Bu başlığı görünce birçoğunuzun bana kırılacak, belki de küsecek bunun farkındayım.

Olur mu öyle şey 38 sene bekledik diyenler olacak, olur mu öyle şey tüm dünyanın izlediği, dünyanın en tepe dj’lerinin bile imrendiği, milyon Euro’lara organize edilen Tekno partilere taş çıkartan eğlenceler yaptık diyenler olacak, olur mu öyle şey rakiplere sahaları dar ettik, Ocak ayında şampiyonluk bahislerini kapattık, full tribünlerde harika maçlar izledik diyenleriniz olacak, olacak, olacak, olacak…

Her şeyin çok güzel olduğu bir sezondu hemfikiriz, çok büyük şampiyonluk kutlamaları yaşadık hemfikiriz, belki de ömrü hayatımızda yaşayabileceğimiz en mutlu anlardan bir tanesiydi bunda da hemfikiriz, rakipleri içerde dışarda ezdik bunda da hemfikiriz ama amalarımız var.

Bu takım 38 yıl üzerine şampiyonluk kupasını kaldırmış olsa da şampiyonluğu hak edişi ya da şampiyonluk yarışında boy göstermesi yeni değil. İstisnalar hariç hemen hemen her yıl Fırtına rakiplerine eşdeğer kadrolar kurar ve rakipleri ile içeride dışarıda başa baş mücadele ederdi.

Örneklendirecek olursak; Rakipte Alex varken, Hagi varken bizde Yattara olurdu, Gökdeniz olurdu, Fatih Tekke olurdu. Jaja olurdu, Burak olurdu… Rakipte Drogba varken, Sneijder varken, Valencia varken, Quaresma varken bizde Sörloth olurdu, Sosa olurdu, Nwakaeme olurdu, Hamsik olurdu.

Diyeceğim o ki; Rakibin ekonomik gücü bizden misliyle fazla olsa da sahadaki oyuncu kalitesi arasında ki fark bugünkü kadar devasa hiç açılmamıştı. Bu yıl fark kabul edilebilir sınırları misliyle aştı ve rekabetin olmazsa olmazı olan şartların eşitliği ve denklik ortadan kalktı.

Fenerbahçe; Edin Dzeko, Ryan Kent, Tadiç, Becao, Szymanski, Son şampiyon Galatasaray ise İcardi’li, Mertens’li kadrosu üzerine Wilfried Zaha, Cedric Bakambu gibi yıldızları eklemişken Trabzonspor’un adı sanı duyulmamış birkaç Hırvat ve bir iki genç ile lige başlayacak olması şampiyon olmak bir yana yarışmacı kimliği ile bilinen Trabzonspor camiasını kesmez, kesmeyecektir.

Sayın Başkan camiayı vasata alıştıracak, Anadolu ihtilalini gerçekleştirmiş Trabzonspor’u yarışmacı kimliğinden koparıp orta seviye bir takım haline dönüştürecek transfer politikanızı ivedilikle düzeltmek sizin kongrede delegeye verdiğiniz sözlerin gereğidir.

Lütfen başkan kadroyu gençleştirmeye evet, altyapıya önem vermeye evet ama birkaç özel oyuncuda kadroya katmak mecburiyetiniz var. Trabzonspor misyonu üretirken yarışmayı gerektirir.

Ertuğrul Doğan başkan ve yönetiminin yanlışlarını konuşurken bir yandan da yalnızlığını konuşmak vicdani, ahlaki ve dini olarak mesuliyetimiz olmalıdır.

Mali problemler ve yapılamayan sponsorlukların kıskacında kıvranan Trabzonspor kulübünün bu aczine duyarsız iş insanlarımızı, taraftarın ürünlere ve tribüne eskisi kadar rağbet etmemesini, camia içerisinde ki akil insanların kendilerini kenara çektikleri gerçeğini, bölge siyasetçilerimizin, bürokratlarımız duyarsızlığını da görmezden gelemeyiz.

Bu renklere gönül veren mevcut siyasiler, gelmiş geçmiş siyasetçiler, Valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, bürokratlar, fabrikatör, sanayiciler, tekstilciler, armatörler, Gazeteciler, yazarlar, STK’lar vs.. vs.. herkes elini taşın altına koymalı, yönetime ve kulübe sahip çıkmalıdır.

Küçük bir notta sayın başkana düşeyim. Başkanım sizi camiadan uzaklaştırıp bizim başkan, bizim adamlarımız zihniyetiyle sizi dışarıya karşı soyutlamaya çalışanlar var. Buna müsaade etmeyin. Sizlerin işe yarar bir kişiyi dahi şahsi ego, bencillik ya da mikro milliyetçi bir düşünceyle kenarda bırakma şansınız yok.

Başka Trabzonspor yok. Buna bir şey olursa Kazım Koyuncu’ya, Dozer Cemil’e, Özkan Sümer’e, Ahmet Suat Özyazıcı’ya öteki tarafta cevap veremezsiniz benden söylemesi…

Hadi kalın sağlıcakla