18 ağustos 1640’ta şehrimize gelen Evliya Celebi’nin Trabzon izlenimleri
Varlıklı ve asil bir aileden gelen ünlü seyyah Evliya Çelebi iyi eğitim görmüş ve eğitimini Enderun’da tamamlamıştır. Döneminin ilimleri yanında hat ve musiki dersleri de alan Evliya Çelebi güzel sanatlara ve musikiye aşinadır. Bu yüzden gezdiği yerlerdeki gözlemlerini, o bölgeye ait güzel eserleri, musiki ve folkloru mukayeseli bir şekilde eserlerinde anlatmıştır.
18 Ağustos 1640’da Batum üzerinden Trabefzun’a (Trabzon) gelen Evliya Çelebi’nin şehrimizle ilgili izlenim ve tespitleri şu şekildedir:
Trabzon’un havası ve suyu güzel olup bütün halkı da zevkine ve gezmeye düşkündür.Zarif, dost ve sadık insanlardır.Buralarda kadınlar arasında Abaza, Çerkeş ve Gürcü güzelleri olup her biri ay parçasıdır. Bu şehrin halkı eskiden beri yedi kısımdır;
Bir kısmı idareci ve kibar beylerdir ki güzel samur kürklerle gezerler.
Bir kısmı ilim irfan sahibi şahıslardır. Bunların özel elbiseleri vardır.
Üçüncü kısım da tüccarlardır ki Azak, kazak, Mebril, Abaza, Çerkezistan ve Kırım’a gidip ticaret yaparlar. Çuha, ferace, kontus, dolama ve yelek giyerler.
Dördüncüsü sanayicilerdir ki hepsi ferace elbise giyerler.
Beşincisi Karadeniz gemicileridir ki elbiseleri kendine göre demir koparan, şalvar, çuha dolama giyerek, bellerine astar sararak deniz üzerinde ticaret yaparak para kazanırlar.
Altıncısı bağ bekçileridir ve bahçıvanlardır. Bu şehirde Boztepe bağları ki, 30 bin kadar bağ ve bahçe vardır.
Yedinci kısım ise balık avcılarıdır. Çünkü Trabzonlular balığı pek severler.
Yeryüzünde Trabzon’un kuyumcuları gibi usta kuyumcular yoktur. Bir çeşit buhurdan, gülapdan kılıç, kama, aşçı bıçakları işlerler ki bunlar başka diyarlarda bulunmaz. ”Gurguroğlu bıçağı’ adıyla anılan bıçaklar yaparlar. Bunlar çok keskin ve kalitelidir. Trabzon baltası adında da bir cins balta yaparlar. Ayrıca sedef işçiliği de çok meşhurdur.
***
Buranın kirazları, armutları ve üzümleri de gayet nefis olur. Bir de patlıcan inciri denilen bir çeşit inciri vardır. Limonu, turuncu narı, zeytini her tarafta meşhurdur. Yedi türlü zeytini olur. Trabzon hurması da denilen hurmayı fırında kurutup çeşitli illere gönderirler. Bu hurma iki, üç çekirdekli ve çok lezzetli bir meyvedir.
Trabzon’un çeşit çeşit çiçekleri vardır. Trabzon’un dağlarında çimşir, bağlarında servi ve ceviz vardır. Zağnos kapısının dışında Kavak Meydanı vardır. Paşaların çoğu tatil günlerini burada geçirip askerleriyle beraber cirit oynarlar. Burası çok geniş meydandır. Ortasına üç kat gemi direklerini birbirine bağlayıp dikmişlerdir.Tepesinde de altın yaldızlı bir top vardır. Bütün biniciler atı bırakıp o topa cirit atarlar vurana hediyeler verilir. Bunlar bir tür eğlencedir. Bu eğlencelerle insanlar sıkıntılarını unutup mutlu olurlar.
***
Hamsiyi yemek Trabzonlulara mahsustur ki, 40 türlü yemeğini pişirirler. Tatlısı böreği bile yapılır .Kebabı, çorbası ,yahnisi, böreği, baklavası olur. Fakat pilaki derler bir çeşit tava yaparlar çok lezzetlidir. Önce tertemiz ayıklar onar onar kamışa dizerler. Maydanoz, kereviz,soğan ve pırasayı ince ince kıyıp tarçın ve karabiberle karıştırdıktan sonra pilaki tavasının içine bir kat bundan bir kat hamsi döşeyip su ve zeytinyağını üzerine dökerler. Bir saat kadar ateşte pişirdikten sonra yerler. Bu yemek gerçekten çok güzeldir. Levrek ve kefal da gayet lezizdir .Buralarda bir karıştan uzun kırmızı başlı tekir balığı, uskumru balığı gibi daha bin bir türlü balık vardır. Ama bunların hepsinden çok Trabzonluların üzerine düştükleri, hatta alım satımında bazen kavga ettikleri hamsi balığıdır.
Hamsin’de çıktığı için hamsi denilmiştir. Buraların ilginç bir hikayesi vardır ki o da şöyledir. ‘Bir torba hamsi ver’ diyerek sırmalı torbalara balığı koyup salınarak giderler. Balığın suyunu akıtarak giderken bazıları suyun aktığına acıyarak ‘ Balığın suyunu ne diye akıtırsın?. Suyuna bir pilavcık salsan ne güzel olur’ diye şaka edip sonra şu beyti söylerler:
Trabzon’dur yerimiz,
Akça tutmaz elimiz,
Bu hamsi de olmasa,
Nice olurdu halimiz.
Bu balığın faydası öyle çoktur ki yedi gün devamlı bundan yiyen kişinin kas gücü fevkalade artar. Ağrısı olan kişi balık yediği vakit iyileşir. Bir evde yılın ve çıyan olursa hamsi balığının başını tütsü edip bunların kaçmasını sağlarlar. (Kaynak: Tarihe yön veren kent Trabzon-Şakir Şeyihoğlu)