2002 yılından sonra Abdullah Gül Başbakan olunca Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu Başdanışmanlığına getirildi. Ardından Başdanışmanlığa Tayyip Erdoğan’la devam etti. 2009 yılındaki görev süresi boyunca dış politikanın oluşturulması ve uygulanmasında etkindi.
1 Mayıs 2009 tarihinde 60. T.C. Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı olarak atandı. 61. T.C. Hükümeti’nde de Dışişleri Bakanı olarak görevine devam etti.
Ortadoğu ve Balkanlardaki sorunların çözülmesi amacıyla yürütülen barışı inşa ve arabuluculuk çabalarında Dışişleri Bakanı ve Dış Politika Danışmanı olarak aktif bir rol oynadı.
Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, 27 Ağustos 2014 tarihinde yapılan AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde AK Parti Genel Başkanı seçildi. 29 Ağustos 2014 tarihinde AK PARTi Genel Başkanı olarak 62. Hükümeti kurdu.
Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, 12 Eylül 2015 tarihinde yapılan AK Parti 5. Olağan Büyük Kongresi'nde geçerli oyların tamamını alarak yeniden AK Parti Genel Başkanı oldu.
Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde kurulan ilk seçim hükümetinde 63. Dönem) Başbakan olarak görev aldı. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, 24 Kasım 2015 tarihinde 64. Hükümet'i kurdu.
Stratejik Derinlik kitabı çok konuşuldu ama Ortadoğu coğrafyasının kitaplarda yazıldığı gibi uygulanamayacağının görülmesi açısından o kitap kendisi dahil herkesi yanılttı, Türkiye’nin başına Suriye’de çorap ördü.
Geride kalan hafta Gelecek Partisini kuran Davutoğlu’nun siyasi geçmişine baktık.
Davutoğlu’nun Başbakanlıktan alınış süreci sadece Suriye politikası ile ilgili değildir.
Ahmet Davutoğlu davanın tartışmasız lideri Tayyip Erdoğan’la ilgili yanlış bir yola girdiği için değişmiştir. O yol ‘Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu, partiye karışmasın’ yolu idi.
Tartışmalar devam ederken Davutoğlu’nun o dönem ki akıl hocası Arınç Tayyip beyi hedef alan söylemler de etti.
Oysa, AK Parti davasının Lideri Tayyip Erdoğan’dır.
Erdoğan, 2002 yılından itbaren Türkiye’de büyük bir değişim ve dönüşüme imza attı.
Adı sanı olmayan danışmanları devletin en üst kademelerine kadar çıkarmıştır.
Ezilen muhafazakarları, üniversitelerden kovulan akademisyenlere sahip çıkmış, getirdiği eğitim öğretim iklimi ile üniversitelerde büyük bir özgürlük alanı açmıştır.
Bu alanı açmasaydı, bugün bu kadar akademisyen kendini nasıl ifade edecek ve nasıl siyasetin hizmetine girip fikir üretebilecekti? 
Doğrudur, kabul edilmelidir ki, birlikte yürüdüğü çok sayıda ismi de etrafından uzaklaştırmıştır. Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu da bunlardan ikisidir.
Erdoğan’ı nerden çökertiriz diye çalışanlar var.
Çünkü dışardalar ve Türkiye’deki güvenlik birimlerinin onlara müdahale etmesi sınırlı.
Onlar Erdoğan’ı darbelerle ve operasyonlarla yıkamaycaklarını anladılar ve siyaseten geliştirilen oluşumlara ciddi destek veriyorlar.
Ahmet Davutoğlu’nun ekibinde siyasetten tanıdıklarımız dışında popüler çok isim yok. Belki de en çok tanınanı Nihal Olçok .
Yeniden Refah, Gelecek Partisi ve yolda olan Ali Babacan hareketi.
Birisi Erdoğan’a yakın