Ben demiyorum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç diyor.

“Raylı sistem ve Uzunkum Yaşam Alanı bitmek üzere, 5 küçük sanayi sitemizi –yaklaşık 1728 bağımsız bölüm- uygun alana taşıyıp yeni bir alan yaratacağız, Biyolojik Arıtma Tesisi konusunda DSİ ile mutabakata vardık, derin deşarj ve yeni kültür sanat merkezi kazandırmanın da planlarını yapıyoruz, Ahi Evren Hastanesi’nin de devrini alıyoruz burayı Otizmli yavrularımıza kazandıracağız” demiş…

Nasıl bu hale geldik?

Her gelen yerel yönetimler bir yere kazma vuruyor, devamlı inşaat.

Mesela neden bir fabrika için kazma vurulmaz Trabzon’da? Ya da üreticiye, yatırımcıya yönelik bir adım olmaz?

Niye kentin önce doğusuna, sonra neden batısına dev bir hastane inşaatı düşünürler?

Dev projelerde gaza basılacakmış!

Bas gaza Başkanım bas gaza, kim tutar seni bas gaza…

İŞKUR’UN ÖNÜ…

Akçaabat Belediyesi 4 cankurtaran, 6 temizlik personeli ve 3 yardımcı personel toplan 13 geçici işçi alımı için ilan vermiş. Tam 1325 kişi başvuru yapmış!

Yanlış ekonominin ve ülkedeki siyasi çalkantıların, düzensiz göçmen hareketlerinin ve hatalı tarım politikalarının sonucu budur demiş CHP Akçaabat Meclis üyesi Mustafa Çankaya. “İşte mevcut ahval” diye de durumu noktalamış…

Haklı mı? Haklı…

Şimdi taşındı yeni yerine, eski İŞKUR binası önünde uzun bir kuyruk görmüştüm. Sordum, işçi alımı ile ilgili olduğunu öğrendim. Çoğu genç. Ellerinde başvuru dilekçesi kuyruktalar, sıra ile İŞKUR’a giriyorlar. Birinin elindeki dilekçeye baktım. “Trabzon’da Görev yaptığınız STK’lar” diye bir bölüm var başvuru evrakında. Genç şunları yazmış: “AKP Gençlik Kolları, Gençlik Meclisi…” Birini görünce diğerlerine de bakmak istedim, uzattılar. Hepsinde aynı ibare vardı.

Bence asıl ahval bu…

CHP’YE BASKILAR ARTACAK…

Görünen köy artık kılavuz istemiyor.

Bugüne kadar ki, butlan davaları, kapatma davası, “Ankara siyasetine dön” çağrıları dâhil tüm baskılar CHP’yi İmralı ziyaretine katmak için yapılmıştı. Bu ziyaret ile bundan sonraki yol haritasını meşrulaştırmak istiyorlardı.

CHP akıllılık etti, ziyarete katılmadı. Katılsaydı, tüm bu sürece onay vermiş pozisyonuna düşürülecek, bunun sonucunda da parti seçmeni darmadağın olurken, boşalan iktidar alanına AKP-MHP-PKK ne isterlerse yapabileceklerdi.

Hatta bir önceki adımda, komisyona hiç katılmasaydı; şeytanlaştırılıp, bu sefer gerçekten ters ayakta bırakılarak olan biten her şeyin sorumlusu CHP propagandasını yapacaklardı. Chp komisyonda olmadığı için itiraz hakkını kaybetmiş olacaktı, bu da bir ihtimal.

CHP bence İmralı ziyaretine katılmayarak tüm hesabı AKP-MHP’ye kitledi.

Diyorum ki; bu plan bitti, vazgeçecekler…

Yazın bir tarafa, CHP oyunu bozdu.

KILIÇDAROĞLU’NUN DERDİ NE?

Valla ben hala anlamış değilim, Kılıçdaroğlu’nun sizce derdi ne?

CHP’nin kurultayına 3-4 gün var oturmuş video yapmış bombardıman yapıyor. Madem derdin bu kadar büyük ve bu kadar birikmiş sözün var buyur kurultaya konuş. Bırak üç dakikalık videolar yapmayı, bunlarda zaman kaybedeceğine ya aday ol ya da çık kürsüye ne anlatacaksan anlat.

Ama biliyoruz ki çıkamazsın, değil o kürsüye çıkmak o salona bile gidemezsin.

Ben sana söyleyeyim mi niye gelemeyeceğini Kılıçdaroğlu?

Çünkü delegede de seçmende de artık zerre karşılığın yok.

Herkes bıktı senden, ilkesiz savunmalarından, imalarından, bitmeyen kişisel hesaplaşma heveslerinden…

Bence devam et, belki çok yakın değil ama gün gelecek seni bu partiden ihraç edip kovacaklar.

Yemin ediyorum hani bunun Amerika’da kaybolduğu bir zaman aralığı vardı, şimdi resmen nedenini anlıyorum.

Ha geç mi kaldık, kaldık…

YATIRIMDAKİ AMAÇ…

Bugün dev projeler falan kaleme alınca birden bir anı aklıma geldi.

Yıllar önce Trabzon daha Büyükşehir statüsünde deği. Gümrükçüoğlu Belediye Başkanı ve bende bu köşeden yazı yazıyorum TAKA’da. İl Genel Meclisi’de var o dönem. 2013 sonları. 2014 Mart seçimlerine 3-4 ay kalmış. Bir açıklama okudum yerel gazetelerde. İl Genel Meclisi Başkanı açıklama yapmış, bütçesi meclisten onay almış diyor ki “bu bütçe yatırım bütçesidir” bende köşemde “bu yatırım, seçim yatırımıdır” dedim. Çünkü, İl Genel Meclisi 3 ay sonra yok! Büyükşehir olunca doğal olarak İl Genel Meclisi statüsü kayboluyor.

O zaman ki başkanı, daha sonra AKP İl Başkanı bile olabilmiş zat bana cevap vermiş, gazeteye fakslamış tekzip niteliğinde. Beni tanımıyormuş (!) ama Google teyzeye yazmış oradan öğrenmiş benim maharetlerimi (!) ne kadar mahkemelerim olduğunu (!) kimlerle didiştiğimi falan son olarakta İl Genel Meclisinin bu bütçesinin yatırım bütçesi değil hizmet bütçesi olduğunu belirtmiş. Uzun bir açıklama, altına da nasıl imza atmış biliyor musunuz?

“Haydar Revi-İpragaz Bölge Müdürü”…

Sanki benim Galaylı Gazan’da “yatırım bütçesi” diye eleştirdiğim kurum tüp şirketi!

Ne yazık ki bu arkadaş AKP İl Başkanı bile oldu bu canım vatanda, hatta en son AKP Kurultayında koluna hediye saat alabilmek için Ordu delegeliğini bile kabul edebilmişti.

Dev bütçeli projeler açıklanmaya başlayınca birden aklıma geldi.

Tüpçünün kulaklarını çınlatmak istedim…

AYASOFYA’YI YIKIN…

Kıyamet kopuyor İstanbul’da.

UNESCO’nun bile tarihi yapılara “ağır makine ve titreşim” bindirmeyi prensip olarak yasakladığı, çok istisna durumlarda bile ancak çok sıkı bilimsel denetim ve uzman raporları ile sınırlı izin verdiği bilinmesine rağmen bu dünya mirasına iş makinaları ile girmişiz.

Ayasofya’ya vinçle girmişiz arkadaşlar vinçle, iyi mi? Şimdi Reis’in adamları Ayasofya’ı biz inşa ettik, İstanbul’u biz fethettik der mi? derler valla…

İlber Ortaylı hocada kendini yırtıyor, aman kimse girmemeli sadece belli zamanlarda uzmanlar girmeli diye. Altı dehlizlerle dolu, zemin her an çökebilir, diyor İlber Hoca. Ayasofya’ya tonlarca ağırlıkta kamyonlarla girilmesinin önü durdurulmalı demek istiyor.

Valla ülkenin zaten çivisi o kadar çıktı ki Ayasofya’ya bile üzülemiyor insan. Bence Ayasofya yıkılsın, yenisi yapılsın, Reis’in ustalık eseri olsun. Zemine de böyle güzel bir cam yerleştirilsin ve o dehlizler gözüksün, ne güzel olur.

Tavsiyemdir…