Dün sabah Polisin İstanbul’da başlattığı operasyon çok yankılandı. Operasyona katılan polisler bile gözaltına aldıkları isimleri neden aldıklarını operasyon bitene kadar öğrenemediler. Gizli bir operasyon. Operasyondan çok herkesin birbirine sord

Dün sabah Polisin İstanbul’da başlattığı operasyon çok yankılandı. Operasyona katılan polisler bile gözaltına aldıkları isimleri neden aldıklarını operasyon bitene kadar öğrenemediler. Gizli bir operasyon. Operasyondan çok herkesin birbirine sorduğu soru şuydu:. Operasyonu kim yaptı? Operasyonu cemaate yakın savcılar ve polis mi yaptı? Başbakan Erdoğan’ın haberi var mıydı? Bu operasyonun arkası gelir mi? En fazla AK Partililer bu soruların cevabını aradı. Zaman içinde bunlar kısmen netleşti. Bu kavga hızlanmadan, AK Parti iktidarı Poliste bir dizi rotasyonlar yaptı. Kendince sonuca ulaştı. Ancak yapmaya çalıştığı başka değişiklikler de var. Bunlardan en önemlisi. Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını yeniden değişmek. Polis Akademisinin müfredatını tamamen değişmek. Yargıtay’a, 20 yıl deneyimli olmayan Hakim ve Savcıların gitmesinin önünü kesmek. Bunların ne kadarını yapabildi bilemiyoruz. Bazı düzenlemeler geçti. Ama Hakan Şükür’ün istifası İktidar ve hizmet mensuplarının kılıçları çektiğini gösterdi. Hakan Şükür o kadar açık ve sert açıklama yaptı ki, Başbakan dahil herkes şaşkın. Kuşkusuz bu karşılıklı çatışmadan AK Parti yara aldığı kadar kazanımlar da sağlayacaktır. Birkaç gün önce yazdığım gibi iki tarafta ciddi manada yara alacaktır. Ortada sadece bir AK Parti Cemaat mücadelesi yok. Bu mücadeleden iktidar çıkarmaya çalışan siyaset var. Türkiye’de AK Parti iktidarından kurtulmayı planlayan ABD’nin belli bir lobisi, İsrail ve AB’nin bir kısmı var. Onun için Operasyonu sadece bir operasyon olarak değerlendirmek yanlış. Kaldı ki, işin içinde İran’a Altın ihracatı da var! ABD isterse İran’a, Irak’a silah satar! ama siz altın bile satamazsınız. Dünya böyle.. Irak’ta 1 milyon insanın ölümünden sorumlu Amerika ve İngiltere, Türkiye’nin insan hakları sicilin tutuyor(!) ve ne gariptir Türkiye Cumhuriyeti Devletinin polisini tokat atmaktan mahkum ediyor, ülkeyi de kara listeye alıyor. Mehmet Akif Bal’ın Işık Tutan Eseri.. Trabzon’un uzak ve yakın tarihini anlatan Tarihçi Yazar Mehmet Akif Bal’ın dev eserini okuyorum. Eserde inanılmaz bilgiler var. 1580’lerde Trabzon’da Türk, Müslüman ve gayrimüslim nüfusu. Cumhuriyet öncesinde tescir de Ermenilere kötü muamele ettiler diye yargılananlar. 1950 sonlarında Trabzon’da kurulan iki ayrı gazeteciler cemiyetinin kavgası. 1968’de Ömer Güner’in Toprak İskan Müdürü olarak Van’a yerleştirildiği Karadenizliler, Ali Kemal Yılmaz Bayraktar’ın KTÜ Hukuk Fakültesi için verdiği mücadele, Trabzon’daki idam cezaları, Trabzon’un 3 gün elektriksiz kalması ve  gazetelerin yayınlanamaması, hepsi o kitapta var. Bu Trabzon! ne Mehmet Akif Bal’a ne de Kemal Yılmaz Bayraktar’a istenen değeri veremedi. KTÜ olarak Bayraktar’ı kitaplarını bile satın almadık. Biz neden böyleyiz. Soruyorum, soruyorum. Ama Trabzon sevdam beni yine iyi düşünmeye itiyor.

- - - -