Hoca Nasrettin akıllı adamdır.
Filozoftur.
Biraz da uçarıdır ve bir gün ne kadar sevildiğini test etmek için aklına bir fikir gelir. Gecenin ilerleyen saatine rağmen var gücüyle bağırır; "Evim yanıyor, evim yanıyor!" Bu tanıdık sesi duyanlar derh
Hoca Nasrettin akıllı adamdır.
Filozoftur.
Biraz da uçarıdır ve bir gün ne kadar sevildiğini test etmek için aklına bir fikir gelir. Gecenin ilerleyen saatine rağmen var gücüyle bağırır; "Evim yanıyor, evim yanıyor!" Bu tanıdık sesi duyanlar derhal koşarlar; ancak yanmakta olan bir ev değil gelenlere gülmekte olan bir muzip Hoca görürler.
Evet, Hoca yardımına gelenleri görünce umduğu ilgiyi gördü, mutlu oldu ve onlara şaka yaptığını söyledi.
Bu soğuk şakadan ötürü Hoca'ya kızsalar da yapacak bir şey yoktu.
Yangını söndürmek için gelen sevenleri öfkeli bakışları taşıyan uykulu gözlerle tekrar gecenin ilerleyen saatlerinde sıcacık, yataklarına geri dönerler.
Aradan uzun bir süre daha geçer.
Yine bizim Hoca'nın aklına şaka yapmak, dostlarını denemek, sevilip sevilmediğini tekrar ölçmek gelir ve yine basar çığlığı:
"Evim yanıyor! Evim yanıyor!"
Sesi yakınları bir önceki aldatılmışlığa aldırmadan "Dostluk böyle günlerde belli olur" deyip tekrardan yataklarından fırlamış ve Hoca'nın evinin yolunu tutmuşlar.
Tutmuşlar da durum yine öncesi gibidir.
Yine Hoca gülmekte, ev ise yerli yerinde durmaktadır.
Homurdanmaya başlayan dostları sinirli adımlarla ortamı terk ederler.
Aradan bir süre daha geçer.
Halk yine derin uykulara, baldan tatlı rüyalara dalmış ki, bizim Hoca Nasrettin'in feryadı duyulmaktadır derinden.
Yetişin a komşular!
Koşun!
Evim yanıyor...
Uykuları arasında belli belirsiz sesi duyan sevenleri; feryat figanın öznesi Hoca olduğunu anlayınca aldırış etmemişler. Çünkü, "nasıl olsa bizimkisi yine şaka yapıyordur" diye tekrar yastığa baş koydular.
Hoca can havliyle sabaha kadar çığlık atsa da, kimseler gelmemiş ve tek başına evinin yandığını, canı yana yana izlemiş.
Evet, bu Hoca'nın çok bilinen anlamlı fıkralarındandır.
Bizim siyasiler, özellikle iktidarın her seçim öncesinde kendisine yada ülkeye yönelik büyük tehlikeler olduğunu vurgulayarak, halkı etrafında toplamayı başarması tam da buna benzemektedir.
Zira son olarak yüzde bir oyu dahi bulunmayan Hoca Efendiyi ve Cemaatini karşısına alarak,
"Paralel devlet ülkeyi ele geçiriyoor!
Hoca Efendi sen nasıl Müslümansın yaa!
İninize ineceğiim!" Haykırışlarıyla derhal toplumda karşılık buldu ve seçmen yine Tayyip Beyin etrafında toplandı.
Hem öyle bir toplandı ki, ne kutu kaldı ne dolar.
Ne ses kayıtları ne sürgün edilen savcılar...
Evet, tüm seçim meydanlarında bunları dinledik.
Sadece bunları...
Sonra da seçimi Ak Partinin kazandığını izledik.
İyi ama yakın gelecekte iki seçim daha var.
Merak ediyorum yeni hayali tehlikeler, yeni düşmanlar kim olacak ve halk daha ne kadar "tehlike var, ülke elden gidiyor," deyu Tayyıp Bey'in etrafında toplanacak ?