OSMAN ABİ HAYDAR BAŞ AYASOFYA
İstanbul'dan çok değerli bir hemşerim aradı.
Avukat.
Aslen Beşikdüzü'nden.
Trabzon Lisesinden mezun olmuş.
Üniversitede hocalık yapmış.
Bir süre ulusal basında  avukat olarak görev yapmış
Bu değerli ağabeyimiz aynı zamanda bir Taka okuru.
Ve de fena halde Türkiye ve Atatürk sevdalısı...

Memleket aşkıyla yaşam mutluluğunu kazanan bir değer.
Geçenlerde Prof. Haydar Baş'la ilgili yazımı okumuş.
O yazımda Haydar Baş'ın yazdığı,
"Hoş geldin Atatürk " kitabına atıfta bulunmuştum.
İşte bu Avukat Osman Güler  Ağabeyimiz, bu yazı üzerine beni aradı.
Çok çok mutluydu...
*
"Sana teşekkür ederim.
Ama senden çok Haydar Baş Hoca'ya teşekkür ederim.
Bu öngörü ne kötü bir şey.
Biz onu yanlış tanımışız.
Meğer yürekli bir Atatürkçüymüş.
Hay Allah razı olsun!
Ne olur o kitabı ben de okumak istiyorum."
*
Yani bir yazı yazdık,
Sevgili Osman ağabeyimiz,
Benim yazıma konu olan  o kitabı talep etmekteydi.
Oysa kitabı elde eden Genel yayın Yönetmenizim Yusuf Turgut idi.
Masasından alıp okumuştum.
*
Turgut'tan rica ettim,
"Kitaba talip var" dedim.
Avukat Osman ağabeyden bahsettim.
"Gönderelim Harun Bey!"
Dedi.
Neyse bu mevzu halledilmişti.
*
Ama Osman ağabeyin bir önemli talebi daha vardı.
*
"Harun Bey!
Ben 7 yaşımda kuranı okumaya başladım.
9 Yaşında hafız-ı kelam oldum.
10 yaşında cemaate namaz kıldırdım.
Dinimi diyanetimi iyi bildiğimi sanıyorum...
Ama bir derdim var ki, beni çok üzüyor...
*
Neden Trabzon'daki Ayasofya'yı, cami yaptık?
Camiye ihtiyacımız mı vardı?
O zaman çok daha büyüğünü ve görkemlisini yapsaydık.
Ama neden illa da Ayasofya?
*
Bakın, "Trabzon Turizm şehri "diyoruz.
Şimdi Turist camiye dönüştürülen bu kiliseyi nasıl ziyaret etsin?
Müslümanlar camide namazda.
Turist bu,
Tarihi eseri gezecek/görecek...
Kendilerince normal olan açık/saçık kıyafetlerle etrafta dolaşacak.
O sırada mütedeyyin insanların tepkili bakışları ile karşılaşacaklar.
Ne gereği var?
Çok rica ediyorum;
Ne olur Harun bey bunu yazar mısınız?
*
Daha önce yazmıştım.
İşte şimdi yine yazıyorum ağabey.
Ama bu kentin ekabirleri sürekli sadece "Nuh!" dediler...
Fikirlerini değiştirmediler...
*
O İslam'ın yüceliğine,
Engin hoşgörüsüne,
Asaletine erişemiyoruz...
*
Ha,
"Son olarak Osman Ağabeyimiz,
"Lütfen, şu Trabzon Lisesine dokunmasınlar.
Ne adını değiştirsinler,
Ne de fiziki yapısını.
Okul ki, bir üniversite gücünde ve tesirinde itibarlıdır.
Ve öylece  yaşatılmalıdır."

2 ZALİM!

Bu Trump var ya!
Adam durup dururken gerdi bıraktı dünyayı.
Sözde İsrail'i korumuş ve
"Kudüs İsrail'in başkentidir "dedi.
E, ne oldu şimdi?
Aldınız mı boyunuzun ölçüsünü?

Şimdi bu yenilgiyi efendice hazmedeceğiniz yok.
Artık her türlü ayak oyunlarına başlarsınız.
Zaten başlamıştınız ama bir kaç "tık" daha ilerisine geçersiniz.
Çünkü bu entrika işlerinde mahirsiniz...
*
Öyle ya da böyle.
Zulme dayanan saltanatlar yıkılacaktır.
Dün yıkıldığı gibi,
Bu gün de,
Yarın da yıkılacaktır.
*
Öyle;
"Trump delidir, ne yapsa yeridir"
Anlayışına "dur" demenin zamanı gelmiş tir.
İşte oylama sonuçlar ortada...

SOYLU'YA VURMAK TERÖRÜ ÖVMEKTİR



Trabzon Gümüşhaneliler dernek Başkanı  Erol Birsen aradı.
"Teröre karşı verdiği amansız mücadelede ülkemizin ve bölgemizin gururu olan Süleyman Soylu'ya yapılan saldırıları ahlaksızca ve haince buluyor ve  şiddetle kınıyorum...
Onu yıpratmak,
Türkiye'yi zora sokmak,
Terörü güçlendirmek olacaktır.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki,
Tüm gücümüzle Soylu'nun yanındayız" dedi

FIKRA

Bektaşi cuma namazına gitmiş.
Camide hoca yüksekçe bir yere çıkmış, boyuna nutuk atmakta...
Hoca şarap içenleri kınamaktadır.
Bektaşi can kulağıyla dinlemeye başlamış...
Hoca; “Şarap içenler öbür tarafta her türlü cezayı görecek.
Şarap içmeyenler her türlü sefayı görecek.
Hatta her birinin emrine kırk huri verilecek...
Huriler şöyle güzel, böyle hoş, başka türlü...
Şarap içenlerinse içtikleri her şişe şarap,
kıl köprüden geçerken boyunlarına asılacak!..” demiş.
Bektaşi dayanamamış seslenmiş:
"Hoca efendi şişeler dolu mu olacak, boş mu?"
Hoca gürlemiş,
"Bre zındık sen dolu şişelerle öbür tarafı meyhane mi sanırsın?"
Bektaşi boynunu büküp itiraz etmiş:
"İyi ama hoca, adam başı kırk huri ile sen de öbür tarafı kerhane mi sanırsın?.."

İSRAF HARAMDIR

Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın makam odası pek şatafatlıdır.
Tabi bu durum gazetecilerin ilgisini çekince de,
Başkan kahraman:
"Aslan Yattığı yerden..."Demiş.
İyi de,
Aslan yattığı yerden belli olur atasözü,
Mekanın lüks olması anlamında değil,
Tertip ve düzeni anlamındadır.
Kaldı ki,
Malum ;İslam'da israf haramdır.

SANATÇI DOSTU



Akçaabat Belediyesinin çalışkan Kültür Müdürü Turan Bektaşoğlu ziyaretimize geldi.
Gelirken de eli boş gelmedi.
Vaktiyle benim çizdiğim ve Akçaabat Belediyesi müzik eğlence programlarının logosu haline gelmiş bir çalışmamı üç boyutlu yaptırarak bana takdim etmesinden doğrusu çok keyif aldım.
Tabi bu keyfi alan yalnızca ben de değilim elbet.
Akçaabat'ın tüm sanat insanları da,
Akçaabat belediyesi ve Kültür Müdürünün ve müdürlüğünün hizmetlerinden istisnasız nasiplenmektedirler...
Sanat zordur elbet.
Yetenek ister.
Emek ister.
Ama sanatçılar da zordur azizim.
İlgi,
Alaka,
Sabır ister.
Tekrar teşekkürler...