Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bu yana, İnsanlık Trajedisi bir soykırım ve zulüm yaşanıyor.

Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bu yana, sözde medenî dünyanın gözleri önünde, dehşetli bir soykırım ve zulüm yaşanıyor. Bu alçak saldırıların başlamasından bu yana neredeyse iki senelik bir zaman doldu dolacak. Fakat o günden bugüne değin, başta İslâm âlemi olmak üzere bütün dünya üç maymunu oynuyor. Görüyorlar, görmezden geliyorlar; duyuyorlar, duymazlıktan geliyorlar; böyle olunca da hakkı ve hakikati dile getirmiyorlar (yani konuşmuyorlar). Bu tutum yüce Kur'an'ın Araf Suresi'nde (179. ayette) şöyle dile getirilir: "Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir." Böyle bir ayetin işaret ettiği sözde insanlardan olmak ne kadar da ürkütücü değil mi? Yüce Allah bizleri (b)öylesi vicdanları körelmiş insanlar zümresinden uzak eylesin.

Aksa Tufanı'ndan bugüne kadar 60 binin üzerinde Filistinli çocuk ve ihtiyar, kadın ve erkek şehit oldu. Filistinlilere kendi topraklarında bile yaşama hakkı tanınmadı. Siyonistler bu akıl almaz vahşilikleriyle ve barbarlıklarıyla kötülüğün yegâne temsilcisi olduklarını bir kere daha ispatladılar. Fakat ABD'nin ve AB ülkelerinin (özellikle Almanya'nın) İsrail'e olan desteği hiç kesilmedi. Almanya, soykırımcı liderleri Hitler'i affettirmek için günah çıkardı.

Siyonistler hakikatte kendi acı sonlarını hazırladıklarının farkında bile değiller.

Gazze'de iki yıldan beri hak, hukuk, insanlık ve adalet ayaklar altına alınarak tabir caizse paçavraya döndürülmüştür. İsrail'in zorbalıkla (eşkıyalıkla) işgal ettiği Gazze'ye insanî ve vicdanî değerler uzun zamandan beri uğramamaktadır. Şer ittifakının maddi ve manevi açıdan desteklediği saldırılar, katliam ve soykırıma dönüşmüştür. Gazze'de bir dram yaşanmaktadır. Buna savaş demek mümkün değildir. Zira Filistin'in savaşacak düzenli bir ordusu bile yoktur. Öte yandan İsrail bir devlet değil, ABD ve AB'nin destekleriyle ayakta duran bir terör örgütüdür. Bu yaşananlar bir Arap İsrail Savaşı hiç değildir. Hedef İslâm'dır.

Bozulmuş Tevrat'tan beslenen, fakat çoğu kere kitaplarında yazanlara da kulak asmayan terör devleti İsrail, Batı'nın ve ABD'nin Ortadoğu'daki bir üssüdür. Bu devletler ürettikleri yeni silahları bu acılı coğrafyada Filistinliler üzerinde denemektedirler. Yani Gazze'yi, bir çeşit açık laboratuvar, Filistinlileri de kobay olarak kullanmaktadırlar.

Bugün korkunç bir harabeye döndürülen Gazze'de yaşananlar akıllara durgunluk vermektedir. Netanyahu'nun hiçbir zaman gerçek anlamda bir devlet olamayan İsrail'i, Hitler Almanya'sının yaptıklarını gölgede bırakıyor. İnsanlıklarını çoktan kaybetmiş ve insan kasaplığına soyunmuş siyonistler, Gazze'deki mazlum kardeşlerimize her türlü işkenceyi reva görüyorlar. Gazzeliler son olarak da büyük bir açlık ve susuzlukla cezalandırılıyorlar. Öyle ki yüzlerce çocuk, kadın ve ihtiyar bu yüzden, vicdanını kaybetmiş dünyanın gözü önünde, vefat etti. Milenyum çağında insanların (çoğu henüz çocuk) açlıktan ölmesi ne demektir yahu?

Siyonistler Gazzelilerin evlerini başlarına yıkıyorlar. Onları memleketlerinden başka diyarlara göç etmeye zorluyorlar. Filistinlilerin çektiği acılar aslında yeni değildir. Bu acıların başlangıcı çok eskilere dayanmaktadır. 14 Mayıs 1948'de Müslümanlardan çalınan topraklar üzerinde kurulan İsrail'in her geçen gün zulüm ve işkencelerin dozunu artırdığı herkesin malumudur. Müslümanlar olarak inanıyoruz ki zalimlerim yaptığı zulümler asla yanlarına kalmayacaktır. Siyonistler hakikatte kendi acı sonlarını hazırladıklarının farkında bile değiller.