O bir abartı
Sadece medyanın şişirme fatihi o
Efsaneymiş.
Şehir efsanesi.
Cehalet artı özgüven, alsana efsane.
Yoksa bu adamın ülke futboluna kattığı değerler var da biz mi nankörlük ediyoruz.
Yıldız futbolculara takar.
Gazetecileri azarlar.
Çatık kaşlar.
Gülerken de artistik pozlar.
İleri/geri hareketli dudaklar.
Sıkılı yumruklar ve dirsekten hareketli kollar.
Evet bütün bunlar olurken de o yine Fatih'ti.
Ama kebapçı baskınına kadar.
*
Ne imparator
Ne Fatih
Ne de zengin olmak bu kadar kolaydır.
*
Milli takımın başında,
2013 de dünya kupası için vize bile alamadı.
2016 yılında Fransa'ya giden yolda yine kaza yapmış ilk turda kupaya veda etti.
*
Son olarak 2018 Dünya Kupası elemelerinde 6 maç oynamış,
Milli Takım üçünde galibiyet,
Birinde beraberlik ve birinde mağlubiyet almış.
Turnuva devam ediyor ve önünde zorlu maçlar olan Türkiye halen üçüncü durumda.
*
Tüm bunlara karşılık kendisine ödenen servete bir göz atalım.
Avrupalı emsallerinin ücretleriyle mukayese edelim:
*
15 Kasım 2013 ile 15 Kasım 2018 arasında geçerli olan sözleşmede yıllık ücret,
Primler hariç 3.5 milyon Euro.
 
Bu Terim'e ayda 291 bin 66 Euro ödendiği anlamına gelmektedir.
Temmuz 2017’ye dek, yine primler hariç 12 milyon 828 bin 528 Euro Terim’in hesabına yatırılmış.
*
Eğer sözleşme tek taraflı feshedildiyse Terim’e 4 milyon 671 bin 472 Euro daha ödenecek ve toplam rakam 17.5 milyon Euro yani Türk parası ile 70 milyon lira.
*
Aldığı ücret Terim’i ilk turda veda etmek zorunda kaldığı 2016 Avrupa Kupası’nda görev alan teknik adamlar arasında 3. sıraya oturtmuştur. 
 
Oysa bu ülkelerin milli gelirleri, Türkiye’nin milli gelirinin sekiz on katıdır.
Kaldı ki futbol başarıları da aynı oranda Fatih Terim'li milli takımdan da o oranda yüksektir.
*
1400 lira asgari ücretlinin olduğu bir ülkede bu saltanat, bu lütuf neyin nesiydi böyle?
*
Bu ülke sadece fatihlerin,
Tuzu kuru tüpçülerin değil,
Yoksulluk nedeniyle evlenemeyen gençlerin de ülkesidir.
 
UFUK CAN YILDIZLI MUHTARI.
 
Adam genç;
Fırtına gibi...
Her şeye duyarlı.
Tabiri caizse Yıldızlı'da uçan kuştan haberi oluyor.
*
Sera Gölünün havuza dönüştüğünü feryat figan ederek basına yansıttı.
Daha öncesinden olayı ben de karikatürle hicv etmiştim,
Sonra Taka Gazetesi olarak "Sera beton göle dönüşüyor" demiştik.
*
Evet, Bakan Soylu Sera'ya el attı.
Beton yapılaşmalar için "Yıkılsın" talimatını verdi.
Bakan Soylu Bu arada Vali Yücel Yavuz ve Şefik Türkmen  ile Ufuk Canı ziyaret etti.
Görüşlerini aldı.
*
Muhtar Ufuk Can,
Bakan Beye, Sera Gölünün solundan Derecik'e çıkan yolun 80'li yılların başında yapıldığını,
Asıl yolun gölün sağ taraftan gittiğini,
Yapılması gereken yolun tekrar sağ tarafa alınarak sol taraftaki yolun yürüme ve piknik alanlarına dönüştürülmesi olduğunu önermiş ve Bakan soylu da bu öneriye "olabilir" demiş.
*
Muhtar Ufuk Can, Canla başla çalışıyor.
İlgililerden gördüğü ilgi ve alakaya da teşekkür ediyor.
İşte her mahallenin işine duyarlı ve böylesine alakalı muhtarları olmalı...
 
K.K .NOBEL ADAYI
 
CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Nobel'e aday gösterilmiş.
Canım Nobel adayı gösterilsin gösterilmesin,
Ama o bence asıl  CHP genel Başkanlığına aday olmak ister.
 
SUSUN ARTIK!
 
Allah aşkına bırakın bu ilkel kehanetleri.
Bırakın bu Allahın İşine karışma hadsizliğini.
Hem siz kimsiniz?
Neyin nesisiniz?
Allah sırlarını sizinle mi paylaşıyor?
Nedir bitmek tükenmek bilmeyen sözde din adına uydurulan yalan ve iftiralar?
*
Neymiş;
Bodrum'da deprem olunca "fuhuştan"
İzmir'de yağmur olunca "içkiden"
İstanbul'da sel olunca
"Allah’tan!"...
Öyle mi?
*
Yeter, yeter susun  artık!
 
BURAK YILMAZ.
 
Burak Trabzonspor'a geldiğinde sorunluydun.
Futbol adına adeta son şansındı.
Şenol Hoca'nın feyzi seni de parlattı.
O yıl Trabzonspor'da  gol kralı oldun.
Ağzın, burnun kırıldı aldırmadın.
Koştun, koşturdun,
Vurdun...
Vurdun...
Geldi goller...
*
Sonra malum,
Seninle birlikte bir kulübün ve toplumun emekleri fena halde çalındı.
Hatta çalınmadı, aşikar olarak alındı...
*
Gönlün kırıldı.
Hüzünlü bir ayrılık oldu.
İstanbul'a döndün.
*
Ama yürekli bir şekilde,
"2010-2011 şampiyonu Trabzonspor'dur" dedin.
Ve adamlığını gösterdin.
*
Sonra Çin'e tarihin en büyük paralarıyla transfer oldun.
Ancak, oralar zor memleket.
Yaşam kültürü ve en önemlisi yemekler mevzuu.
Dayanamadın ve dönüyorsun.
Tekrar "Ben beldim!" diyorsun.
Bekliyoruz şeni yiğidim.
Hoş geldin...
 
BURHAN MEĞER KUZU DEĞİLMİŞ
 
Son zamanlarda irtifa kaybetmeye başlamıştı.
Ara sıra baltayı taşa vurur olmuştu.
Neymiş, ben arkadaşlarımı nasıl yüze divana gönderirim?
Deli miyim?
Ya da, Ana muhalefet partisi Genel başkanını ilkel bir montajla FETÖ'cü göstermeye yeltenmesi,
Ardında da yeni hükümette yer almaması bence tam isabet.
 
FATİH TERİM"İSTİFA ETMEDİM" DEMİŞ.
 
Evet milli kahramanımız Fatih terim Milli Takımın başından istifa etmedim demiş.
Etmez çünkü istifade ediyordu...
Etmez,
Aptal mıdır ki etsin?
O kadar parayı imparator zekasına sahip bir dahi bırakır mıydı.
Sadece bir yıllık tazminatı gariban Türk milletinin haftalardır çenesini yoruyor...
 
BU İŞ BİR GÖREVLİYE BIRAKILMASIN
 
Adam park görevlisi olmuş ya,
Parkta böyle giyilmez dememeli.
Parkın girişine parkta gezecek kadının kıyafet tamimi asılmalıdır.
Mesela, etek boyu.
Mesela göğüs dekoltesi.
Mesela bankta bacak bacak üstüne atıp atmayacağı resmen belirtilmeli.
Öyle görevlinin keyfine bırakılmamalı.
Öyle dimi?
 
BÜYÜK ERŞENE SALDIRI
 
Bu ülkede TC'nin kurucusu Büyük Atatürk'e saldırılıyor ise,
Eskişehir'i gıcır gıcır yapan Büyükerşen'e de saldırılır tabi ki.
Ne var bunda yaaw!
 
ATATÜRKE KİMLER SALDIRIR
 
Cahiller.
Demokrat olmayanlar.
Birey olmanın erdemine vakıf olamayanlar.
Kendisine bir çobanın "kullarım!" diye hitap etmesinde bir beis görmeyenler.
Dini özgürlüğe,
Fikri hürriyete erişmenin erdemini kavramayanlar,
Atatürk'e saldırırlar.
Nokta!
 
MERVE BÜYÜKELÇİ
 
Ben kendisini meclisten kovulması nedeniyle bir mağdur olarak hatırlıyorum.
Sonra bir yabancı ile evlenmesinden hatırlıyorum.
Sonra Amerikan vatandaşı olmasıyla hatırlıyorum.
Sonra Kıbrisi'den himmet bekleyen bir görseliyle hatırlıyorum.
Şimdi de Büyükelçi olmuş.
Vatana, Millete ve Merve'ye hayırlı olsun...
 
FETÖ ÖLDÜ MÜ ?
 
Ölmüş olabilir.
Zira başarısız bir darbenin ardından kahrından ölmüş olabilir.
Ya da, yaşaması Amerika Türkiye arasında sorun yarattığı için,
Başına bir hal gelmiş de olabilir.
 
FIKRA
     
Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış: 
"Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım." 
     
Hakim kocaya sormuş:
 "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?" 
     
Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış: 
"Sayın hakim. Farz edelim ki canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?" 
     
Hakim sekreterine dönmüş: 
"Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."