Cumartesi akşamı, Karadeniz'in hırçın dalgaları gibi inen bir maç daha yaşadık. Çaykur Rizespor'un yuvasında. Ama sahada,Trabzonspor'un ayak sesleri vardı. Ve 90 dakikanın sonunda, deplasman gücünü kanıtlayan, taktik disiplinle kazanılan bir 2-1'lik zafer Trabzonspor'un oldu.Bu, sıradan bir galibiyet değildi.
Zekânın güce,sabrın telaşa, soğukkanlılığın coşkuya galip geldiği bir tabloydu.Rizespor, sahada hızlı baskı ve fizik gücüyle oyunu boğmak, kanatlardan getirdiği toplarla etkili olmak istedi.İlk yarıda bu plan bir nebze işledi. Ancak Trabzonspor'un teknik adamı, ikinci yarıya bu baskıyı göğüslemek için bir stratejiyle çıktı.
Orta sahada yaşanan baskıyı kırmak için hücumu, hızlı pozisyon geçişleri ve kısa pas üçgenleri üzerine kurdular. Rizespor'un savunma hattı sıkıştırdığında, topu kontrollü bir şekilde geri çekip rakibi kendi alanına çıkarmak ve ardından ani bir çıkışla boşluk bulmak. İşte ilk gol bu zekânın ürünüydü. Bu kanımca, bir tesadüf değil, antrenman sahasında defalarca çalışılmış bir senaryonun sahne bulmasıydı. Trabzonspor'un orta sahası, adeta maçın ritmini ayarda tuttu. Rizespor'un agresif presini, oyun temposunu düşürüp yükselterek deldi. Ve sonra değişiklikler. Maçın gidişatını kökten değiştiren hamle. Oyun yorulup denge bozulmaya başladığında, sahaya sürülen taze kanlar, tam da gereken enerjiyi getirdi. Zafer sadece hücumla kazanılmadı. 2-1'lik üstünlük elde edildikten sonraki son 20 dakika, Trabzonspor savunmasının altın değerindeki dakikalarıydı. Rizespor'un umut topları, çelikten bir duvara çarptı. Stoperler her hava topunda bir dev gibi yükseldi, kanat bekler her çapraz topa müdahalede bir ölüm kalım mücadelesi verdi. Bu, teknik kapasitenin ötesinde bir irade, bir buradan geçit yok kararlılığıydı.
Komşu Rize'de kazanılan bu 3 puan, sadece puan cetvelinde değil, zihniyet haritasında da bir galibiyet. Geçen seneki deplasman fobisini bir kenara atan, zorlu bir sahada soğukkanlılığını koruyan ve oyununun gereğini yapan bir Trabzonspor gördük. Bu maç bir mesajdı: Güç, sadece koşmak ve mücadele etmek değildir. Güç, aynı zamanda doğru zamanda doğru yerde koşmak ve aklınla mücadele etmektir. Trabzonspor, Cumartesi akşamı aklına ve tekniğine güvendi. Ve Karadeniz'in zorlu sularında, fırtınayı dizginleyip zaferle limana dönen gemi oldu.
Bordo mavi renkler, bu istikrarla giderse, sadece rakibi değil, şampiyonluk yolundaki tüm engelleri devirecek potansiyelin sinyallerini verdi. Çünkü en büyük silah, kas değil, hedefe giden organize olmuş bir bütünün parçalarını,üstüne koya koya zirveye taşımaktır. Ve Trabzonspor, bu silahı Rize'de mükemmel bir şekilde kullandı.