Emekliyen Emekliler…

Bugün biliyorsunuz, onikinci ayın onikisi. Güzel şeylerden bahsetmek isterim ama emeklilerin durumunu görünce yine bana kasvet düşüyor. Hafta içi bizim Trabzon yerel gazetelerinde Türkiye Emekliler Derneği Trabzon Şube Başkanı Burhan Bayraktar’ın “Emeklileri görün” diye bir beyanatını gördüm.

Abone Ol

Sevgili Burhan, nalına mıhına vurmuş. Trabzon Milletvekilleri de nasibini almış, bu vurdumduymaz Trabzon vekilleri emekliyi unuttu, demiş.

Sıcak odadan beyanatlar vermek kolay.

Gel meydanlara, yok siz çıkın bağırın, dayak yiyin, gaz yiyin ama bize dokunmayın!

Hak meydanlarda aranır bu devirde Burhan Başkan, çık bir miting yap Trabzon Meydan’ın da da göreyim seni. Sen o vurdumduymaz dediğin vekillerden birine yanımda serzenişte bulunuyordun Sanatevi bahçesinde, vekil de sana “yarın Atatürk Anıtı önünde bir basın açıklaması yapalım, var mısın?” dediğinde senin Emekliler Başkanı olarak verdiğin cevap kulaklarımda. Söyleyip de seni zor durumda bırakmayayım…

Dediğim gibi sıcak odalardan laf cambazlığı yapmak herkesin işi, meydan da hak aramak er kişinin işi.

Anladın mı Burhan?

TAVUK DÖNERCİLER DENETLENİYOR MU?

Trabzon özelinde denetimler sürüyor. Büyükşehir ve Ortahisar zabıtaları denetliyor, diye biliyorum ama denetlerken hijyen şartlarına mı bakıyorlar yoksa yediğimiz besinin gıda standartlarına mı bakıyorlar onu bilemiyorum. Gıda mühendisleri var mı denetlerken o da bir muamma. Olması gerekir.

Aslında “tavuk döner” işi 1990’larda yaygınlaşmıştı. Bu tarihe kadar tavuk pahalı bir gıdaydı, kasaptan alınırdı. Marketlerde paketli satılmazdı. Evlerde ateşe tutup kalan tüylerini ütülemek zevk işiydi, organik olduğundan pişirmesinde de uzun süreler beklenirdi. Zahmetliydi, lezzetliydi, özel günlerin, kutlamaların, misafirlerin yemeğiydi tavuk. Piyasada tavuk döner ve et döner diye bir ayrım yoktu, tek döner vardı o da et. Bildiğin et döner yani. 90’lı yıllarda tavuk marketlere ve pakete girince ucuzladı, tavuk döner sahneye çıktı.

2000’li yılların başına kadar dürüst yapıldı, lezzetli ve güvenilirdi. Ama Türkiye’nin çöküş dönemi (!) başladığında o da nasibini aldı. Piyasada en lezzetsiz, en ucuz sokak yemeğine dönüştü. Lavaşa sarıldı, envayi çeşit soslarla, patates kızartmaları ile, içine koydukları zerzevatla boğuldu, özü bozuldu.

Dönemi idare edenlerin yedi ceddine selam olsun, ben yemiyorum…

DİPLOMA…

Hafta başı diploma davası görüldü İstanbul’da, ertelendi.

Karar vermeye korkuyorlar, bu çok net. İdare Mahkeme kararını bekleyeceklermiş. Bence bal gibi haklı olduğunu biliyorlar İmamoğlu’nun, anasının ak sütü gibi helal diplomasına çökmeye çalışıyorlar.

Şimdi biz bunları yazdığımız için terör örgütüne destek vermek, yardım ve yataklık yapmak hatta propaganda yapmaktan yargılanır mıyız? Yargılanabiliriz elbette, çünkü Türkiye’de bazı şeylerin çivisini çıkardılar. İfade özgürlüğünün geldiği noktayı görüyor musunuz?

Konuşacağız, yazacağız, çizeceğiz…

“…Susmamak da vatan ve gelecek adına bir görevdir” diyor Ekrem İmamoğlu. Ve ekliyor “Eğer bugün konuşmazsak daha zor günler yaşarız, bunu bilin.”

Korkmuyoruz…

EMEKLİ OL, ÖL…

Aslında; adam gibi oku, insan gibi çalış, seni sevenle evlen, canla başla çocuk yetiştir, emek verip emekli ol, ölümden korkmadan yaşayıp dimdik öl, olmalı…

Ama günümüz hayat şartları tüm aşamaları es geçip “oku, çalış, evlen, çocuk yetiştir, emekli ol, öl” demekte.

Emekli ol, öl…

Farkında iseniz bu ülkede emeklileri bile böldüler, çalışan emekli çalışmayan emekli ayrımı ile. Zaten memur emeklisi, işçi emeklisi diye bir ayrım vardı ama sistem bizi başka yönlere doğrulttu. Arkadaş sormak istiyorum acaba SGK’yı niye kurdunuz? Emekli sandığı, SSK, Bağkur’u neden birleştirdiniz? Şimdi kalktınız bir de çalışan, çalışmayan emekli…

Bunun bir de EYT’li, EYT’siz emeklisini de ayırın olsun bitsin.

Cesurca önlemler alınmadığı sürece;

Hayatı çok ciddiye almıyorum dostlar, dümdüz yaşayıp mutlu olmak hakkım diyorum.

Ve diyorum ki, ben daha işin başındayım.

Önümde daha askerlik var…

CHP’DE KOLTUKLAR DAĞITILDI, TRABZON’A GEÇMİŞ OLSUN

Cumhuriyet Halk Partisi 39. Olağan Kurultay sonucunda Parti Meclisi (PM) ve Yüksek Disiplin Kurulu’nun (YDK) asıl ve yedek üyelerini seçti. 80 kişilik Parti Meclisi ve yedek üyeleri, 15 kişilik Yüksek Disiplin Kurulu üyesi ve yedekleri, hatta 10 kişilik Bilim Kültür Sanat Platformu üyeleri arasında tek bir Trabzon delegesi, adayı, önerisi yok!

Sıfır çekmiş tüm örgüt, öyle anlaşılıyor.

Bu hafta Genel Başkan Özgür Özel’in yeni 18 kişilik MYK’sında da tek bir Trabzon yok!

Olsun, bize her yer Trabzon diyor İl örgütü.

Seçilen parti örgütünde bir isim var, ben aslında ona dikkat kesilmenizi istiyorum: Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek. Bu aslen Bayburtlu arkadaş geçmiş dönemlerde, yani vekil seçilmeden önce İstanbul ASFK Başkan Yardımcısı.

Peki, Trabzon’da bir ilçede mevcut Belediye Başkanını bile önseçime sokmayıp, sandıkları resmen kaçırarak önseçimden çıkan ve o ilçedeki saf ve temiz partililerin oylarını alıp Belediye Başkanı seçilen şahısın geçmişinde ASFK Başkanlığı var mı? Bu iki arkadaş eskiden beri dirsek temasında mı?

Fıkra bu kadar, hadi geçmiş olsun…