Sayın Cumhurbaşkanım,

Bu satırları kaleme alırken taşıdığım sorumluluğun ve yükün ne denli ağır olduğunun farkındayım.

Ben sıradan bir gazeteci, halkın içinden bir faniyim.

Ancak halkın nabzını tutan, aracında köy köy, şehir şehir dolaşan bir insan olarak milletimizin beklentilerini, kaygılarını ve dualarını size ulaştırmak boynumun borcudur.

Kıymetli Cumhurbaşkanım,

Bugün dünya çok kritik bir kavşakta.

İki yıla yakındır süren Gazze kuşatması ve Filistin’in yok edilme girişimleri, sadece bir bölgesel mesele değil; insanlığın vicdanını yakan bir toplu katliamdır.

60 bini aşan masum Müslüman’ın şehadeti karşısında sessiz kalan dünya düzeni, insanlık tarihinin en büyük ayıplarından birine imza atmıştır.

İşte bu düzenin karşısında dimdik duran tek lider olmanız, sizi sadece Türkiye’nin değil, İslam coğrafyasının da umudu hâline getirmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanım,
Sizin “Dünya beşten büyüktür” haykırışınız, artık sadece bir slogan değil; küresel vicdanın sesi hâline gelmiştir.

Bugün BM Genel Kurulu’nda yapacağınız konuşma, sadece Türkiye için değil, tüm mazlum milletler için bir umut ışığıdır.

Bu konuşmada Gazze’deki katliamı, Filistin’deki işgali, Batı’nın çifte standardını ve ABD-İsrail ittifakının insanlığa karşı işlediği suçları en gür sesle haykırmanız gerekmektedir.

Çünkü siz sustuğunuzda, dünya tamamen sağırlaşacaktır.

Ancak, önünüzde çok kritik bir görüşme de bulunacaksınız.

25 Eylül’de ABD Başkanı Trump ile yapacağınız görüşme, yalnızca ikili ilişkileri değil, Filistin meselesinin geleceğini, Gazze’de akan kanı ve hatta İslam dünyasının yol haritasını etkileyebilecek niteliktedir.

Değerli Cumhurbaşkanım

Yazımın başında değindiğim gibi bu dünyanın gazeteci bir fanisi olarak kendimde bir uyarma sorumluluğu hissediyorum.
Trump ne sizin dostunuzdur ne de Türkiye’nin dostudur.

Bakmayın sizden “Dostum” diye bahsetmesine.

Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan, başkent Tel-Aviv’deki büyükelçiliğini oraya taşıyan bir zihniyetin ne İslam’a ne Türkiye’ye saygısı olabileceğini unutmayın.

Bu görüşmede sizi güler yüzle karşılayabilir, dostane cümleler kurabilir; fakat bunun perde arkasında yeni planlar, yeni tuzaklar olabilir.

Yapacağı deli saçması çıkışlarıyla sizleri dünyanın gözü önünde ezmeye çalışıyor olabilir.

Bu nedenle sizin sadece kararlılığınız değil, etrafınızdaki danışman ekibin stratejik aklı da çok önemlidir.

Sayın Cumhurbaşkanım,
İçeride de dışarıda da çok düşmanınız var.

İçerideki muhalefet bile zaman zaman milli meselelerde değil, sizin şahsınızda Türkiye’nin itibarını hedef alabiliyor.

Bu nedenle etrafınızdaki kadroların sizi doğru bilgilendirmesi, yanlış yönlendirmemesi hayati önemdedir.

Bugün dünya beşten büyüktür diyen lider olarak sizden beklenti büyüktür.

Gazze meselesinde geri adım atmayan, ABD ve İsrail karşısında eğilmeyen bir lider olarak tarihe geçtiniz.

Bu çizgiyi sürdürmeniz, sadece Türkiye’nin değil tüm İslam dünyasının geleceği açısından stratejik bir gerekliliktir.

Sizden istirhamımız şudur:
BM’de yapacağınız konuşma, sadece diplomatik bir metin olmasın; insanlığın vicdanına hitap eden bir manifesto olsun.

Trump ile yapacağınız görüşme, sadece iki liderin tokalaşması olmasın; mazlumların masada temsil edildiği bir tarihi dönüm noktası olsun.

Unutmayın ki sizin her sözünüz, bugün sadece Türkiye’de değil; Kahire’de, Riyad’da, İslamabad’da, Jakarta’da, Mogadişu’da, Saraybosna’da, Bakü’de ve Kudüs’te umutla bekleniyor.

Acizane bu fani vatandaşınızın düşüncesi budur.

Sözlerim bir uyarı değil, bir dua, bir temennidir.

Rabbim adımlarınızı doğru atsın, sizi ve ülkemizi muhafaza eylesin.