DEVLETİN REFLEKSİ...
DÜĞMEYE BASMAK...!
Devlette esas olan devamlılık ve sürekliliktir. Ahmet gider, Mehmet gelir; lâkin devletin işleyişi akar. Akmak zorundadır zaten. Akmazsa devlet olmaz!
İslâmiyet öncesi Türk devletlerinde de, İslâmiyet sonrası Türk devletlerinde de bu; nesilden nesile aktarılarak süre gelmiştir.
Sokak efsanesi olan ve herkesin diline pelesenk olmuş; amacı ve bütün çabası devleti ayakta tutmak olan "AKSAKALLI" ların varlığı mühim ve elzem bir gerçeklik ve gerekliliktir.
Fakat bu sadece biz Türklere ait bir olgu değildir. Nesiller boyu ve halen halihazırda Türk-İslâm dünyasını en büyük ve ezeli düşman olarak gören Yahudiler ve Haçlılar için de durum aynıdır.
Merkezleri Kudüs olan Tapınak Şövalyeleri yani Tapınakçılar da; amacı devleti sonsuza dek ayakta tutmak olan ve devlet tarafından tanınan gizli bir devlet örgütüydü.
Hepimiz etrafında; Trump, Suud kralı, Sisi, Netanyahu ve diğerlerinin olduğu, küreyi tuttukları kareyi anımsarız. İşte bunlar da Yahudilerin uşaklığını yapan örgütün birer üyesidir.
Yahudi'nin her ülkede ve stratejik bölgede bir eli, kolu, kuklası, uşağı ve yamağı muhakkak ki olur. Bu değişmez!
Türkiye Cumhuriyeti için de geçerli bir kuramdır AKSAKALLILAR. Lâkin sadece milliyetçi, muhafazakâr cenahtan değil; bilâkis ulusalcıları, sosyal demokratları da barındırır.
Yani devletini sadece sağ tandanslı olanların sevme hakkı yoktur. Sol tandanstan da ulusalcı ve sosyal demokrat birçok devletçi yurttaşımız vardır ve olmalıdır da!
İşte biz; devletin bu koruyucu gücünün son hamlesini irdeleyeceğiz...
Malumumuz; Ümit Özdağ bir anda şapkadan tavşan çıkardı ve vekili olduğu partisini, genel başkanını ve il başkanını topa tuttu. Hattâ partisinde birçok fetöcü olduğunu iddia ederek; bu fetöcülerle aynı çatı altında olmayı kabullenemeyeceğini belirtti.
Peki neydi O'nu bu açıklamaları yapmaya iten sebep? Ne olmuştu bir anda da yıldızı parlayan İyiler Hareketi'ne pranga vurulmak zorunda kalınmıştı!!!
Bir süre önce de Muharrem İnce yollara düşmüştü " Memleket Hareketi " için. Sessiz ve derinden teşkilâtlanarak yoluna devam ediyor hâlen.
İnce'den sonra Mustafa Sarıgül de kolları sıvadı ve parti kuracağını deklare etti. Neden ve ne olmuştu ki sosyal demokratlar ve İyiler Hareketi'nde bir anda kazanlar kaynamaya başlamıştı!
Ne olacak! Devlet; yani devletçi Aksakallılar düğmeye basmıştı.
Dedik ya; devlette devamlılık esastır diye. Devletçi olan Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgül; Chp'nin kuruluş felsefesinden ve amacından uzaklaşıp, üstüne üstlük T.C'ye hizmet yerine emperyalist güçlerin etkisi altında olduğunu farkettiklerinde oldu ne olduysa.
Kılıçtaroğlu'nun partiyi küçültmesi, içine hdp tohumu kaçırtması ve dizginleri fetöye kaptırdığı iddiaları; devletine bağlı, devletini seven asil sosyal demokratları buna mecbur kıldı.
Lâkin bunu kendi kendilerine değil; devlet eliyle, önerisiyle ve gücüyle yaptılar elbet. Bahsettiğimiz devlet, görünmeyen devlet. Lütfen anlam karmaşası olmasın...
İnce'yi ve Sarıgül'ü ayıltan ve uyandıran devlet; sağ cenahta da bir hamle yapmalıydı. Zira İyiler Hareketinin yıldızının bir şekilde sönmesi ve cumhur ittifakının vites arttırması şarttı.
Neden ve ne sebeple ama! Neden güçlenmeliydi cumhur ittifakı???
Neden olacak! Oyların başabaş noktaya gelmesi riskini ortadan kaldırmak için Aksakallılar inisiyatif yüklendi ve devletin sağ ile sol yapısı harekete geçti.
Ne amaçla peki! Ne amaçla olacak! Devletin devamlılığı için. Ulusun içinde ki emperyal güçlere karşı aksiyon alındı böylece.
Görünmeyen devletin; ivedi, elzem ve sonu hiç gelmeyen en büyük sorumluluklarından biridir bu. Hiçbir devletçi; ister sağcı ister solcu isterse ulusalcı olsun, devletini hiçbir emperyal güce satmaz. Esas devletçilik, milliyetçilik, ulusalcılık bu olsa gerek!!!
Devlet senin namazına, orucuna, içkine, özel yaşantına bakmaz. Onun için kırmızı nokta; kendisine sonuna kadar aidiyet, bağlılık ve devletin menfaatini herkesin ve herşeyin üzerinde tutmaktır.
Peki kim bu Aksakallılar???
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Türk'ün devlet kurduğu ilk günden beri varlığını sürdüren, koruyucu ve itici gücü.
Peki günümüzde kimler vardır muhtevatında???
Asker, polis, doktor, hakim, bürokrat, siyasetçi, sporcu, sanatçı, iş insanı, öğrenci, savcı, öğretmen, ünlüler; kimler ama kimleri barındırır bi bilseniz!
Bir diğer soru ise iktidarın bu gelişmelere ne denli müdahil olduğu ile alâkalı aslında!!!
Cevap ise çok basit ve net! Yeteri ve gerektiği kadar. Ve gerektiğinde...
Herkes bilmesi gerektiği kadarını bilir. Bunun kuralının bu olduğunu da bilir. O yüzden fazlasını üstelemez. Yani herkesin bir haddi ve hududu çizilidir.
Ve bunun sadece sağ ve sol kolu yoktur. Birçok bütünleştirici ve heterojen unsur; belki de normal hayatta birarada bulunmaları neredeyse imkânsız olan dinamikler; devletin bekası için hiç düşünmeden biraraya gelir ve güçlerini birleştirir...
Asla unutmamamız gereken realite ise...
Gider Kemâl, gelir Cemâl...
Ama baki kalan devlettir...
Devlet; ne kadar derine kök salarsa; o kadar sağlam ve dimdik ayakta durur...
Devlet ebed müddet!
Selâmlar & Sevgiler & Hürmetler...
Çok Okunanlar

Güncel Fındık Fiyatları Açıklandı: Beklenen Fiyatlar Geldi!

Trabzonspor, Krepin Diatta İçin Harekete Geçti

Trabzonspor’da Bek Operasyonu! Gökhan Sazdağı ve Yusuf Özdemir Gündemde

Trabzonspor’da Vişça Krizi! Ayrılık İçin 1,5 Milyon Euro Talep Etti

Trabzonspor’da Son Gün Bombası: Jota Silva İddiası

Trabzonspor’da Sağ Bek Krizi: Gökhan Sazdağı İçin Yoğun Mesai