde; yakından tanıdığımız, aile yapısını bildiğimiz, yüksek niteliklere sahip, donanımlı, Karadeniz’in tüm özelliklerini bünyesinde toplamış; Türkiye’de, iz bırakan bir komutandır.
Çalışkan, mütevazı yaşantısı olan, saygılı, ölçülü, nazik dil kullanan, eleştirilerini incitmeden yapabilen, TSK’da kalitenin ve bilginin adresidir.
 TSK’ da herkes tarafından bilinen, tanınan, itibar gören, olduğu gibi olan, göründüğü gibi görünen yiğit Karadenizlidir.
Malumdur ki, “ Peygamber Ocağı” dedirdiğimiz Kahraman Türk Silahlı Kuverleri bünyesi içinde, yaptığı görevler itibariyle bir faniye nasip olacak her makamı mevkii görmüştür. TSK’nin en tepesinde görev almıştır.
En genç yaştan itibaren itibarlı işlerle uğraşmış; yaptığı işlere de itibar kazandırmıştır.
Ağustos Şurası’nda Kara Kuveytleri Komutanı olarak görev süresi doluyor.
Bilgisini, birikimini, deneyimini zirveye çıkarmış; damıtmış, hayatının her anını devlet ve millete amade geçirmiş bir komutan olarak, TSK’nin böylesi deneyimlere ihtiyacı vardır. Ankara kulislerinde paşanın görev süresi uzatılacağı yönündedir. Çok isabetli bir karar olur.
***
Kara Kuveytleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak paşamıza hemşerim ziyaretinde bulunduk.(4Temmuz günü).
15 Temmuz, FETÖ terör örgütünün darbe girişiminin birinci yıldönümü öncesinde ziyaret etmemizin amacı tesadüfî değil, bilinçli bir randevuydu. Geçmiş olsun dileklerimizin yanında, geçmiş bayram ziyaretini de kapsıyordu
Salih Zeki paşa, her zamanki zarif, beyefendi kişiliği, dostluğu ile koridorda karşılayıp, merdivenin başında uğurladı.
Protokol, Emir subayları ve Özel kalem Müdürlüğü’ndeki görevli subay ve astsubaylar tarafından aynı özenle karşılandık ve uğurlandık.
15 Temmuz terör örgütünün girişiminin birinci yıldönümünde üzüntüsü hala devam ediyordu. Nasıl üzülmesin ki.
Özene bezene eğittiğimiz, en yüksek imkânlarla donattığımız, gözbebeğimiz ordumuzu, namusumuz olan yurdumuzu emanet ettiğimiz TSK içindeki ihanet şebekelerini kim tahmin ederdi ki?
Silahsız ve sivillere namluların doğrultulduğu, kendi uçaklarımızca TBMM binasının ve milli kurumlarımızın havadan bombardıman edildiği, seçilmiş Cumhurbaşkanı’na suikast girişimlerinin üst üste icra edildiği, emir komuta zincirinin parçalanıp, Genelkurmay Başkanı’nın ve kuvvet komutanlarının rehin alındığı, askerin askere ve polise silah kullandığı 15 Temmuz gecesini hangimiz tahmin ederdik.
TSK’nın üst kadrosu bu oyuna gelmedi, siyasiler ve vatandaşlarımız dik durdu ve ülkemiz ve insanımız uçurumun kenarından döndü. Devleti kuran Gazi Meclis’imizi bombalamak, Atatürk’ün aziz hatırasına saygısızlık, yüce Türk milletine ihanettir.

Unutmayacağız, unutturmayacağız ve demokrasi nöbetlerine devam edeceğiz.
***
 
Vatanı savunmak  "Vatan" artık sade düşmanlara karşı savunulmayacak.
 Güvenliğimizi tehdit edenler sade canlı bombalar değil. FETÖ'ye bağlılık yemini etmiş F-16 pilotları kadroları da, en az canlı bombalar kadar ölümcüller.
 Allah yardımcımız olsun... İşimiz hiç kolay değil. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde demokrasi mücadelesine ve nöbetine devam edeceğiz.
15 Temmuz’da bu millet; Çanakkale, Sakarya-Dumlupınar’daki gibi birlik-beraberlik ruhunu oluşturdu.
 Bu millet, kahramanlık destanını, altın harflerle yazdı. Bu millet, vatan hainlerine ve işbirlikçilerine karşı kenetlendi.
  15 Temmuz’da, halkın gücü, Tank ’in gücünü yendi.
 Kendi Cumhurbaşkanına suikast düzenleyen, kendi halkına ateş açan, tankları üzerlerine süren hainlere ve işbirlikçilerine gerekli dersi verdi ve emperyalist ve uşaklarına meydan okudu
Fethullahçı terör örgütünün devletin kılcal damarlarına kadar girdiğini, 15 Temmuz'dan bu yana açığa alınan, gözaltına alınan, tutuklanan binlerce kişiden anlıyoruz…
Sadece Türk Silahlı Kuvvetleri değil… Polis teşkilatı… Yargı… Üniversiteler… Eğitim teşkilatı… Sağlık Bakanlığı… Diğer bakanlıklar… Ülkenin en büyük istihbarat teşkilatı MİT… Ve Diyanet İşleri… Bütün devlet kurumlarında yapılanmışlar

***
Her darbe, her muhtıra gözbebeğimiz, dünyanın en eski ordusu, en köklü kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne onulmaz yaralar açmıştır.
 Aziz milletimizle arasına mesafe koymuştur. Yönetim ve yönetilen arasındaki yabancılaşmanın, çatışmanın kaynağını oluşturmuştur. Darbeler sadece askeri yapılanmayı değil aynı zamanda sivil bürokrasiyi ve kuvvetler ayrılığını da çok rencide etmiştir.
Kamu görevlerinde ehliyet ve liyakat prensipleri değişmiş, yarışma ve yeterlilik şartları sürekli olarak farklı farklı kodlanmış, bu kodlar da evrensel ve devlet hayatıyla ilgili kodlar olmaktan çok öznel, arkaik kodlar olarak tanımlanmıştır.
 Bir virüs gibi, yargıyı, bürokrasiyi, orduyu, siyaseti saran bugünkü terörist yapılanma, hiç kuşkusuz ki, darbelerin eseridir.
 Kimse bu yapılanmaların kendiliğinden ortaya çıktığını düşünmesin. Tarihimizde o  geceyi hiç iyi hatırlamayacağız.10 yaşındaki
Detaylar ortaya çıktıkça insanın kanını donduran, bu kadar da olur mu diye, artık her seferinde bir başka şaşkınlığı bizlere yaşatan gerçeklerle yüzleşiyoruz.
 Bir kez daha, Türk milletini ve devletini Yüce Allah’ın koruduğuna kanaat getiriyoruz. Şoktayız. Tepemizde uçan ve her yana bomba bırakan uçakların şoku değil bu.
Siyaset kurumunun basireti, halkın sağduyusu, komuta kademesinin feraseti, polisimizin cesareti ile bir büyük beladan kurtulduk. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetin bir bir türlü, çetrefilli yollarından geçmiş olması, olayları hızlı analiz etmesi, karar verirken ve kararlarını icra ederken gözü kara tavrı bu darbeyi en baştan boşa çıkarmıştır. Başarısız kılmıştır. Milletimize geçmiş olsun. Demokrasimiz bundan sonra inanıyorum ki daha güçlü olacaktır.
Çünkü, sabahlara kadar meydanlarda nöbet tutan insanlar, demokrasiye inanan, iradesine sahip çıkan, hiçbir güce teslim olmayacağını ortaya koyan inançlı yiğitlerdir.

***
Demokrasinin de kusurları vardır ama bu kusurlar yine demokrasiyle kapatılır.
 Demokrasinin olmadığı yerde özgürlük de, mutluluk da olmaz.
 Demokrasilerde iktidarlar, silah zoruyla değil, halkın oylarıyla sandıkta değişir.
 Türkiye bir yıl önce,15 Temmuz gecesi heyecan dolu bir deney yaşadı.
Deneyler en iyi öğretmenlerdir.
Dilerim ülke olarak bundan doğru bir ders çıkartmıştır.
 Kardeşin, kardeşi vurması çok acı oldu!
 21'inci Yüzyıl Türkiye’sinde tüm sorunlar hukuk içinde ve demokrasi çerçevesinde aşılmalıdır.
 Bu çağda bize sunulana bak:
 Sen gel Boğaziçi Köprüsü önünü tanklarla tıka…
Sen gel hava meydanının kapısını tankla kes…
 Sen gel TRT binasının duvarına tankları daya ,
Sen gel Meclis girişine tankları sırala…
 Görüntüsü bile çirkin. Hangi yılda kalmışsın!
Bu çağda bir ordunun düşeceği en saçma manzara bu olmalı…
Milletin parasıyla okumuş, milletin parasıyla altına tank, helikopter, uçak çekmiş. Gidip Karayılan'ı, Cemil Bayık'ı yakalayıp teslim alamıyor. Kendi Genelkurmay Başkanı'nı ve Kuvvet komutanlarını esir alıyor.