Öğretmenlik mesleği, hâlâ sosyo-ekonomik düzeyi orta olan ailelerin tercih ettiği bir meslek konumundadır. Hiçbir üst düzey devlet adamı, yönetici, akademisyenin çocuğunun öğretmen olmasını birinci tercih olarak istediğini sanmıyorum. Öğretmenlik mesleği, bütün erdemine ve güzelliğine rağmen, yine de birinci tercih olarak kabul edilmiyorsa, bu meslekle ilgili oluşturulan bütün söylemlerin lafta kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Toplum öğretmenlik mesleğini ve öğretmenleri artık “kutsamıyor!” Eskiden her şeyi bilen bir öğretmen camiası vardı; herkes ona bilgi danışırdı. Şimdi öğretmenlerin böyle bir işlevi de kalmadığından, öğretmenliğin erdemi de unutulur olmuştur. Günümüzde ekonomik durumu orta seviyede olan kişilerin erdemlerinin de düşük olduğu anlayışı yaygınlaşmış görünmektedir. Üstelik öğretmenlik mesleğini icra edenler, sıradan insanların gelişmişliklerinin önünde bulunmamak gibi bir zaafı yaşıyorlar. Bu durum da öğretmenliğim statüsünü olması gerekenin altına düşürmektedir.
Öğretmenlik mesleğinin statüsünü bizzat öğretmenlerin de düşürdüğüne inanır mısınız? Siz, hiç konuşurken “Ben öğretmen filanca” diyene rastladınız mı? Ya da kapısına “öğretmen filanca” yazana?.. Ama doktor, mühendis, asker yazana çok rastladınız değil mi? E bunun anlamı ne? Öğretmen yaptığı işi öne çıkarmaktan bir şekilde çekiniyor. Ya da öğretmen olduğunu söylemek ona keyif vermiyor! Bu durumun öğretmenlerin kendi statülerini düşürdüğü ile ilişkisi olamaz mı? Bence olabilir.
Gelin öğretmenliğin statüsünü ayağa kaldırmak için ilk hamleyi biz öğretmenler yapalım. Kendimizi dünyanın en önemli kişisi sayarak, mesleğimizi en içten duygularla icra etmeye başlayalım. Kendi statümüzü ayağa kaldırmaya biz öncülük etmezsek, başkaları bizim statümüzü ayağa kaldırmaya hiç gönüllü olmayacaktır.
Kim ne derse desin, şu andaki toplumun gelmiş olduğu noktada biz öğretmenlerin önemli sorumluluğu vardır. Yani bu toplum biz öğretmenlerin eseridir. Böyle olumsuzlukların yaşandığı bir toplumda öğretmen olduğumuz için statümüz düşmüş olmasın? Hani Atatürk öğretmenlere, “Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!” diyordu ya… İşte bu nesil bizim eserimiz. Hiçbirimiz bu nesilden ayrı kendini düşünemez. Ama biz burada da çifte standart uyguluyoruz. Öğretmenliğin ne kadar yüce bir meslek olduğunu anlatmak için, “Cumhurbaşkanını bile biz öğretmeler yetiştiriyoruz” diyoruz. Ama toplumdaki hortumcularla, vatan hainleriyle hiç ilgili olmadığımızı düşünüyoruz. Hayır, her iki kesimle de ilgiliyiz. Ve toplumun gelmiş olduğu noktanın iyi olmaması, biz öğretmenlerin statüsünü düşürmeye önemli katkı yapmıştır.
Sonuç, biz öğretmenler öğretmenlik mesleğinin statüsünü ayağa kaldırmaya başlamadıkça, öğretmenliğin statüsü daha da aşağılara düşecektir. Gelin bu mesleği hak ettiği yere biz getirelim…