Samsun’da yaşayan ev hanımı Nilgün Köymen, yalnızca 1 günlük rölyef semineriyle tanıştığı üç boyutlu sanatla 8 yıldır tutkuyla ilgileniyor. El sanatlarına olan ilgisi sayesinde bu alanda hızla ustalaşan Köymen, 3D rölyef tekniğiyle magnet, kapı süsü, tablo ve taş boyama gibi özgün eserler üretiyor. 2017 yılında katıldığı seminerle hayatının değiştiğini söyleyen Köymen, Osmanlı dönemine ait kat sanatından ilham alarak çalışıyor. Üretimleri hem sergilerde yer buluyor hem de sevdiklerine anlamlı hediyeler olarak ulaşıyor.

Nilgün Köymen Rölyef Sanatına Nasıl Başladı?
Yaklaşık 20 yıldır çeşitli el sanatlarıyla ilgilenen Nilgün Köymen’in rölyefle tanışması ise 2017 yılında gerçekleşti. İstanbul’dan gelen bir sanat grubunun Samsun’da düzenlediği 1 günlük seminer, onun için adeta dönüm noktası oldu. Etkinlikte 3 boyutlu rölyef tekniğini öğrenen Köymen, bu alana büyük bir ilgi duymaya başladı. “Bu sanat beni çok etkiledi, zahmetli ama beni dinlendiriyor,” diyen Köymen, o günden bu yana çalışmalarını sürdürerek hem kendi gelişimini sağladı hem de çevresindeki kadınlara ilham verdi.

3 Boyutlu Rölyef Nasıl Yapılıyor?
Köymen, 3D rölyef çalışmalarında tabaka kağıtları kat kat kesip, silikon yardımıyla aralarını doldurarak derinlik ve hacim kazandırıyor. Kimi eserlerinde 8-9 kat kağıt kullanıyor. Bu yöntemle yaptığı büyük tablolar, oldukça zahmetli bir sürecin ürünü. Ayrıca Yakakent sahilinden topladığı doğal taşları şekillerine göre seçip boyayarak süslüyor. Ortaya çıkan her parça, el emeği ve özgünlüğüyle dikkat çekiyor. Küçük bir magnet için yaklaşık 30 dakika, büyük tablolar için ise birkaç gününü harcadığını belirten Köymen, üretim sürecinden büyük keyif aldığını ifade ediyor.

Rölyef Sanatı Ona Hem Huzur Hem İlham Veriyor
Köymen, rölyef sanatının kendisi için bir terapi niteliğinde olduğunu söylüyor. Sanatla meşgul olmanın zihnini rahatlattığını, motive ettiğini ve günlük yaşamın stresinden uzaklaştırdığını vurguluyor. Özellikle taş boyama ve süsleme süreciyle doğayla da bağ kurduğunu ifade eden Köymen, sanatın hayatına kattığı anlamın çok büyük olduğunu dile getiriyor. “Bu işi severek yapıyorum ve her kadın kendi yeteneğini keşfetmeli,” diyerek sanatın iyileştirici gücüne dikkat çekiyor.

Nilgün Köymen’in hikâyesi, azim ve tutkunun birleştiğinde neler başarılabileceğinin en güzel örneklerinden biri. Siz de el sanatlarına ilgi duyuyorsanız, belki bu hikâye sizin için bir başlangıç olabilir. Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşmayı ve bu ilham verici hikâyeyi sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın.