Dikey değil yatay yaşamın hakim olduğu, Her tarafta top oynayacak büyüklü küçüklü arsaların bulunduğu organik Trabzon dönemlerinde, Çok çok küçükken, mika ya da plastik bir top bulduk mu ‘Gelin kıvırtmalı oynayalım’ der, başlardık maç yapmaya. Türkiye-İspanya milli maçını izlerken bu olay geldi aklıma. Bir taraftar uygulamalı olarak sahaya nasıl yayılınır,

Hücum , savunma, nasıl yapılır,

Topa nasıl sahip olunur,

Pas nasıl alınıp, verilir..

Kısaca futbol nasıl oynanır uygulamalı olarak gösteren İspanya,

Diğer yanda da gösterilen onca ilgi, harcanan akıl almaz paralara karşın Kenan soldan getirip ortalayacak ta, Kerem vuracakta,

Arda ince bir pas atacak ta, kazanacak bir Türkiye.

Düşünün 6-0 yenilen bir takımın en iyisi 7.0 reyting alan kalecisi.

6 yedi ama bir o kadar da kurtardı.

Valla ben bir kulüp takımının teknik direktörü olsam, futbolcularıma sabah akşam bu İspanya’yı izlettirerek görsel eğitim yaptırırım.

Zira onların oynadığı futbol.

Bizimkisi ise kıvırtmalı.

Aslında bizde bu kıvırtma işi sadece sahada değil:

Federasyonda kıvırtma,

Yönetimlerde kıvırtma,

Transferde kıvırtma

Futbolcularda kıvırtma,

Hakemlerde kıvırtma,

VAR’da kıvırtma,

TV’lerde kıvırtma,

Gazetelerde kıvırtma.

Çalkala yavrum, çalkala

Değirmen taşıma suyla dönmüyor!

Bu akşam burada gördüğünüz şey, bugünün ürünü değil. Bu çok uzun bir sürecin ürünü. Bu işin temelinde kulüpler var, yetiştiriciler var.

Biz son adımı atan insanlarız. Oyuncular, çok uzun bir süreçten geçiyor. O devamlılıkla buraya geliyor. Burada iki şeyin kombinasyonu var. Bir tarafta bir model var, bir tarafta da o gelişimden, süreklilikten gelen çok yetenekli oyuncular var. Bu ikisinin birleşimi. ( Luis de la Fuente)

ONANA DOĞRU TERCİH

Avrupa ikincisi Trabzonspor U19 Takımın Papara Park’ta İtalyan ekibi Atalanta ile 0-0 berabere kalıp seri penaltı atışlarının da elediği maçı tribünden izledim. Kalemizi koruyan genci çok beğenip sordum ‘Kim bu?’ diye.

Önümdeki gençler ‘Ahmet Doğan Yıldırım abi’ dediler.

‘Trabzonspor’un Uğurcan’dan sonra kaleci aramasına gerek yok, bu çocuk çok rahat korur kaleyi’ dedim, yanımdaki Tuncay Uçkun arkadaşıma..

Sonuçta tam o iş bitti denilen bir anda Uğurcan sürpriz bir şekilde çok iyi parayla Galatasaray’a gitti.

Ve gündeme başka isimler gelse de, Trabzonspor kaleci için doğruca Konyaspor’un 20 yaşındaki kalecisi Deniz Ertaş’a gitti.

‘Eyvah, Eyvah’dedim.

Neyse ki Konya yönetimi yüksek bonservis istedi de bu transfer gerçekleşmedi.

Peki, bu çocuk kötü kaleci mi?

Yooo, aksine çok iyi.

Böyle giderse yakın zamanda Avrupa’ya da nam salar.

Niye istemedim o zaman.?

Deneyimli bir kaleci alsan hiç sorun olmaz ama , elindeki Ahmet Doğan ile Onuralp Çevikkan’la aynı yaşlardaki bir kaleciyi getirmen demek ,bu gençlere ‘Sizden bir şey beklemiyoruz’ demek olurdu ki onları kesin olarak kaybederdin.

Bu yüzden Onana doğru tercih.

Hem bu çocuklar ondan bir şeyler öğrenir.

Hem de hem Uğurcan’ın yerini, hem de tribünleri doldurur.

HELAL OLSUN SİZE

Tayland’da düzenlenen FIVB Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası’nda rakiplerini art arda sıraya dizerek göğsümüzü kabartan, tarihinde ilk kez kaldığı final maçında İtalya’ya 3-2 kaybedip ikinci olarak Gümüş madalya kazanan Atatürk’ün kızlarını kutluyorum.

Sağolun, varolun.

Türkiye sizinle gurur duyuyor.