Trabzon hatta Türkiye Arap kaynıyor...
Çil çil dolarcıkları hoyratça bozdurup alışveriş yaparken maalesef mekanlardan yüzleri asık ve moralleri bozuk bir şekilde çıkıyorlar.
Çünkü  kazıklanmak  acı geliyor.
*
Kandırılmak zorlarına gidiyor.
Onun içindir ki,
Severek geldikleri Müslüman diyarında vurgun yemişçesine acı çekerek başka dünyalara gidiyorlar...
İstemeyerek de olsa gidiyorlar,
Ya da gidecekler bu gidişle...
*
Ey memleketimin ve bölgemin esnafları!
Araplar gidiyor, haberiniz olsun...
Sonra bunun 'sinek avlaması' da var.
*
Özellikle ilk sözüm,
İlkesiz açgözlülere:
Ticaretin erdeminden,
Türklüğün nezaketinden,
Ev sahibi olmanın asaletinden haberiniz yok.
*
Turist mi gördün,
Çal/çırp, soy soğana çevir.
Sonra,
Sonra da tabi ki yediğin sofrayı devir.
*
Bırakın esnaf olmanın eğitimini,
İnsan olmanın fazileti yeterince bilinse, problem çözülecek; ama nerde...
*
Önceki gün Yusuf Turgut bir yazısında özetlemiş,
"Arapları,
Kazıklamayacaksın
Azarlamayacaksın,
İkramı severler,
Azcık olsa da ikramda bulunacaksın.
Sonra, sonra da canlarını ye."
*
Ya biz ne yapıyoruz?
Paralarını söke söke alırken, adeta canlarını alıyoruz.
Ocağımıza düşmüş esirmişler gibi,
Makulün bin katı paralar kazanıp ganimetmiş gibi tarifsiz çirkinlikler yapıyoruz.
*
Bu haller bize yakışır haller değildir dostlar.
Bu haller bizden değildir.
Bu hallerin öznesi olan o çıkarcı,
O soyguncular kimlerse, belediyeler parmaklarını kırmalı.
Kaba saba konuşan o dillerine biber sürmeli.
Geç kalmadın, bir an önce önlem alınmalı.
Ki bu şehri   Trabzon'a ve ülkemizin imajına halel gelmesin.
Sonra ağlamanın faydası yok.

HALUK PEKŞEN: ABESTEN DE ÖTE

CHP Genel Merkezinde parasızlık nedeniyle Atatürk büstü yokmuş.
Bu müthiş açıklamayı,
Bir muhalefet vekil değil.
Bir dernek başkanı zevat,
Bir kaldırımda yürüyen vatandaş değil.
CHP milletvekili bir kadın söylüyor.
*
Derhal Trabzon CHP Milletvekili Haluk Pekşen'i aradım.
Malum önceki gün kayınvalidesi vefat etmişti.
Öncelikle kendisine ve eşine başsağlığı diledim.
Ardından da bu konuyu sordum.
Şaşkındı.
Sinirliydi ve öfkesinden  gülüyordu...
*
"Gerçekten de CHP Genel Merkezinde Atatürk büstü koyamayacak kadar da parasız mısınız?
O kadın vekilin söyledikleri doğru mu?
Bu çok abes bir durum" dedim.
*
Verdiği cevapta Pekşen,
"Abesten de öte bir şey bu açıklama.
*
Doğru değil elbette.
İşte bende ona sinirleniyor ve bunun için öfkemden gülüyorum.
Olur mu öyle şey.
CHP Genel Merkezinde Atatürk büstü var tabiî ki,
Hatta CHP Genel Merkez Binamızın girişinde dahi Atatürk büstü bulunmaktadır.
Geleceğim size, uzun uzun konuşuruz" dedi.
Dedikleri gibi geldiler ve uzun uzun konuştuk memleketin hallerini...

ŞEFİK TÜRKMEN'İ ÖRNEK ALIN!

Kaçak yayla evleri yıkılıyor.
Sadece evler yıkılmıyor, ortalık da yıkılıyor...
*
Kim yıkıyor kaçak yayla evlerini?
Akçaabat Belediyesi.
Kim seyrediyor?
Diğer belediyeler...
*
Çünkü onların yaylaları tertemiz.
O yaylalarda hiç bir kaçak yapılaşma yok.
Hepsi imara ve mevzuata uygundur.
Onun içindir ki onlar rahat,
Onun içindir ki, kimseler onlara kızmıyor.
Kapılarına yatmıyor.
Tehdit etmiyor.
*
Yazık,
Bu memlekette bir Şefik Türkmen mi yel değirmenlerine saldıracak.
Bir Şefik Türkmen mi, bu kıyılarda ve dağlarda düzeni koruyacak.
*
Nerede yetkili ve sorumlu makamların yürekli başkanları.
Bu sorun bir kişinin başaramayacağı kadar büyük ve hayret verici rantlar içermektedir.
Haydi bu yaşta ve hizmette ağabeyiniz sayılan cesur yürek  Şefik Türkmen'i yalnız bırakmayın.
*
İhlal ve istismar var ise, birileri görevini yapmıyor demektir.
O halde günah da var demektir.
Hatta yenilmekte olan haram mamalar da var demektir.
Ne dersiniz?
Haydi Şefik Başkanı yalnız bırakmayın.
Tüm yaylalar perişan...

SARP SINIR KAPISINDA SİNİR SAVAŞI

Bir yakın dostum anlattı,
Duyduklarımdan şaşkına döndüm.
"Gürcistan'a iş amacıyla gideceğiz.
Sınır kapısındaki yoğunluktan kendi kendimize yakınırken polis bir arkadaşımıza,
"Sen gel bakalım" dedi.
*
Arkadaşımız saatlerce içeride tutulurken,nedenini sorduğumuzda sert bir tavırla,
'Bekleyecek!'
Neden bekleyecek?
Dedi€imizde,
'İşte öyle, bekleyecek!
Kes sesini provokasyon yaratma.' diye bizlere de çıkışırken,
İçeride saatlerce tutulan,
Ve tutulma nedeni anlaşılamayan bu gözaltı sebebiyle iş amaçlı gideceğimiz Gürcistan'a  çaresiz gitmekten vazgeçince bu sefer de,
'Gelin ya.
Büyütmeyin ya.'
diyerek adeta günah çıkartıyorlar."
*
Maalesef bu Gürcistan'ın gümrük kapısının Türkiye tarafından bu ve benzeri yakınmaları çok sık duyuyoruz.
Bölgemizin, ülkesine devletine bağlı ahlaklı insanlarını,
Sözde 'FETÖ Keto arıyoruz!' deyip rencide etmek, memuriyet adabına yakışmayacak tarz ve  üslupla konuşulmasını üzüntüyle karşılıyor,
Devletim adına bu yakışıksızlığı yadırgıyorum.
*
Lütfen bu görevli insanlara görevin ahlak ve nezaketi bir an önce  öğretilsin.
Zira o kapıda yurt dışına çıkışı keyfe keder engellenen, yakışıksız kabul edilemez ve çirkin tavırlara muhatap olan o 3 kişi bu şehrimizin saygın doktorlarındandır.

NEŞEMİZE HÜZÜN KARIŞTI

Yenilgilerin ve acıların takımı haline gelmiş Trabzonspor pazar günü sürpriz bir şekilde Galatasaray'ı yenmesi  şehrin ve bölgenin gündemini değiştirdi.
*
Maç sonrası Kocaeli'nden bir Taka okuru yıllar önce çizdiğim bir karikatürümü derhal sosyal medyada paylaşarak bana da atıfta bulunurken, dakikalar içerisinde karikatürü beğenen ve paylaşanların sayısı binleri buldu.
Şehirde insanlar sevinç naralarıyla yürüyüşler yaparken,
Maalesef bir imam kardeşimiz de sevincini silahla kutlayayım derken acılara gark oldu ve 6 yaşındaki yavrusunu boynundan vurarak ağır yaralanmasına neden oldu.
*
Evet, imam da olsa bölgemizin insanı silaha meftun.
Hele kendisine bu acılı zamanında geçmiş olsundan başka bir şey diyemiyorum ama, ne olur bu silahtan güç almayı bırakalım.
Bizler zaten güçlü karaktere sahip yürekli insanlarız.
Sesimizi yansıtmaya neşemiz yeter de artar bile.
*
Bu arada, koskoca bir Trabzonspor'un bir galibiyetle çılgınca sevinmesinin üzücü tarafı da artık sıradan bir takım haline geldiğimizi göstermektedir.
Benden hatırlatması...
Öyle değil mi dostlar?