Bu şehirde alacağım canlar,
Yıkacağım binalar,
Vereceğim hasarlar var...
Beni unutmayın!
Hatta hiç uyumayın.
Binalardan çalmışsanız,
Plan proje,
Zemin etüdü falan önemsememiş iseniz,
Ben gelene kadar titremeye devam edin...
Sonra kalan sağlar bizimdir deyu,
Kaldığınız yerden yine umursamazlığa devam edin.
'Bakın!'
Diyor deprem.
'Ben Japonları da çok esaslı sallarım.
Ama onlar çalmadıkları için.
Sadece sallanırlar...
Ölüm hali yok gibidir.
Sallama şiddetim ise.
Sendekilerle kıyas kabul etmez.'
*
İşte 20 yıl önce bir 17 Ağustos felaketi yaşmışlığımız rağmen,
Belli başlı toplanma alanlarımız yok maalesef.
Deprem anında,
Evinden dışarı çıkan yine binaların dibinde duruyor.
*
Şehirlerde yaşam alanları yok gibi.
Olsa olsa mezarlıklar var.
Ölmeden mezara koymuşlar bizi misali ...
*
Biz milletçe hep aynı şeyi yaparak,
Farklı sonuçlar bekleyen nadir ülkelerden biriyiz.
Bu durum da ferasetimiz açısından hayra alamet bir hal değildir.
*
Neyse,
Bu deprem inşallah canımızı çok acıtmaz.
Zira İstanbul'un canı acırsa,
Türkiye'nin dünyası yanar.
Hep yanarız...
DİLE KOLAY YARIM ASILIK DOSTUZ
Yakup Usta,
Okul arkadaşım.
PTT ve Telekom'dan ayrıca meslektaşım.
Bunca zaman içerisinde hep dost kaldık.
'Uğramıyorsun'
Diyerek,
Sık sık sitem ediyordu.

Nihayet ziyaretine gittik.
Tabi ki elimiz boş gitmek olmazdı.
Sosyal medya hesabını taradım.
İki torunu kucağında olan görselini çalıştım.
Ve kahvesini içmeye gittim.
Tahmin edemeyeceğim kadar mutlu olmuştu.
Çünkü,
Dede ve torun ilişkisi tarifsiz bir mutluluktur.
*
Neyse,
Geçmişi yad ettik.
Okul anılarını,
Telekom yıllarını.
Ve daha nice yaşanmışlıkları...
*
Evet Usta dost Yakup kardeşimin on parmağında on marifet.
Telekom’dan ayrıldıktan sonra,
Arsinspor’a başkanlık yaptı.
Hem öyle bir başkanlık yaptı ki,
Takımı amatör’den,
3.lige çıkaran kardeşi İbrahim Usta’dan devraldığı bayrağı,
Daha da yukarı taşıdı.
*
3.ligde şampiyon olan Arsinspor'u,
2.ligde taşı.
Burada da İbrahim Usta’nın bıraktığı miras kadar,
Yakup Usta’nın kararlılığı ve yöneticiliğinin etkisi büyüktür.
*
Bütün bunları ve daha nice hatıraları konuştuk...
'Bunca zaman nerelerdeydin?
Niçin gelmedin?"
Demekte ne kadar da haklı olduğunu anladım.
*
Dedim ya,
Birkaç saatlik bir muhabbette adeta bir ömür vardı yaşanan.
Ne olur,
Dostların ve dostlarınızın kıymetini bilin.
İşte o kadar...
REİS FIRÇALA ŞUNU
Yunanistan'ın yeni Başbakanı Miçotakis'in
Rum kesimine gidip,
“Yunanistan dış politikasının en üst stratejik talebi,
Türk işgaline son verilmesidir.
Modası geçmiş garantiler kaldırılmadan,
Kıbrıs sorununun çözümünün manası yok”
Diyeli hayli zaman oldu.
***
Ama hala Reis'in bu hafifliğe bir öfke tepkisini duyamadık.
Oysa Reis,
"Ey Miçotakis efendi!
Senin ne dediğini kulağın duyuyor mu?
Senin akıl sağlığın yerinde mi?
Yoksa bizi saf mı sanıyorsun?
O garantörlük hakkımız olmasaydı,
Şimdi Kıbrıs Yunanistan'ın bir şehriydi.
Hadi başka kapıya uleyn!"
Demesi,
Allah için yakışırdı yani.
GÜLÜYORSAK SEBEBİ VAR
Evet,
Trabzonspor'umuz 106 milyon lira kar etmiş.
Bu iyi haber.
Ama aynı iyi haberleri puan durumu vermiyordu.
*
Basın eleştiriyor...
Hoca ince mesajlar veriyor...
Taraftar homurdanıyor...
Başkan toplantılar yapıyordu ki,
Ezeli rakiplerimizden Beşiktaş'la derby maçımız var.
Ki bu maç var oluş maçıydı adeta.
*
İşte bu kritik maçta,
4-1'le kırdık geçtik Beşiktaş'ı...
*
Şimdi şehirde güller açıyor.
Ertelenmiş gülüşler muhabbete dönüşürken,
Alışverişler tam gaz sürüyor...
Hep söylerim ya,
Trabzonspor'umuz iyi değilse,
Orhan Baba'mı demedi,
'Batsın bu dünya!'
TELEVİZYONLAR ŞİDDET SAÇIYOR
Hazırlanan bir raporda,
“Düzenli televizyon izleyen biri,
nasıl insan öldürülür?
En ince ayrıntısına kadar görebiliyor...
*
Topluma ulaşan bu şiddet görseline,
Artık bir çare bulunması gerektiği aşikardır” denilmektedir.

8 dizi üzerinden hazırlanan raporlarda,
“Farklı sahnelerde yaşanan çatışmalar ve infazlarda en az
35 kişinin öldüğü görüldü.
*
Ayrıca,
8 dizide,
Tam 64 kez buzlama,
Ses kesme uygulanmış ve bu durum her dizide söz konusu.
*
10 sahnede alkol,
18 sahnede kan buzlanırken,
36 sahnede küfür,
Argo ifadelerde ses kesme uygulanmıştır”
*
İşte bu ruh haliyle yetiştirilen toplum,
Dizileri maalesef sokaklarda yaşar oldular...
FIKRA
Bir gün yolda yaya giden bir Bektaşi'nin önüne bir atlı çıktı:
Baba! Bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın? dedi.
Bektaşi yanıt verdi:
Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum.
Şunu öğrenmek istiyorum, şu anda Allah ne yapıyor?
Sualin münasebetsizliğine içerleyen Bektaşi, hiç belli etmemiş:
Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben bineyim.
Neden?
Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan!
Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş. Adam:
Hadi, demiş. Söyle bakalım. Allah şimdi ne yapıyor?
Bektaşi:
Ne yapacak, demiş. Atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir akıllıya veriyor, demiş ve ata kamçıyı basıp uzaklaşmış.