Gümüşhane deyince aklıma şehrin akil insanlarından biri olan Turan Tuğlu gelir.
Gümüşhane deyince aklıma Turan Tuğlu gelir. Ömrünü bu topraklarda geçiren ve bu memlekete hizmet edip değer katmaya çalışan Tuğlu, Gümüşhane'nin tabir caizse anıt insanlarından biridir. Mümtaz insan Turan Tuğlu Ağabey, Kuşakkaya gazetesinde her gün yazdığı birbirinden değerli ve aydınlatıcı yazılarıyla gündemi büyük bir hakkaniyetle ve hakkıyla yorumlamaktadır. İlerleyen yaşına rağmen kalemi elden bırakmayan, genç gazetecilere model olan Tuğlu’yu kutlamak gerekir. Gümüşhaneliler, Kuşakkaya gibi köklü bir gazeteye ve Turan Tuğlu gibi usta bir kalem erbabına sahip oldukları için çok şanslılar.
Gümüşhane'ye gelmeden evvel, henüz üniversite öğrencilik yıllarımda Trabzon'da Türksesi ve Hizmet gazetelerinde köşe yazıları yazmaktaydım. Öğretmen olarak Gümüşhane'ye atanınca gördüm ki bu güzide şehirde Kuşakkaya ve Demokrat Gümüşhane adlarında iki güzel gazete yayımlanıyor. Bu gazetelerin varlığı beni fazlasıyla mutlu etmişti. İlk işim bu gazetelerin sahipleriyle bir an önce tanışmak oldu. Önce Kuşakkaya gazetesinin sahibi ve başyazarı Turan Tuğlu ağabeyle tanıştım, sohbetinden istifade ettim.
Görüldüğü üzere Turan Tuğlu Ağabeyle şahsî hukukumuz çok eskilere dayanır. 1992 sonunda Gümüşhane’ye öğretmen olarak atandığımda ilk tanıştığım kişilerden birisi o idi. O zamanlarda başladığım Kuşakkaya köşe yazarlığımı, kısmen aralıklı olsa da, 32 seneden beri devam ettiriyorum. Bugüne kadar yazdığım hiçbir yazıya en küçük bir müdahalede bulunulmamıştır. Bu da Kuşakkaya gazetesinin ne kadar demokrat bir gazete olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Kuşakkaya, benim için gazetecilikte bir mektep görevi görmüştür.
Gazetecilik, gerçekleri eğip bükmeden, olduğu gibi okuyucuya sunmaktır. Faturası ve bedeli ne olursa olsun gazeteciliği onuru için yapanlar böyle davranırlar. Yarım asrı aşkın bir zamandan beri Anadolu’nun küçük bir ilinde, Gümüşhane’de gazetecilik yapan Turan Tuğlu Ağabey bu mesleğin duayenlerinden biridir. Gençliğinden bugüne kadar binlerce köşe yazısına ve habere imzasını atmıştır. Fakat hiçbir zaman gazetecilik onurundan ödün vermemiştir. Doğru bildiklerini yazmaktan sakınmamıştır. Muhakkak o da değişik, ısmarlama haber ve yorum yazma tekliflerine muhatap olmuştur. Fakat hiçbir şüphe ve şaibeye meydan vermeden gazetecilik yapmıştır. Şayet ısmarlama haber ve yazı yazsaydı bugün çok daha farklı yerlerde olurdu. Oysa o, küçük bir büroda Kuşakkaya gazetesi aracılığıyla Gümüşhanelilere doğru haber ve isabetli yorumlar sunuyor; bunun mücadelesini veriyor. Onun gazeteciliğe dair görüşlerini bir yazısından iktibas etmek istiyorum. Bu görüşler gazeteciliğe heveslenenlere veya bu işin içinde olanlara yol gösterecek değerdedir. Genç gazetecilerin bu düşünceleri yabana atmaması, bunları kendine kılavuz edinmesi gerekir:
“Yazılısıyla, görüntülüsüyle bir meslek gazetecilik… Temel amaç, her konuda halkı bilgilendirmek, bilinçlendirmek, kamuoyu oluşmasına katkıda bulunmak… Yanlış yapanları olmaz mı gazetecilerin? Zarar verenleri olmaz mı? Olur elbette. Hangi meslekte olmuyor ki? Gazeteciler de bu toplumun bireyleri, gökten zembille inmiyorlar. Birçok meslekte olduğu gibi, gazetecilik mesleği de özveri isteyen bir meslektir.
Gazeteci korkuyla, tehlikeyle, ölümle, tehditle iç içe yaşar. Savaşta, toplumsal çatışmalarda, yangında, sel felaketinde, depremde, savaşanlarla birlikte, çatışanlarla birlikte, doğal afetlerle mücadele verenlerle birlikte çoğu kez ön saflarda hep gazeteciler vardır. Gazeteciler hep felaket haberi sunmazlar. Güzellikleri de kalemleriyle, fırçalarıyla, fotoğraf makineleriyle, kameralarıyla görüntülerler.
Gördüklerini, düşündüklerini, araştırdıklarını, tespit edebildiklerini yansıtır gazeteci. Gazetecilerin gördükleri, araştırdıkları, düşündükleri, tespit edebildikleri kimilerinin hoşuna gitmeyebilir, kimilerinin zararına olabilir. Bu kimilerinin içinde Başbakanlar da, bakanlar da milletvekilleri de, bürokratlar da, işadamları da, politikacılar da, sıradan vatandaşlar da olabilir. Gazeteci için fark etmez. Gazeteci doğruluğuna inandıklarını yapar. Doğru olmayanları yapan gazeteciler varsa, onları da yine kendi içinde ayıklar. Onlar da boy verir toplumsal aynalarda. Vatandaş onu da görür, ötekini de. Daha çok yarası olanlar gocunur gazetecilerden. Gazeteciler, korkulan ya da öfke duyulan insanlar değildir. Ama gazetecilik şirinlik mesleği de değildir. Herkes gazetecilik konusunda da, başka konularda da ölçülü, mantıklı, hoşgörülü olmalıdır.” (Kuşakkaya Gazetesi, (Gümüşhane), Sayı: 2246)
Turan Tuğlu Bey, gazetecilik mesleğini uzun yıllardan beri sürdürüyor. Bugüne kadar kendi menfaatlerini düşünmedi hiç, ülke menfaatleri doğrultusunda yazdı hep... Milletin değerlerine saygılı oldu, fakat evrensel değerleri de göz ardı etmedi. Aydın Doğan’ın arkadaşı ve hemşehrisi olmasına rağmen, gazetecilikte onunla aynı yolda yürümedi. Kendi çizdiği yolda, yerel imkânlarla yürüdü. Haftalık olan gazetesini günlüğe döndürdü. Bazı çevreler bunun uzun soluklu devam edemeyeceğini düşünse de o, bunu da başardı. Zor şartlar altında güzelliklere imza attı. Her zaman ağırbaşlı olmayı tercih etti; tevazuu elden bırakmadı. Onun gibi bir bilge adamı tanıdığım ve sohbetinde bulunduğum için kendimi şanslı görüyorum.
Gümüşhane, Turan Tuğlu'yla daha güzel, daha demokrat, daha güvenli... Gümüşhaneliler bunun farkındadır. Zira Gümüşhaneliler ona büyük saygı duyuyor ve hürmet gösteriyor. O da bu derin saygı ve samimi hürmet duygularını hiçbir zaman boşa çıkarmıyor.