Trabzonspor, bu yaz transfer döneminde aldığı kararlarla gençleşti. Kağıt üzerinde “geleceğe yatırım” diye sunulan bu tablo, aslında kulübün bir tercihi kadar mecburiyetinin de yansıması.

Yönetim, yıllardır süregelen ekonomik darboğazın ardından yüksek maliyetli ve tecrübeli isimler yerine; kendince potansiyeli yüksek, nispeten düşük maaşlı ve ileride satılacağını düşündüğü, kulübe para kazandırabilecek futbolculara yöneldi. Bu strateji doğru uygulandığında sürdürülebilir bir model yaratsa da “gelecek”, bugünün fedakârlıklarıyla beslenir.

Gençleşmek hedeftir, fakat risktir de. Tecrübenin olmadığı yerde inişler-çıkışlar sert yaşanır. Tribün sabırsızdır, yönetim ise günü kurtarma baskısını sırtında hisseder. Trabzonspor’un tarihine bakarsanız, başarıya giden yol; genç yeteneklerle tecrübeli liderlerin harmanlandığı dönemlerden geçmiştir. Bugünkü tabloda denge eksikliği dikkat çekiyor.

Bu kadro geleceğe yatırım olabilir ama yatırımın geri dönüşü yalnızca ekonomik tabloda değil; sahada alınan sonuçlarla da ölçülecektir. Eğer Trabzonspor bu genç kadroya sabır gösterebilir ve onları doğru bir oyun planıyla büyütebilirse, bugün atılan adımlar yarının başarılarını hazırlayabilir. Aksi halde “gençleşme” bir vizyon değil, “kadro zaafı” olarak okunur. Geleceğe yatırım yaparken bugünü heba etmemek önemli çünkü taraftar için gelecek her zaman bugünden başlar.

Gençleşmek kulağa hoş gelir. Dinamik, koşan, mücadele eden bir takım fikri taraftarı heyecanlandırır. Hele ki Avrupa’daki başarı hikâyelerinin çoğu gençlere güvenen projelerden doğmuşken... Trabzonspor’un bunu denemesi, kulübün geleceğini satılabilir oyuncular üzerine planlaması, ekonomik açıdan mantıklıdır. Ancak işin sahadaki tarafı daha zorludur... Baskıya dayanıklılık, kritik anlarda sakin kalabilmek, deplasmanlarda tribünlere karşı ayakta durabilmek gerekir.

Bu noktada kadroda denge meselesi ön plana çıkıyor. Gençleri sırtlayacak, onlara rehberlik edecek “lider oyuncu” sayısı azsa; potansiyel sahaya yansımaz, aksine savrulur. Yazdığımız gibi yönetim aslında biraz da mecburiyetten doğan bu tabloyu “strateji” olarak sunuyor. Süreç, doğru yönetildiğinde, kulübün yeniden ayağa kalkması için fırsat olabilir. Gençler akılcı oyun planıyla yoğrulursa yarının yıldızı olur; yanlış ellerde ise pişmanlığa dönüşür.

Gençlik denemesi günü kurtaramazsa, sabır gösterecek irade var mı? Taraftarın tepkisi, yönetimin kararlılığı ve teknik heyetin aklı, geleceğe yatırımın kaderini belirleyecek. Trabzonspor ya bu cesur hamleyle yeni bir yola girecek ya da “gençleştik” diyerek aslında tecrübesizliğe teslim olacak.