Değerli okuyucular, öncelikle 25-26 sezonu bütün takımlara hayırlı olsun. Umuyorum bu sezon tüm takımlar için verilen mücadelenin daha adil hakem yönetimleriyle, maç sonuçlarının sahanın içinde sonuçlanmasıdır.

Takımlar için ilk maçlar hep zor olmuştur, ilk maçı kayıpsız geçmek ileriki maçlar için özgüven açısından çok önemlidir. Trabzonspor bunu başararak, iyi bir başlangıç yaptı diyebiliriz. Fakat galip geldiğimiz bir maçta eğer sorunları konuşmazsak olmaz, önemli olan böyle maçlardan sonra durum tespiti yapmak ve eksikleri ortaya koymaktır.

Yapılan transferler ve açıklamalar beklentiyi o kadar çok yükseltti ki, maç sonu herkesin yaşadığı hayal kırıklığı yüzüne yansımıştı. Ortaya koyulan oyun acaba geçen seneki filmi yeniden mi izleyeceğiz endişesini doğuruyor. Oyuncuların böylesine kötü bir performans sergilemesini sadece ilk maç olması ile mi açıklayacağız. Koca bir doksan dakikada tek hareket tek pozisyon ve tek gol. Bu golde Onuachu faktörü vardı. Sonra, şuursuzca kalesini savunan, sadece rakibi kovalayan ve oyun üretemeyen bir takım vardı sahada.

Kötü olan takımın her zamanki gibi en iyisi ve kurtarıcısı Uğurcan Çakır’dı. Trabzonspor’un en büyük şansı böyle bir kaleciye sahip olmasıdır. Birde Uğurcan’a ayak uyduran Folcarelli ve Batagov vardı. Yenilerden beklenti çok yüksek ama ne zaman tam anlamıyla yararlı olurlar bilemiyorum. Umarım en kısa zamanda….

Özetle; kötü oyuna rağmen 3 puan almak önemliydi, dahada önemlisi alınan bu 3 puanın oyuna da yansımasıdır. Umutla bekliyoruz ve gerçek Trabzonspor’u en kısa zamanda sahada görmek istiyoruz. Bu tür maçları her zaman böyle kazanamazsınız.