Toplumu ilgilendiren konularda yazar, ya çok iyi gözlem yaparak genellikle halkın duygu ya da düşüncelerini köşesine alır, ya da kendi düşüncelerini okurları ile paylaşır. Yazar her iki duruma da zaman zaman başvurur. Önemli olan yazılanların okuyucu tarafından kabul görmesidir. Bu anlamda yazar belli bir seviye tutturabilirse amacına ulaşmış demektir.
 
Sevgili okurlar eğer yazının konusu futbol ise ve de Trabzon’un yerel basınında yazıyorsan işin zorluğu kendiliğinden ortaya çıkar. Tüm bunları bilerek hayal kırıklığımın nedenlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Birincisi camianın en az yarısı Ersun hocaya karşı iken ben alınabilecek en iyi hocanın alındığına inanmıştım hala da bu görüşümü muhafaza ediyorum. Ne var ki hazırlık döneminden beri takımın başında olmasına rağmen ne kurduğu on bir ne de oynattığı futbolu Trabzonspor’a olduğu gibi kendisine de yakıştıramadığım için hayal kırıklığına uğradım.
 
İkincisi araştırmacı kimliği ile sorunlu olmamıza rağmen transferde az hata yapacağına inanmıştım. Kendi çalışmalarına ek olarak kurulan scoutekibi ile birlikte yapılan transferlerin bir tanesinin bile umut vermiyor olması bir diğer hayal kırıklığımı oluşturuyor.
 
Burada yeni kurulan takım ve de uyum mazereti elbette bir noktaya kadar kabul edilebilir. Ancak adama demezler mi birinden üç diğerinden dört gol yediğin takımlarda yeni kurulmuş üstelik bir alt ligden de yeni gelmişler. Dolayısıyla yaşananlara kabul edilebilir cevap vermek neredeyse olanaksızdır. Kaldı ki kulüp adına gelinen nokta asla kabul edilebilir bir durum değildir. Yönetim teknik ekip yetersiz kalıyorsa tüm camia ivedilikle zamanın lehimize çalıştığına inanılacak umudu üretmek zorundayız. Aksi durumda olabilecekleri düşünmek bile insanın aklını başından alabilir.
 
Bu yanlışların getirdiği sonuçlardan kaynaklı biri ile ilgili üzüntümü de paylaşarak yazıyı sonlandırmak istiyorum. O da orta sahada futbolcu bolluğu yüzünden Ramazan’ı Eskişehir’e kiraladık Yusuf Yazıcı’yı da yedekte tutuyoruz. Söz gelimi o kalabalığa neden olanlardan yeni transfer üstelik ilk maçında da iki gol atan Onazi’yi seçelim. Sonrasında oynadığı ya da oynamadığı maçları dikkate alarak vicdani bir değerlendirmeye tabi tutalım. Ortak akıl Ramazan ve de Yusuf’a yazık oldu der düşüncesindeyim. Bu testi yeni yapılan diğer transferlerle de yapsak(zaten en iyi örneği aldık) durum yine değişmez diye düşünüyorum.
 
Sonuç olarak tüm bu umutsuz görülen duruma rağmen gerek yönetim gerekse hocaya özellikle maçlarda takıma desteği sürdürmeliyiz. Zira Sayın Erdoğan’ın sır küpüm dediği ve de Feto kalkışmasında Başbakan dâhil kendisine bilgi vermeyen Hakan Fidan’ı bu denli ciddi meselede bile dereyi geçerken at değiştirilmez diyerek görevde tutmasını örnek almada fayda var diye düşünüyorum. İyi günlerde buluşmak umudu ile iyi haftalar.