Yine bir aşk hikayesi yine hüzün...
Hayriye 19 yaşında esmer güzeli, marifetli, yaşadığı yere göre fazla bilmiş bir genç kızdı...
Nereden bilebilirdi ki öyle bir an gelecek ve benliğini elinden alacaklar...
Aşk denilen deli duyguya teslim olup her genç kız gibi evlilik yolunda hayaller kurmuş ve aşkına kavuşmuştu...
İlk aylarda cicim ayı denilen zamanın içinde her şey gayet şaşalı ve sevecen gidiyordu.Gel zaman git zaman İbrahim’in evden çıkmaz halleri onu bunaltmaya sorduğu sorular karşısında cevap almak mümkün olmadığı gibi ufak boyutlarda şiddete maruz kalmaya başlamıştı...
O zamanlarda bu durumun geçici olduğunu düşünüp es geçmişti Hayriye. Aslında bir işi vardı İbrahim’in ama hiç bir yerde barınamıyordu, iki gün bir yerdeyse üç gün boş gezip tekrar başka işe giriyordu. Sorumluluk ruhu taşımayan bu adam psikolojik sorunları da olan birisiydi. Öyle böyle iki çocukları olmuştu yıllar içinde ve aile ayakta kaldıysa Hayriye’nin dışarıya diktiği dikiş paralarıyla olmuştu bu...
Ataerkil bir aile, mahalle baskısı ve koca şiddeti Hayriye’yi bulunduğu konuma odaklamış kabullendirmişti ama çocuklar büyüdükçe babalarına olan hırsları ve tepkileri de büyüyordu ister istemez...
Bıkkınlık yaşayan Hayriye çoğu zaman boşanmak, özgürleşmek ve nefes almak istiyordu fakat ailesinin “gelinlikle gittin kefenle çıkarsın” sözleri onu olduğu yere çiviliyordu...
Gitsem de bu adam beni öldürecek kalsam zaten ince  ince  her gün ölüyorum diyerek bırakmıştı ruhunu...
Buradan bütün İbrahim’lere ve hemcinslerime sesleniyorum ;
Ey adamlar, acizliğinizi kadınlar üzerinde kullanmaktan yüzyıllardır bıkmadınız mı?
Sizi tamamlamak ve susmak neden hep biz kadınların mecburiyeti gibi algılıyorsunuz?
Kadınınız sizin köleniz değil, bu yönetme ve diretme duygunuzdan ne zaman vazgeçeceksiniz?
Kadınınızı çalıştırıp parasını içki ve kumarda yerken adamlığınızı hiç mi sorgulamıyorsunuz?
Eve gelip “ne yemek var” derken gerçekten hiç mi utanmıyorsunuz?
Pişecek bir şey getirdiniz de kadın  mı yapmadı?
Ha bunlar sizlere sorulamaz değil mi?
Çünkü siz ADAMSINIZ!!!
Bu noktada yine kalemim biraz sivri olacak arkadaşlar lütfen üstüne alınacak olanlar alınsın!
Konuya başlamam gerekirse biz annelerde iş bitiyor, erkek evlatlarımızı yetiştirirken koz çocuklarımızdan ayrı tutmamalıyız, o da yatağını toplamalı, bulaşık yıkamalı, ev yemeğini kendi hazırlayıp yemeli, onlara şehzadelerimiz miş gibi davranmamalıyız!!!
İnanın her şey bizde başlayıp bizlerde bitiyor.
El bebek gül bebek baktığımız çocuklarımız yarın öbür gün ele karıştıklarında Sudan çıkmış balığa dönüyorlar bunu onlara yaşatmayalım.
Maddi durumumuz ne olursa olsun kız ve erkek çocuklarımıza para kazanma , mücadele etme ve birilerine muhtaç olmadan beklentisiz yaşama duygulusunu biz anneler verebiliriz evlatlarımıza...
Mesela ; bulunduğunuz bölgede mutlaka tanıdığınız esnaf arkadaşlarınız vardır, onlardan rica edin en azından okulların tatil dönemlerinde evde bomboş internet sayfalarında ve sokaklarda dolaşacaklarına çalışsınlar, azıcık ta olsa para nasıl kazanılıyor, halkla ilişkiler nasıl olacaktır duygusunu vermek adına bunun yapılması çok uygundur çocuklarımızın gelecekleri için...
Sorumluluk duygusunu çok erkenden vermeliyiz evlatlarımıza zorundayız diyorum çünkü gerçekten tembel bir çocuk dönemindeyiz ne yazık ki!
Dedim ya en çok biz annelere iş düşüyor!
Her birimiz birer bireyleriz ve bilinçli bireyler yetiştirmek zorundayız bunu unutmamalıyız!!!
İBRAHİM’LER YÜZÜNDEN HAYRİYE’LERİN RUHLARI ÖLMESİN!
HAYDİ ANNELER ;
EVLATLARIMIZ KİMSENİN CANINI YAKMASIN VE CANI YANANLARDAN OLMASINLAR!!!