Trabzonspor'da beklenen oldu ve teknik direktör Abdullah Avcı, Ümraniyespor yenilgisinden sonra istifa etti. Bu hiçbirimiz için sürpriz olmadı. Umarım hem Trabzonspor hem de Abdullah Hoca için hayırlı, uğurlu olur. Taraftarların büyük çoğunluğu onu çok seviyor. Bordo-Mavili takımda görev yaptığı 27 aylık dönemin içinde bulunduğumuz sezon hariç güzel işler yaptı.
Geçen sezon kazanılan şampiyonluk hepimizi çok mutlu etmişti ama futbolda dün yok, bugün var! Abdullah Hoca'nın 27 aylık görev süresini 2 bölüme ayırıp analiz edersek, şampiyonluğa kadar olan bölümü güzel işler olarak değerlendirebilir, şampiyonluk sonrası dönemi de çok berbat olarak niteleyebiliriz. Çünkü şampiyonluk öncesi yapılan 41 transferle şampiyonluk elde edilirken, şampiyonluk sonrası yapılan 14 transferle başta Şampiyonlar Ligi olmak üzere 5 büyük hedeften 4'ünü kaybetmiş olduk. Bu da Trabzonspor'a toplamda 55 transfer ile çok büyük. Maliyet artışı getirdi ve hedeflenen gelirler elde edilemeyince mali krize soktu. Hem de öyle bir kriz ki Asbaşkan Ertuğrul Doğan'ın kişisel desteği olmazsa bu krizi aşmak da imkânsız gibi görünüyor. Çünkü ortada çok yüklü bir ödeme söz konusu. Trabzonspor 31 Mart'a kadar 16 milyon Euro ödemesini yapamazsa önümüzdeki sezon transfer yasağı alacak. 16 milyon euro da sezonu bitirebilmesi için gerekiyor. Onun için Trabzonspor'da Abdullah Avcı dönemi böyle bir tabloyla kapanmış oldu. Artık hem Abdullah Avcı hem de Trabzonspor'un önüne bakması gerek. Hocanın istifasının ardından 'Yeni teknik direktör kim olacak?’ sorusu gündeme geldi, konuşuluyor. Adana Demirspor maçına Trabzonspor takımını yardımcı hoca Orhan Ak hazırlamıştı. Maçta 4-1 kazanıldı. Bordo-Mavili takımda şimdi hem hoca sorunu var, hem 25-26 Mart’ta yapılacak olan olağan üsttü kongresi var, hem de 31 Mart'ta ödenmesi gereken 16 milyon Euro var. Başkan seçilene kadar takımı kim çalıştıracak o da merak konusu. Şu anda gelecek yeni teknik direktörün takıma verebileceği bir şey yok. Geçici değil, kalıcı başarıların peşinde koşmak Trabzonspor'un hedefi olmalı. Artık öze dönüş lafta değil gerçek icraatta olmalı. Trabzonspor her yıl altyapısından bir Ahmetcan, bir Uğurcan çıkarıp satabilmeli ki, hem günlük ödemelerini yapabilmeli hem de borcunu ödeyebilmelidir. Öze döner ve takımı altyapıda kendini kanıtlamış pro lisans sahibi hocalara teslim ederse kurtuluşu ancak burada bulabilir. Aksi taktirde hiç istenmeyen sonuçlara gideriz. Artık Trabzonspor’un 27 ayda 55 transfer yapıp, bir şampiyonluk, kupa ve süper kupa elde edip de Avrupa'da hiçbir başarı gösteremeyip, mali açıdan krize girme lüksü hiç ama hiç yok! Hani bir söz vardır; "Yenildiğinde değil, vazgeçtiğinde kaybedersin." Bu söz; tam Trabzonspor’un bugünlerini anlatıyor. Ve bir çift sözüm de futbolculara olacak. Beyler burası Trabzonspor! Neler oluyor size? Bu rezaleti izlemek mecburiyetinde miyiz? Bu nasıl bir vurdumduymazlıktır? Aldınız milyon dolarlara yazıklar olsun! Trabzonspor dünyanın en bilinen kulüplerinden biri ve 58 yıllık bir çınar. Koca Trabzonspor’u temsil eden futbolcular nasıl olur da bu kadar vurdumduymaz olur? Teknik direktör gitti ve artık hedefte siz varsınız. Lütfen artık Trabzonspor’un futbolcuları olduğunuzu hatırlayın. Millet ekonomik olarak kan ağlarken sizin paranız tıkır tıkır ödeniyor. İşte yıldız diye transfer ettiğimiz Bartra, Bardhi ve Larsen gibi alt yapıda oyuncumuz mu yok? 25-26 Mart'taki kongrede kulübün başına gelecek olan yönetim gözünü açsın alt yapıya önem versin. Yönetimin yapması gereken futbolda uzun vadeye yayılmış bir projeyi hayata geçirmektir. Yıllardır çöp transferler uğruna milyon dolarlar sokağa atıldı. Ve sonunda deniz bitti! Altyapıya yatırım yapmalıyız. Öz kaynaktaki yetenekli gençlerimiz forma bekliyor. İyi bir projelendirmeyle Trabzonspor bu zor günleri aşar, başarıdan başarıya koşar. Bakın Avrupa takımlarından Ajax, işte Dortmund, işte Sporting Lizbon... Hem altyapıdan isimler çıkarıyorlar, hem de dünyaya yayılmış harika bir scouting sistemleri var. Doğrular için düğmeye basma zamanı. Lütfen artık doğruları yapalım, Trabzonspor’u hak ettiği yere taşıyalım.
KOL KIRILIR YEN İÇİNDE KALIR
Ahmet Ağaoğlu göreve geldiği 2018 yılında bir yayın organına verdiği röportajda, "Trabzonspor'un takım maliyeti çok yüksek. Kulübün borcunun sıfırlanabilmesi için 15-20 milyon Euro arasında olmalı" diyerek bir ilke kararı almıştı. Bu yönde de ilk başlarda önemli bir mesafe kaydetti. Ama gelin görün ki, 10 Kasım 2020 tarihinde Abdullah Avcı ile imzaladığı sözleşme sonrası tüm bu ilke kararlarını rafa kaldırdı. Abdullah Avcı, Trabzonspor'da 27 ay görev yaptı her aya 2 futbolcu gelecek, şekilde tam bir transfer enflasyonu yaratarak takım maliyetini 41,5 milyon Euro’ya yükseltti. Nedense Ağaoğlu bunca transfer talebine "yok, olmaz" demedi. Bu gidişat elbette ki, gün gelecek patlayacaktı. Ve Avrupa'da istenilen başarı da bir türlü gelmeyince mali kriz patladı. Bu kriz sonunda Başkan Ağaoğlu istifa edip, çekip gitti. Kulübün tüm mali yükü Asbaşkan Ertuğrul Doğan’ın sırtına kaldı. Asbaşkan Ertuğrul Doğan, Ağaoğlu ve Avcı gibi kulübü ortada bırakıp terk edip gitmedi. Sahip çıktı. Kişisel olarak kulübe 11 milyon Euro gibi büyük bir destek veren Doğan, canından çok sevdiği borda-mavili kulübünü bırakın terk etmeyi bu büyük mali bunalıma rağmen sırtlayabileceğini ifade ederek, adaylığını da açıkladı. Üstüne üstelik çeşitli yayın organlarında hakkında "Ağaoğlu ile problem yaşıyor" şeklinde çıkan haberler üzerine üzüldüğünü ifade ederek açıklama yaptı. Doğan, "Kulübümüzün gerçekleştireceği kongre sürecinde Başkanım Sayın Ahmet Ağaoğlu ile aramızda problem olduğu yönünde bazı haberler yayınlanmaktadır. Öncelikle bu haberleri üzüntü ile okuduğumu belirtmek isterim. Yaklaşık 5 yıldır beraber görev yapmaktan büyük onur duyduğum, gayet uyumlu çalıştığım, kendisinden çok şeyler öğrendiğim Başkanım Sayın Ahmet Ağaoğlu ile aramızda herhangi bir sorun yoktur, bundan sonra da olmayacaktır. Adaylığımı açıkladığım gün nerede isem yine aynı yerdeyim. Sayın Ağaoğlu ‘Şampiyon Başkanımdır. Sayın Ağaoğlu ile dün olduğu gibi bugün de, yarınlarda da ağabey-kardeş ilişkimizi sürdüreceğim, tecrübelerinden faydalanmaya da devam edeceğim. Bu çizgimi asla ve asla bozmayacağımdan kimsenin şüphesi olmasın. Camiamızdan, birliğimize zarar vermeye yönelik bu tür gerçek dışı haberlerle itibar göstermemelerini özellikle rica ediyorum" şeklinde açıklama yaptı. Geçmişte biz yöneticiler arasında birbirine ne salvolar atan başkanlar görmüştük. Ama şimdi Asbaşkan Ertuğrul Doğan olması gereken çok yerinde bur duruş sergileyerek, "kol kırılır yen içinde kalır" düsturunu kendine şiar edindi. Başkan adayı Ertuğrul Doğan’ı bu duruşundan dolayı kutluyorum.
AKLIN YOLU BİRDİR
Trabzonspor için Adana Demirspor maçını kazanmak çok güzel oldu. Oyuna giren oyunculardan özellikle Marek Hamşik ve Edin Visca’nın performansları maçın kazanılmasında çok etkili oldu. Düşündürücü olan konu; Maçın kazanılmasında futbolu bırakmak üzere olan iki futbolcunun etkili oyunlarının olmasıydı. İsterdik ki Trabzonspor’un ekonomik olarak çöktüğü, iflas etmek üzere olduğu şu dönemde kadroda genç oyuncular olsun ve onların etkili oyunlarını izleyelim.. Bu maçta gördük ki; Birçok oyuncu marka değerinin ve beklentinin çok çok altında, bu da kulübün transfer politikasının yanlışlığını bir kez daha ortaya çıkardı. Önümüzdeki süreçte önce başkan ve yönetim kurulu seçilecek, sonrasında Trabzonspor kültürüne ve değerlerine uygun bir hoca ve teknik heyet belirlenecek. Trabzonspor camiası için yeni bir başlangıç olacak. Merak edilen konu ise bundan sonraki süreçte Trabzonspor alt yapısından A takım için kaliteli genç oyuncu yetiştirme, geliştirme ve yukarıya çıkarma planı ne olacak, altyapı kime teslim edilecek? Trabzonspor’un transfer politikası ne olacak? ALMA, YETİŞTİRME ve SATMA konusunda ne şekilde bir yol izlenecek, ya da yönetimin böyle bir derdi olacak mı? Transferler neye göre ve nasıl yapılacak? İzleme komitesinin rolü KADRO MÜHENDİSLİĞİ noktasında ne olacak? (BİR TANE GENÇ OYUNCU) Lütfen birisi ben transferden sorumluyum, ben bunun için bu kulüpten para alıyorum desin. Bu güne kadar yapılan transferler için bir sorumlu ortaya çıkmadı. Böyle olunca da kulüp menfaati için bir tane genç oyuncu transfer edilip, geliştirilip yüksek bir ücretle satılmadı. Şu durumda Trabzonspor’un ihtiyaçlar listesinin en başındaki maddeler genç oyuncu yetiştirmeye yönelik aksiyonlar ve kadro mühendisliğidir. Bu darboğazdan en az hasarla çıkmak için bu şarttır, Aklın yolu birdir.
BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR
Geçen hafta Perşembe günü saat 14.30’da Akyazı da 1461 Soğuksuspor’un Araklı’yla maçı vardı ona gittik. Amcalarım abilerim babam herkes oradaydı. İlk yarı 1461 Soğukspor derli toplu oynarken kalecinin kornerden gelen topa boşa çıkmasıyla golü attılar. Araklıspor kalesini yine yoklarken ilk yarı Araklıspor ’un üstünlüğü ile bitti. İkinci yarıya çok iyi başlayan taraf Kırmızı-Maviler rakibi karşısında tabiri caizse tek kale maç oynuyordu. Ama maalesef ki gol bir türlü gelmiyor. 90 dakikanın sonucunda Araklıspor ilk yarıda bulduğu golle sahadan üç puan ayrılan taraf oldu. BAL ligi Play-Off amatör küme maçlarından sonra hafta sonu Akyazı stadında oynanan Trabzonspor-Adana Demirspor maçı başladı. Yusuf Yazıcı, Adana Demirsporlu defans oyuncularının arasından topla birlikte mükemmel geçiş yaparak golü attı. Akyazı tribünlerini dolduran binlerce bordo-mavili taraftarlarımız adeta karnaval havası yaşamaya başladı.
Karşılaşmanın ilerleyen dakikalarında Adana Demirspor’dan Belhanda’nın kırmızı kart görmesi takımını 10 kişi bırakması rakibin gardı kırıldı dediğimiz anda ilk yarının uzatma dakikasında gelen şok gol herkeste şok etkisi yarattı. Rakip eşitliği sağladı. Trabzonspor ikinci yarıya adeta canlı bomba gibi başladı. Sakatlığı sona eren Edin Visca oyuna girmesi ile birlikte oynadığı futbol ve Vitor Hugo’ya yaptığı harika bir asistle Brezilyalı oyuncunun muhteşem kafa vuruşuyla yeniden öne geçmeyi başardık. Bu golden sonra iyice oyuna ağırlığını koyan Bordo-Mavililerde Visca bu kez frikikten harika ötesi gol atarak skoru 3-1’e getirdi. Marek Hamşik’in uzun ve harikulade pasıyla Eren hiç bekletmeden Umut’a oynadı ve Umut’la skoru 4-1 taşıdı ve maç Trabzonspor’un farklı galibiyeti ile bitti. Trabzonspor’da Edin Visca ve Marek Hamşik oyuna girmeleri ile birlikte oyunun kaderini değiştirdiler. Bazen düşünüyorum; bu sene talihsiz sakatlıklar yaşayan oyuncularımız olmasaydı belki de, ne Abdullah hocamız gitmişti ne de Başkanımız istifa etmişti… Beraber birçok başarıyı ve sevincimizi paylaştığımız hocamız ve başkanımıza emeklerinden ötürü teşekkür ederim. Gelecekte, daha iyi günlerde tekrardan buluşmayı diliyorum. (EFE KAAN ÖZTÜRK)
BARBOROS ABİ
İncirlik Mahallesi’nin yetişkin delikanlılarından Sarı Mustafa Gayretli abi geçenlerde vefat eden mahallemizin büyüklerinden Barboros Reis’i kaleme aldı. Mahallemin çınarlarındandı, ağır delikanlı idi, öyle böyle değil sapına kadar... Gençliği İstanbul'da geçmişti o yüzden efendi ve alicenaptı. Severdi gençleri, sahiplenirdi. Düğünlerin eğlencelerin ve üzüntülerin önde gideni idi.
Can arkadaşı idi Abbas'ın Zeki. İkisi bir arada oldu mu bir ordu kadar güçlü idiler... Çocukluğumuzun kahramanı olan Barboros abi bizlerin ve mahallenin tüm çocuklarının yüzme hocası idi...
Her gün sahilde bizleri Osmanlı, Uzunlu, Sıçanlı kayalarına çıkarır oradan denize atar, takriben 50 metreyi çırpınarak kıyıya çıkardık, boğulmadan kurtarmazdı...
Denizi sevmeyi denizden korkmamayı, onunla baş etmeyi Barboros abi öğretti bize. O yüzden bu sahillerin çocukları denizden korkmak yerine denizi en büyük dost, arkadaş ve velinimetleri bilirler, o kadarki bizim kuşağın deniz ikinci ana kucağı olmuştur...
Barboros Abim; Abbas'ın Zeki’ye, Ayhan abiye, fıldır Osman'ın oğlu Aptul abime, Hacı Neriman Abbas’ın Zehra, Bilgi ve Nurten ablama Postacının Özcan, Şükrü, Kâmil ve Şaban kardeşlerime, Mustafa ve Erol Başkır, Selahattin abilerime, avukat Ethem’e, Mustafa, İbrahim ve Zafer Hardaloğlu kardeşlerime, Sevgili Kadir Kurt’a, Nevzat Bahar kardeşime ve Ertan’a ve adını unuttuğum tüm kardeş, abilerime ve ablalarıma selam söyle 'onlarla İncirlik Mahallesi'nde yaşam çok güzeldi' özlüyor sizleri çocuklar de... RUHLARI ŞÂD OLSUN, IŞIKLARDA UYUSUNLAR MEKÂNLARI CENNET OLSUN...
RÜYANIN DEVAMINI HAFTAYA BIRAKTIM
İncirlik Camisinin karşısındaki berberde veya az aşağıda Hakan çay ocağının önünde Lakabı Amca olan İdris Hardaloğlu’nu burada bulup sohbet edebilirsiniz. Amca uyurken bir rüya görmüş. Hayrola Amca Allah hayra yorsun dedik. Ne gördüğünü sorduğumuzda kâbuslu şok bir rüya gördüm diyerek anlatmaya başlar; “Denize gidiyorum. Ayakta dümenin başındayım gözüm birden gökyüzüne alıyor. Koskoca bir helikopter, ada gibi büyük bir taş, Süleyman'a diyorum ‘ki. Süleyman gökyüzüne bak taşı Helikopter taşıyor. Kaçalım diyorum. Bu esnada Süleyman denize atlıyor. Ben kayıkla kaçmaya çalışıyorum. Helikopter taşıdığı taşla birlikte peşimizde… Anlattıklarıma inanmayabilirsiniz ama bu yalan değil. Allah'ın verdiği göz bu. Ben kayıkla gittikçe gökyüzünde ne kadar taş varsa helikopter onları taşıyıp üzerime geliyor. Süleyman’ın yanına gitmiyor. Ben kayıkla kaçıyorum. Helikopter peşimi bırakmıyor. Bu esnada denize atlıyorum kayık kendiliğinden gidiyor. Helikopter peşimi bırakmıyor. Bu esnada helikopterin arkasına halatla bağlı olan taşı bıraktığını görüyorum. Tam geliyorum ister inanın ister inanmayın helikopterin bıraktığı taş, İncirlik’ten, Ayasofya alanına kadar düşüyor. Taşın yere düşmesi ile kapladığı alana öyle bir yayılıyor ki her şeyi ezip geçiyor. Süleyman'a diyorum ‘ki taş kayığı kırdı. Süleyman beni dinlemiyor, geriye doğru koşuyoruz. Geliyoruz, geliyoruz kayığın boyunu geçemiyoruz. Meğersem taşın ortasında kanal var. Kanal'dan içeri giriyoruz, kayığın olduğu yer deniz bizim olduğumuz yer asfalt, tabi yürüyoruz asfalt bitmiyor. Biz yorulduk oturduk. Biz bir yere oturuyoruz, kayık duruyor, yerimizden kalkıp yürüyoruz kayık bizimle birlikte gidiyor. Tam bu esnada Ali Osman birine bağırınca ben de rüyadan uyanmak zorunda kaldım. Rüya'nın devamı haftaya bıraktım.”