Din oyuncaklarıyla siyaset tezgâhları açılmış ülkemizde. Din tüccarlarının pazarındayız uzun zamandır. Alınıp satılan değerlerin sıradanlığında; Bazen bir çuval kömüre bazen de bir kutu makarnaya özgürlüğümüzü sattık. Velhasıl sattık kendimizi

Din oyuncaklarıyla siyaset tezgâhları açılmış ülkemizde. Din tüccarlarının pazarındayız uzun zamandır. Alınıp satılan değerlerin sıradanlığında; Bazen bir çuval kömüre bazen de bir kutu makarnaya özgürlüğümüzü sattık. Velhasıl sattık kendimizi ucuza, malum Valinin biri çıkıp boşuna gavat demedi bize, vatandaşa küfreden Valiyi sahiplenen Başbakan, "Valiyi yedirmeyiz" demekte haklı! Çünkü  açıkça gavat olmayan bir çuval kömüre bir paket makarnaya oyunu satar mı? demek istedi bize galiba haklı olarak. Bu din pazarında alınıp satılan değerlerin sıralandığında, yaşamı onursuz kılan menfaat uğruna çıkarlar uğruna kutsal dinimiz kirli emellere ulaşmak adına alış veriş yapılmaktadır. Etrafımız korkak ve zavallıca, herkes bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın peşinde. Etrafımız parayla köleliklerini din kılığına sokmakla yetinmeyip iki yüzlü ahlakın arkasına sığınan, dinimize pusu kuran sinsi leş yiyicilerle dolu. Dinlerin tarih boyunca insan topluluklarını bölmenin araçlarından biri olmasının siyasi etkilerini anmaya bile gerek yok. Ayrıca İslam dini, Hristiyanlıktan farklı olarak iktidara da talip. Fakat Türkiye’deki siyasi iktidar daha ziyade hedeflediği düzen için dini araçsallaştıran siyasal güçten ibarettir. Nitekim Türkiye tarihinde dini siyasete alet etmenin en somut, en sefil hali şu içinden geçtiğimiz süreç olmalı diye düşünüyorum. Dini siyasetine araç edenlere uyduk vesselam; “Şeyh uçmaz, müritler uçurur'' diyenler hâklı, Müritler o kadar inandırdılar ki; Sümme haşa, uçacağına bile inandı. Bu güç zehirlenmesi gözlerini kör etti. Göremez oldu hiç bir şeyi. Adalet, lazım olunca değil, her zaman herkese gerekli olacağını düşünmedi hiç. Unuttu, her çıkışın bir inişi olduğunu, Eski dinci Harunlar, şimdilerde birer Karunlar Can havliyle  görevden aldığın Daire Başkanları Azrail gibi korktuğun savcılar, emniyet müdürleri. Sesin kısılana kadar bağır bakalım bağır, Arkanda hiç bir güç kalmadı zaten. Ne Amerika, ne Avrupa ne de cemaat şeyhleri Sadece bir yanın Apo diğer yanın Barzani Halk isyanda; "Böyle müslümandan olur mu yahni! " Unutma! Bu halkın arzuları kalkınca şaha, bir sitem yollar Allah’a Günün birinde; "Haydi Abbas; vakit tamam!" diye gelirler kapına. Telaştan anlayamazsın içine düştüğün durumu. Kaçacak  vaktin de olmayabilir, Bir çanta hazırlamaya ya vakit bulamazsın. Yandaş ararsın çevrende... Boşuna bekleme; bulamazsın. "Giden ağam gelen Paşamdır"  bu devirde. Ne var ki; Beraber ıslandıkların da gözükmez olurlar oartalıkta, Ee! Ne demiş yüce Kuran: Lekum dinikum veliye din. Herkesin inanci kendinedir. Benim dinim bana, senin dinin sana. Saygılarımla   Günün Sözü: Bir taş atılırsa, bu cezalandırılması gereken bir davranıştır; bin taş birden atılırsa bu politik bir eylemdir. -Ulrike Meinhoff