Karikatür çizgiyle mizah sanatıdır.
Karikatür muhaliftir.
Ama illa da iktidarlara muhalif değildir.
Zalimin zulmüne muhaliftir.

Hatta karikatür saldırıdır.
Halk adına otoriteye karşı agresiftir karikatür.
*
Karikatür güçlüden yana değil, haklıdan yanadır.
Onun içindir ki, çizerlerin otoriteyle başları fena halde beladadır.
*
Karikatür çağın en önemli sanatlarındandır.
Çünkü karikatür, bir dünya dilidir.
Akla hitap eder.
Hızlı algılanır.
*
Karikatür misyonu icabı övgü ve iltifatlar yağdırmaya uygun bir sanat değildir.
Çünkü karikatür toplumdaki çelişki ve haksızlıkları dile getirme sanatıdır.
Ama gülünç ciddiyetlere acayip gıcıktır.
*
Karikatüristler ve şahsiyetli insanlar için en tehlikeli olanlar, güç sahibinin ihtiraslı yağcıları/yaltakçılarıdır.
*
Karikatür şarlatanlıktan anlamaz.
Kimseyi güldürmek zorunda da değildir.
Ancak gerçekleri abartılı olarak yansıtır.
Bunun da nedeni mesajını çarpıcı hale getirerek verme amacıdır.
*
Karikatürü, "eğri büğrü çizgiler" şeklinde yorumlamak,
cehaletin yanısıra, karikatür sanatına da okkalı bir hakarettir.
*
Karikatür, çizide ustalık,
Espride zeka gerektirmektedir.
*
Karikatür yarışmaları, çizerler için teşvik edicidir.
Alınan ödüller, sanatta bir yerlere gelinmiş olduğunu göstermiş olabilir. 
Ama karikatürist mesleğini sürekli icra etmekle anlam kazanır.
 
ÇOK KARIŞTIRILAN KONULAR
 
Yağcılıkla nezaketli olmayı, 
Dobra olmakla kaba olmayı,
Saygısız ve küstah olmakla, kalbi temiz olmayı,
Sakallı olmakla dindar olmayı hep karıştırmışızdır.
 
AMAN DİKKAT!

Günümüzde maalesef kazanması , 
başarılı olması için çocuğunuza asla namuslu olmayı tavsiye etmeyin;
Yoksa aç kalır aç!
 
MÜZİK SETİ BULUNDU
 
Bizim Metin Tamtürk anlattı.
Yaşanmış bir olay.
Trabzon'un bir ilçesinde bir gece bekçisi vardır.
Bu bekçimiz alkole müpteladır.
Bir gün esnaf arkadaşına "bir geçe içir bizi ölün de rahmet görsün" der.
Esnaf oralı olmaz.
Bu rica birkaç kez tekrarlanır.
Ama maalesef esnaf olumlu tepki vermez.
Tabi bizim bekçi cin adamdır.
Gücünün farkındadır.
Tanıdık hırsızlardan birisini arar ve şu falancının işyerine girecek, oradan alacağın bir müzik setini mana getireceksin der.
Hırsız hayatında ilk defa başkası için bir operasyon yapar ve müzik setini alır bekçiye getirir.
Tapi ertesi gün ilçede çıngar çıkar.
Esnaf koşarak bekçiyi bulur ve talaşla, "iş yerime girdiler.
Müzik setimi çaldılar. Ne olur Bekçi efendi bu müzik setini bul" der.
Bekçi "meraklanma, bakarız bi çaresine" der ve 2 saat sonra iş yeri soyulan arkadaşına telefon eder ve bir büyük rakı kap gel müzik setini buldum der.
Esnaf sadece bir büyük rakı almaz yanında da bir kilo et ve peynir de getirir.
Nasıl iyi tasarlanmış bir proje, öyle değil mi?
Teşekkürler Tamtürk!
 
MAALESEF

Maalesef okumuyoruz.
Ya da çok az okuyoruz.
Az okuduğumuz için de yazının ana fikrini anlamıyoruz.
Anlamadığımız için okuduklarımızdan da bir fayda göremiyoruz.
*
Ve dinlemiyoruz.
Anlamak için dinlemiyoruz.
Karşımızdaki bize bir şeyler anlatırken, 
Bizler ona vereceğimiz cevapları kafamızda planlıyoruz.
Onun için konuşmalardan da olumlu bir sonuç çıkmıyor.
Çıksa çıksa daha büyük sorunlar çıkıyor.
*
Maalesef çok kabayız...
Haksız olduğumuz halde haklı çıkmaya çalışırken, hatamızı kabul etmekten korkuyoruz.
Özür dilemiyoruz.
*
Özür dilemek sorunların yarısını çözmek demektir.
.Ancak bunu yapmak yerine kavgayı birbirine saldırmayı tercih ediyoruz.
*
Yine maalesef arabulucu değiliz.
Arabozanız. 
Barıştırıcı değiliz.
Nemelazım anlayışını şiar edinmişiz.
Hatta takıştırıcı, çatıştırıcı rollerde oluyoruz.
"Yesinler birbirini" diyoruz.

KADINLARIN EN BÜYÜK DÜŞMANI KİM?

Kadınların en büyük düşmanı 
Ayılar değildir.
Aslanlar değildir.
Dış ülkelerin sapıkları değildir.
Kendi ülkesinin erkekleridir.
*
Kadınların düşmanları,
Ağabeyleridir.
Babalarıdır.
Kocası,
Akrabaları, 
Hatta çocuklarıdır.
*
Bir kadının en büyük düşmanı eski kocalarıdır.
Trafikte erkek sürücülerdir.
*
Bu ülke kadınını korumuyor.
Devlet bile korumuyor.
Hatırlarsanız Ayşe Paşalı 700 bin kişilik orduya ve 300 bin kişilik polise rağmen kocası tarafından öldürülmüştür. 
Kadın bu ülkede çaresizdir.
*
Bu gün televizyonlar şiddet kuyusu durumundadır.
Yalancıların zaferi,
Silahlıların gücü Entrikacıların başarısını kanıksatıyorlar.
Aklın ve zekanın silaha kötüye karşı bir dizisi bir filmi olmaz mı Allah aşkına…
*
Filmlerde,
Ayıca kötü aksanlı replikler…
Küfürlü konuşmalar hiç yakışmıyor.
*
Ancak kadınsız da bir günümüz olmaz gibidir.
Her şeyimiz de kadın eli vardır.
İşte,
Kadın avcısı,
Kadın berberi,
Kadın budu köfte,
Kadın terzisi,
Kadın hastalıkları,
Kadın ticareti,
Kadınlar hamamı,
Gündelikçi kadın,
Kötü kadın,
Bilim Kadını,
Ev kadını,
Hayat kadını,
İş Kadını,
Sokak kadını…
Devam eder.

KADINLAR OLMASAYDI

Kadınlar olmasaydı eğer, 
Şiir olmazdı.
Kadınlar olmasaydı resim olmazdı.
Roman edebiyat olmazdı.
Kadınlar olmasaydı, bakımlı erkek olmazdı.
Kadınlar olmasaydı bahar gelmezdi, gelse de çiçekler açmazdı.
Kadınlar olmasaydı, aile olmazdı.
Ev olmazdı.
Mutfak sıcak çorba olmazdı.
Dahası ayaklarının altın cennet bulunan anne olmazdı.

ÖZÜR DİLİYORUM

Kadınlarımızdan özür diliyorum.
Evet bir erkek olarak şiddet gören kadınlarımızdan özür diliyorum.
Eğitimsiz bıraktığımız için özür diliyorum.
Söz hakkı tanımadığımız için özür diliyorum.
Onlara nezaketsiz davrandığımız için onlardan özür diliyorum.
Onlara yakıştırdığımız aşağılayıcı sıfatlardan ötürü özür diliyorum.
***
Şiddet Karşı tarafa zarar vermektir.
Duygusal,
Psikolojik.
Fiziksel,
Ekonomik şiddetler vardır.
*
Hani eskiden babalar çocuklarını okullara gönderirken öğretmenlerine,
“Eti senin kemiği benim derdi ya,
Kadın için ailesi damada ;
“Eti de kemiği de senindir” denilmektedir.
*
İşte bu nedenlerden ötürü kadın şiddeti ‘kader’ sanır.
Çünkü ailesi kızına sahip çıkmadı.
Hatta davul zurna ile evinden kocaya giden kıza annesi “ bir daha bu eve ölün dahi kalıcı olarak giremez” demesi onu nasıl bir yalnızlığın beklediğini göstermektedir.
*
Kızını dövmeyen dizini döver.
*
Kızı bırakırsan, ya davulcuya, ya zurnacıya kaçar.
*
Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.
*
Eksik etek.
*
Kaşık düşmanı.
*
Saçı uzun aklı kısa.
*
Bunlar psikolojik ve sosyal şiddettirler.

KADINLAR NİÇİN AĞLAR?

Kadınlar en çok çocukları için ağlar.Çocuğu olmaz ağlar.
Çocuğu hastadır ağlar.
Çocuğu ölür ağlar.
Çocuğu işsizdir yine ağlar.

Sonra kocası için de ağlar.
Kimsesizdir ağlar.
Elinden bir şey gelmez,
Hayatla baş edemez, ağlar.
Dövülür, sövülür ağlar.
*
Kadını böylesine ağlayan bir toplumun geleceği hayır olmayacaktır.
Çünkü ağlayan kadın mutlu nesiller yetiştirmesi imkansızdır.