Çocukken en büyük merakımdı uzay…
Özellikle geceleri uzun uzun o devasa boşluğa bakar kendimce fikirler üretirdim orada ne olduğuna dair.
Uçuk, kaçık, belki de anlamsız binlerce fikir…
Bana göre olabilecek ama birine anlattığımda saçma bulunabilecek fikirlerimin uzay boşluğunda belkide bir karşılığının olduğunu öğrendikçe daha çok sarıldım bilime.
Sarıldıkça, öğrendikçe daha da çok hayran oldum yaratılan düzene…
Sınırı nerede bittiği hala belirlenemeyen bir evren, henüz içinde neler olduğu çözülemeyen kara madde, oluşumu hayranlık oluşturan atom altı parçacıklar, bozonlar, fotonlar, henüz keşfedilmeyi bekleyen enerji formları, bir çok maddenin bir araya gelmesiyle doğup milyonlarca yıl gökyüzünde kalıp sonrasında kendi enerjisini tüketerek ölen yıldızlar, galaksiler, kuasarlar, nebulalar, hiç biri birbirine benzemeyen canlı türleri, DNA’sında yıldız tozu bulunan biz insanlar ve muhteşem kozmoz…
Her bir cismin yaratılışında ki o sıralama, sıralamanın birbiriyle etkileşimi…
Evet, evren bilim kuralları tarafından yönetiliyordu da, peki bu kuralları koyan kimdi?
Bu kadar muazzam bir düzeneğin tesadüfen oluşacağına asla ve asla inanmadığımdan olsa gerek hayranlık duydum büyük yaratıcıya…
Bilim, sayesinde daha çok sevdim, daha çok saygı duydum “O”na.
Yarattığı, adına insan denilen varlığın muazzamlığına şaştım kaldım…
Ve insan denilen varlığın, bu gün onun adına işlediği vahşi cinayetleri duydukça dehşete düştüm!
Anladım ki, yobaz her yerde yobaz!
Ortadoğuda da! Yeni Zelandanın göbeğinde de!
Irk, din, ideoloji vs uğruna masum insanları acımasızca katleden yıkanmış hastalıklı fanatik beyinler biraz okusalar, biraz araştırsalar anlayacaklar aslında insanın insana ne denli büyük derecede saygı duyması gerektiğini…
Ama yok!
Dedim ya…
Yobaz her yerde yobaz!
Yanıbaşınızda da, dünyanın bir ucunda da…
*******
Yeni Zelanda saldırısı sonrası caminin içinde kanlı gövdeleriyle yerlerde yatan, acıdan bağıran, korkudan ağlayan insanları görünce aklıma, bir şaman öğretisi geldi.
O öğreti de derki;
Doğada hiç bir şey kendisi için yaşamaz.
Nehirler, kendi suyunu içemez.
Ağaçlar, kendi meyvelerini yiyemez.
Güneş, kendi için ısıtmaz.
Ay, kendisi için parlamaz.
Çiçekler, kendileri için kokmaz.
Toprak, kendisi için doğurmaz.
Rüzgar, kendisi için esmez.
Bulutlar, kendi yağmurlarından ıslanmaz.
Herşey birbiri için yaşar.
Birbiri için…
Çok Okunanlar

Trabzonspor’da Büyük Operasyon: 6 Ayrılık, 5 Transfer, Yıldız Bombası Yolda!

Trabzonspor’da Emre Mor ve Oğuz Aydın Gündemi

Batista Mendy Krizi Büyüyor: Ayrılık İddiaları Güçlendi

Kayserispor’dan Edin Visca Hamlesi: Trabzonspor “Acil” Kodu ile Masada

Trabzonspor’un Orta Saha Transferinde Peş Peşe Kötü Haberler

Kazeem Olaigbe Trabzonspor’da İlk Kez Sahada! Fatih Tekke'den Tempolu Başlangıç