Milletvekili adayları kesinleşti,YSK’ya teslim edildi. Genel itibariyle beklenen adaylar olduğu söylenemez. Partilerin genelinde ittifak olduğundan dolayı yer yer beğenilmeyen, istenilmeyen yerlerden adaylar olduğu gerçek. Tabiki parti liderleri daha çok oy toplayacak adayları hesap edip gerekli yerlerden göstermiştir. Çünkü bu seçim bütün seçimlerden önemli ve seçime giren partiler için hayati önem arz ediyor.
                   
Ne yalan söyleyeyim seçmen olarak özellikle Ak Parti’den farklı aday profilleri bekliyordum. 15 Temmuz ihanet gecesinden sonra özellikle devlet ve lideri için korkusuzca çalışan, can siperane bir şekilde davasına gönül vermiş kişileri özellikle aday olarak beklediğimi açıkca ifade etmek isterim.
                  
Özellikle çalışmalarını takip ettiğim, Güneydoğu’da hendeklerde pusu kuran teröristleri açtıkları hendeklere gömen güvenlik güçlerinin her zaman maddi manevi yanında olan, ölümsüz kahramanlarımızın fotoğraflarını tırlarında korkusuzca taşıyan, Abdullah Özer’i aday olarak görmek isterdim.
                   
15 Temmuz ihanet gecesinden sonra Halk Özel Harekat derneğini kurup neredeyse bütün Türkiye’de teşkilatlanan, alanlardan hiç çekilmeyen sürekli nöbette olan, davası için çalışan, gerçek dava adamı Fatih Kaya’yı aday olarak görmek isterdim. 15 Temmuz gecesi tankın altına ölümüne korkusuzca yatan Metin Doğan’ı listelerde görmek isterdim.
                  
Tabi neticede bizim bilmediğimiz hesap edemediğimiz şeyler vardır mutlaka, partilerde lider ne derse odur. Diğer partilerde de yerini beğenmeyenler, aday olamayanlar çok, yine de en güzel listeyi Ak Parti yaptı diyebiliriz. Adaylar artık tanıtım toplantılarının ardından sahada kalan kısa sürede çalışmalarına hız verecekler. Millete vaatlerini projelerini anlatacak.
                  
Ak Parti’nin seçim beyannamesine bakınca içerisinde sadece çalışanların Kıdem Tazminatı meselesine yer vermediğini gördüm, diğer her alanda her platformda güzel vaatleri var. Daha çok kalkınma hamlesine yönelik yapılan seçim beyannamesinde ise Ak Parti’nin kuruluş yıllarındaki Adalet, Eğitim ve Demokrasiye biraz daha önem verici bir beyanname olduğunu da düşünüyorum.
                  
Ak Partinin son yıllarda kuruluş felsefesinden uzak kaldığı ve metal yorgunluklarıyla boğuştuğu da bir gerçek. Bu seçim Ak Parti için de büyük bir toparlanma süreci olacak diye de düşünüyorum. Tabi bütün bunların yanında ülkenin ekonomik saldırılarla karşı karşıya kaldığını zorunlu faiz artışına maruz bırakıldığını da görmemiz gerek. İMF’den, faizden, borç bataklarından kurtarılan bir devleti yeniden sanki gizli bir el oralara o yıllara doğru sürüklemek istendiğini de her seçmenin görmesi gerek.
                   
Bu arada muhalefetin ve diğer Cumhurbaşkanı adaylarının projelerine, vaatlerine değinmek isterdim ama genel olarak iktidarın yaptığı birçok şeyi yıkmak, durdurmak vaatlerinin en başında geliyor. Yapmaktan ziyade yıkmak gibi vaatlere yer vermeleri, mesela, Kanal İstanbul projesinin durdurulması, Çanakkale Köprüsü’nün durdurulması, İstanbul 3.Havalimanının durdurulması gibi vaatler diğer Cumhurbaşkanı Adaylarının en çarpıcı vaaatleri arasında. “Yerli Otomobile gerek yok”, yıllarca memleketin iliklerini sömüren “İMF’den borç alınabilir”, “Külliye kapatılacak”, gibi ilginç inanılması güç vaatler de adayların dillerinde.
                 
Kısaca Gezi olaylarında çapulcuların isteklerinin neredeyse tıpatıp benzerleri vaat diye, proje diye, taahhüt diye dillendirilmekte söylenmekte. Ne diyelim, yapılanları yapılmak istenenleri Allah biliyor, görmek isteyen millet görüyor. Karar tabiki bu aziz milletin, seçmenin hür iradesinin. Rabbim bu memleket için en hayırlı olanı nasip eylesin. İyi haftalar.