Uzun zamandır içerisinde bulunduğum, her gün sayfalarını arşınladığım gazetede şartlar el verdikçe,dilimiz döndüğünce, kelimelerimiz yettiğince inşallah bir şeyler yazmaya çalışacağız.
Çok bunaltmadan anlamlı kısa cümleler kurarak siz sevgili okurlara inşallah okurken zevk vererek bir şeyler sunmaya çalışacağız.
Öyle havadan sudan şeyler misali…

Yani en önemlilerinden bahsedeceğiz. Zira havası ve suyu uğruna ölünesi bir memlekette yaşıyoruz.
O yüzden yazılarıma  öncelikle güncel, siyasi, kültürel konulardan,olaylardan yer vermeyi düşünüyorum.

Öyle siyasi derken hemen herkes gibi algılamaya müsaade etmeyecek tarzdan düşünüyorum. Ayrıştırmayan, özellikle son yıllarda ihtiyacımız olan birleştirici bir dil ile yazmak istiyorum.
Yukarıda belirttiğim gibi yazacağız diyorum; çünkü zaman zaman sizlerin de görüşlerine yer vereceğim.Yorumlarınıza, katkılarınıza bu sütunlarda yer vereceğim.Çünkü sizler varsanız bizler de varız.

Sizler okudukça biz yazacağız.

Kanayan yaralarımızı hep birlikte saracağız merhem olmaya çalışacağız.
İnşallah toplumsal olaylara da asla duyarsız kalmayacağız.
Trabzon’u merkez alarak etrafımızda güzel olanı,eksik kalanı ne varsa yazmaya çalışacağız.
Gönlümüzden geçen güzelliklerden,yolumuzun geçtiği kırlardan,yaylalardan bahsedeceğiz.
Bazen alıp götüreceğim sizi Sultanmurat’a; bir horonun ortasına.

Bazen çıkacağız Kadıralak Yaylasına,
Bazen Uzungöl’e çıkıp kırmızı benekli alabalık yiyeceğiz...
Bazen Ganita’da balık ekmek,bazen Sürmene’de pide,bazen de Akçaabat’ta köfte yiyeceğiz.Laz Böreğinden,Kuymağına kadar inşallah tarif de vereceğiz.
Bazen Hıdırnebi Yaylasına çıkıp kuzu mangal yapacağız.
Dedim ya gidemeseniz de inşallah çoğu yere götüreceğim sizi yazılarımla.
Unutmadan söyleyeyim, bu ara yaylalar moda.

Bulutların üzerinde seyre dalmak, yalınayak çimenlerde dolaşmak moda.

Her anı dolu dolu yaşamalıyım diyenler için gün gelecek program yapacağız bu satırlardan.
Sabah namazını Ayasofya’da kılıp akşamın karanlığına kadar Trabzon’u gezeceğiz gezilesi gö
rülesi yerleri anlatacağız.
Sakın sadece gezi yazıları mı diye de algılamayın gezerken de eksiklikleri anlatacağız.İlk kez Trabzon’a gelenlere rehber olacağız.

Siyasete belki de oradan başlayacağız.Biliyorum bazen siyasi bir buhrana kapıldığımız oluyor ama maalesef siyasetin ilişkisinin olmadığı yer kalmadı günümüzde.Trabzon şuan turizmde en zirve günlerini yaşıyor.Arap turizmi gerçeğini ve siyaseten estirilen bir rüzgar sonucu oluştuğunu görmezden gelemeyiz.Bir Arap turistin günlük bir asgari ücret miktarı harcama yaptığı kentin turizm potansiyeli,yeşilliklerinden doğasından çok  siyasi iradeye bağlı olduğunu unutmamalıyız.

Ayrıca bu yıl Trabzonspor’un 50.yılı.Belki de uğurlu geliriz birbirimize.İnşallah bu satırlardan kutlama bile yapar şampiyon oluruz bu yıl.

Meşaleler yakıp takalara biner şampiyonluk naraları atar Karadeniz türküleri söyleriz…
Haydi, giyinin şimdi tertemiz bordo mavi formalarınızı çıkın köylere,dağlara,yaylalara.
Katılın yayla şenliklerindeki horon halkalarına…

Haftaya buluşmak dileğiyle her şey gönlünüzce olsun.