Virüs denilen bela ölüm saçarken bile, üstte siyasiler, altta seçmen kitleleri didişmekten bir hal olmuş durumdalar. Herkes, her şey suçlu.
Öyle bir dönem ki... Tıpkı Rahmetli Kazım Koyuncu’nun dediği gibi....
Türk’üm dedim, faşist dediler.
Kürt’üm dedim, hadi lan bölücü dediler.
Laz’ım dedim, hadi lan devşirme Rum dediler.
Çekez’im dedim, hain Ethem’in torunları dediler.
Aleviyim dedim, dinsiz Kızılbaş dediler.
Sünniyim dedim, Yezit dediler.
Arap’ım dedim, pis yobaz dediler.
Ben dedikçe onlar da bir şeyler dedi.
İnsanım diyecektim ama,insanlığa ait her şeyi yok ettiler.
 
***************
Hani mübarek ay, belki insanların kalpleri kirden, kinden, nefretten ayrılır da dilleri iyi söyler diye bekliyorsunuz, ama nafile!
Adlarını dahi yazmak istemediğim hocanın kestiği tırnak dahi olamayacak iki hadsiz , rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ün ardından  iftiralar saçarak kendilerini rahatlatınca yazma gereği duydum.
Bu yalakalara “ hadsiz “ dedim çünkü ölüye saygısı olmayanın, dinle, imanla hiçbir surette ilgisi de yoktur nazarımda.
Yaşar Nuri Öztürk, bu güne değin hiç bir hocanın, din adamının yapamadığı şeyi yaparak, geniş kitlelere ulaşarak Seküler Kesimi dahi ibadete yönlendiren tek isimdir.
Ve onun döneminde ülkemizde ibadet en üst seviyeyi görerek zirve yapmıştır.
Yatıp kalkıp rahmetli Yaşar Nuri Öztürk Hocama dua edeceğiniz yerde tutmuş bir de arkasından konuşuyorsunuz!
Yaşar Nuri Öztürk bu ülkede ki çoğu insanın alnını secdeye getirmeyi başaran tek kişidir. Onun sayesinde ibadete yönelen yüzlerce kişi tanıyorum. Tam bir toparlayıcı olmuştu. Oysa şimdilerde muhafazakar bildiklerim dahi ibadetten uzaklaşarak Deizm yoluna doğru hızla ilerlemekteler.
Deizm’i geçtim, Ateizim de son yıllarda atak yapmış durumda.
Kısacası; Yaşar Nuri Hoca öleli yıllar oldu. Yani anlayacağınız yok.
E o zaman ne oldu da bu insanlar ibadetti, İnanmayı bıraktılar?
Bir düşünün bakalım neden acaba?
 
****************
Evde beslediğim üç büyük kaplumbağam var. Kızım sularını temizlediği esnada telaşla “ anne birinin tırnağı kopmuş, sanki kopan yerde şişlik var, veterinere götürüyorum hemen. “ deyip evden çıktıktan bir kaç dakika sonra gördüm haberi.
“ Hatay da 4 kaplumbağa taşla ezilerek öldürüldü.”
Haberin resmine bakamadım bile.
Dedim ki; Kime ne anlatayım? İnsanlar duyarsız!
Kendilerinden gayrı, etrafta olan bitene asla kulak asmıyorlar! Gören körlere dönmüş bir çoğu!
Din adamlarının deseniz bu konular umurlarında değil! Bu konuda bir hassasiyet gösteren Ömer Döngeloğlu Hoca vardı. O da gitti... Rahmetli oldu. Nur içinde yatsın. Hayvanlarla ilgili ağlayarak anlattıkları hala kulaklarımda.
Siyasiler deseniz, birbirlerini yemekten dünyayı gördükleri yok! Masum hayvanları mı görecekler?
Yani bitmez bu çile!
 
*****************
Haftayı Nasreddin Hoca ile bitiriyorum.
Hocaya sorarlar.
-Hocam bu yıl fitreni kime vereceksin?
Hoca gayet sakin bir şekilde
-Köyün en zenginine
-Aman hocam, o kadar fakir fukara varken neden zengine veriyorsun?
Hoca
-Vallaha ben Allah’ın işine karışmam. O kime veriyorsa ben de ona veririm.