Türk futbolu yine tarihe geçecek bir tabloyla karşı karşıya: Kasımpaşa’ya kayyum atandı.

İlk bakışta bu, sıradan bir ekonomi haberi gibi görünebilir. Oysa işin derininde, yalnızca bir kulübün değil, bütün futbol iklimimizin kırılganlığını anlatan bir hikâye var.

Kasımpaşa’nın yaşadığı durum, aslında yıllardır Türk futbolunu kemiren yapısal sorunların özeti. Kulüplerimizin bir kısmı şirketleşti, ancak bu şirketleşme sportif akılla değil, holding mantığıyla yürütüldü. Borçlar büyüdü, gelirler şeffaf yönetilemedi ve sonunda devletin tasarruf fonu devreye girdi. Yani artık bir Süper Lig kulübü, “özel girişim” olmaktan çıkıp TMSF yönetiminde bir kamu varlığına dönüşüyor.

Bunu ilk bakışta Turgay Ciner operasyonu olarak okumak mümkün; fakat yayıncı bulmakta zorlanan, gelirlerini sabit tutmak için çırpınan Süper Lig, şimdi yeni bir algı darbesiyle karşı karşıya.

Avrupa’da bir lig düşünün; kulüp, devlet kayyumuyla yönetiliyor. Bu tabloyu gören yatırımcı ya da yayıncı ne hisseder? Ligimizin marka değeri zaten kırılgandı; bu gelişme onu daha da aşağıya çekiyor.

Ama daha kritik bir nokta var...
UEFA’nın en büyük hassasiyeti bağımsız kulüp yönetimi. Siyasi ya da devlet müdahalesine açık yapılar, Avrupa’nın asla hoş görmediği oluşumlardır.

Kasımpaşa örneği, UEFA’nın gözünde sadece “ekonomik” değil, aynı zamanda “siyasi müdahale” sinyali de verebilir. Bu durum yalnızca Kasımpaşa’yı değil, diğer Türk kulüplerini de mercek altına aldırabilir.
Finansal Fair Play denetimlerinde daha sert kriterler, Avrupa kupalarına katılımda yeni engeller bizi bekleyebilir.

Kasımpaşa belki ilk örnek, ama son olmayabilir. Çünkü mali yapıları çökmüş, bankalara göbekten bağlı, her ay borç çevirerek ayakta kalmaya çalışan onlarca kulüp var. Bugün TMSF’ye devredilen Kasımpaşa, yarın başka bir kulüp için “emsal” haline gelebilir.

Kasımpaşa’ya kayyum atanması, yalnızca bir yönetim değişikliği değil; Türk futbolunun artık kendi ayakları üzerinde duramadığının tescilidir.

Hal böyleyken sorulması gereken tek bir soru kaldı: “Türk futbolu kendi geleceğini kulüplerin mi, yoksa devlet kurumlarının mı ellerine bırakacak?”