Hayat ne aceleci Ne de unutkandır

Bazı insanlar vardır, dününü bilmez, yarınını hesaplamaz sadece gününü düşünür.

Abone Ol

Geldiği yeri değil de hep yukarıyı düşünür.

Her yükselişin bir düşüşü olduğu hiç aklına gelmez.

İnsanlar kimi zaman hırsla, kimi zaman korkuyla, kimi zaman da “başka çarem yok” diyerek yükseldikçe tutunduğu dalı kırar olur.

O çıkış anında hiç geriye bakmaz.
Ama hiç düşünmez bastığı dalı, kırdığı dalı, yok saydığı eli,

Hatırlamaz bile.

Oysa asıl sınav, yukarıdayken değil, inmeye başladığında başlar.

Çünkü insanoğlu yükselirken cesur olur,

Ama inerken muhtaçtır.

Hani bir söz vardır “Ağaca çıkarken kırdığın dalın kıymetini, inmeye çalışırken anlarsın.”

Tam da bu
İşte hayatın en sade ama en sert öğretisi budur.

Bugün gücüne güvenerek yukarı tırmananların kırdığın o dal, yarın inişe geçince tutunmak isteyeceğin tek şeydir.
Bugün “Nasıl olsa bana daha lazım olmaz” diyen insan, yarın kapısını çalacağı son adres olabilir.
Bugün sesini kısmaya çalıştığınız gerçek, yarın en yüksek sesle sizi bulabilir.

Ve işte o zaman, pişmanlık da fayda etmez artık.

İnsanlar çoğu zaman kaybettiklerini sonradan anlar ve yanlış yerde arar.
Kaybedilen makam sanılır, para sanılır, itibar sanılır.
Oysa asıl kayıp; kırılan güvene, örselenen vicdana, yok sayılan emeğedir.

Zirvede olmak insanı güçlü yapmaz, karakterini görünür kılar sadece.
Kimileri zirvede adaletli olur, kimileri ise oraya ulaşmak için her dalı kırmayı mubah görür.
Fakat hayat, kırılan dalların hesabını sessizce tutar.

Onun için telaş etmeye gerek yok.
Çünkü kimin neyi kaybettiğine yarınlar karar verir.

Bugün alkışlanan bir yükseliş, yarın ibretlik bir düşüşe dönüşebilir.
Bugün “kazandı” denilen biri, yarın en yalnız kalan biri olabilir.
Ve bugün kaybettiğini sanılanlar, yarın dimdik ayakta kalanlar olarak karşımıza da çıkabilir kim bilir.

Hayat aceleci değildir ama unutkan hiç değildir.

İnsan bazen yanlışlarıyla büyüdüğünü zanneder.
Oysa yanlışlar büyütmez; sadece geçici bir yükseklik sağlar.
Gerçek yükseliş, kimseyi ezmeden, hiçbir dalı kırmadan yukarıya çıkabilmektir.

Çünkü en sağlam dal, başkasının sırtına basarak değil;
Vicdanla, emekle ve adaletle tutunduğundur.

Unutmayalım;
Her çıkışın bir de inişi vardır

Bir gün bitecektir.
Ama yukarı çıkılırken kırılan o dallar, uzun süre yerde kalır ve o büyük mesajı da içinde saklar.

Ya geriye düşerken veya takadı kalmadığında aşağı kayarken anlar

Ve insan, en çok da inerken aynaya bakmak zorunda kaldığında anlar; aslında neyi kazandığını, neyi kaybettiğini…

Son sözüm şu olsun;
Bugün güçlüyseniz, merhametli olmalısınız.
Bugün yukarıdaysanız, aşağıyı unutmayın.

Geldiğiniz yeri asla unutmayın,

Yukarı tırmanırken tutunduğunuz dalları asla unutmayın ve de bir daha kırmayın
Çünkü yarınların, kimsenin planına göre değil; hayatın adaletine göre şekillenecektir.

2025 yılının son yazısını da bu şekilde tamamlamış olalım.

2026 yılının insanlığı unutanlara insanlığı, insanlıktan nasibini alamayanları nasiplendirmesi, her şeyi menfaat üzerinde düşünenlerin şerrinden korusun.