Bizim Trabzon İl müftülüğümüzü anlayamıyorum.
Kör,
Sağır ve
Dilsizi oynuyor...
Öyle ya,
Zaman zaman gördüğümüz eksiklikleri yazıyoruz ses yok.
Zaman zaman eleştiriler yazıyoruz yine ses seda yok.
*
Evet en son camileri yazdık, yine umursayan yok.
Cami içlerindeki görsellerin ne iş olduğunu,
Camilerdeki tabureliler normal namaz kılanlardan fazla olmaya başladığını anlattık.
Doğru mu yaptık, yanlış mı yazdık; bizimkiler yine suspus.
Camileri sevdirmek adına o kutsal mabetlerin oyun alanına çevrilmesini değerlendirdik el hak,
Ses seda yok.
Sanki bedevi çöllerindeyiz.
Yahu kim cevap verecek bu görüşlere?
Menzil tarikatı mı?
Cübbeli Hoca mı?
Süleymancılar mı?
Lütfen yetkiniz var sorumluluğunuzu gösterin de anlayalım Hocam!
*
Her şeyden önce ben bir Müslüman'ım.
Ben bir cami cemaatiyim.
Binlerce muhatabım var ama birisi beni muhatap almıyor.
Ve doğrusu bu umursamazlık yakışmıyor.

REİS

Milli savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Sınavlarda 'Reis' diye sormanın ne zararı var?" diye soruyor.
Yahu insaf!
*
Soru, "Reis"olunca,
Cevap, "Temel Reis" olursa,
Sonuç, "Merhaba Tele Vole!" Olmaz mı?
*
Merak ediyorum,
Size Tayyip Bey için "Cumhurbaşkanı" sıfatı neden az  geliyor.
En büyük gurur olmalı "Cumhurbaşkanı" makamı.
Yani cumhurun başkanı.
Yani halkın başkanı.
Daha ne olsun.
*
Ama nedense yetmiyor işte...
Tutturmuşlar bir "Usta"
Yetmedi, "Uzun Adam" dediler.
Yetmedi, "Başkan" dediler.
Yetmedi,
"Komutan,
Başkomutan" dediler.
Kesmedi, "Dünya lideri" dediler.
Şah,
Padişah diler...
Allah aşkına sayın Bakan,
Bu hallerde bir abartı yok mu?
Yok mu ki,
Bir iş güç sahibi olmak için sınav amaçlı komisyonun karşınıza gelen bir Türk evladına
"Reis denilince aklına ne geliyor?" demek doğru bir soru mudur?
*
Ne oldu bu ülkenin ciddiyetine?
Neden koptuk gidiyoruz böyle?
*
Allah'tan Tayyip Bey hormonlu iltifatların heyecanından uzak durmaktadır.
O, "Biz bu halka köle olmaya geldik" diyor.
O zaman zaman bir garibanın sofrasına diz büküp oturuyor.
O bir dostunun tabutuna omuz  verip kabrine taşıyor.
Ama hal böyleyken nedir bu gereksiz abartılar, basit basit unvanlar?
Unutulmasın ki her şeyin fazlası zarardır.
*
Bir hadisle konuyu bitireyim.
Hazreti Peygamberimiz derki , "Bütün aşırılıklardan Allah’a sığınırım."
Sanırım bu yeterli olmuştur.

KÖPEK!

Geçenlerde bir köpekle konuştum.
İnanır mısınız söylediklerinden utandım.
Tüm sözlerine, "Haklısınız!" Demekten başka bir kelime bulamadım.
*
Evet, geçenlerde yolda yalnız yürümekteydim.
Aniden bir köpek karşıma çıktı ve "Gel şöyle birkaç laf edelim.
Sen bankta otur, ben de karşında ayakta dururum" dedi.
Çaresiz ve şaşkınlıkla 'olsun' dedim.
*
Aslında önce ürkmedim değil,
Köpek işte.
Bitli midir,
Pireli midir.
Hastalıklımıdır?
Diye düşünürken o "Korkma sana fazla yaklaşmam.
Sizin gibi değiliz, biz haddimizi biliriz" dedi.
Ve konuşmaya başladı.
*
" Ey insan!
Yani biz sizi insan biliriz..
Gerçi sizde insanlıktan eser yok ama, ilahi planda size insan denilmektedir.
Onun içindir ki, biz de size çaresiz olarak insan diyoruz.
*
Evet, sizler çok bencilsiniz.
Allah bu dünyayı sizler için yaratsa da,
Bizler itip kakmak,
Aç susuz bırakmak,
Yaralamak ve hatta,
Bizleri öldürme hakkını size vermemiştir.
*
Neden bizleri görmeye dayanamıyor,
Neden bize de Allah can verdi diyemiyorsunuz?
*
Biz sizin karınıza,
Kızınıza velhasıl namusunuza yan mı bakıyoruz?
Biz sizin ihalelerinizi elinizden mi alıyoruz?
Biz sizin malınızı mülkünüzü paranızı mı çalıyoruz?
*
Biz size tuzak mı kuruyoruz?
Biz size iftira mı atıyoruz?
Biz sizinle ilgili gördüklerimizi, başkalarına mı anlatıyoruz,
Dedikodunuzu mu yapıyoruz?
Terör mü yapıyoruz?
Neden öldürüyorsunuz bizi?
Bırakın bizi sevmeyi, bizi sevenleri de sevmiyorsunuz.
Ve bunu bizi yaratan Allah'ın emriymiş gibi de gösteriyorsunuz.
Neden?
*
Neden bu kadar gaddarsınız?
Sadece bizi de değil,
Sözde avlanıyorsunuz  diye,
Güzelim karacaları,
Masum geyikleri, keklikleri de öldürüyorsunuz.
Hatta öldürmeyi de geçtik, adeta soykırım yapıyorsunuz.
*
Her zulme mazeretiniz de hazır.
Avlanmak helalmiş.
Siz denizlere, nehirlere, derelere dahi dinamitler atıyor mini mini balık yavrularını dahi öldürüyorsunuz.
Bu mudur helal avlanmak?
Bu egodur.
İğrenç bir egodur...
Siz canisiniz...
*
Evet siz,
Denizleri kirletiyorsunuz.
Unutmayın  yarın bu kafa ile giderseniz aç kalacaksınız.
*
Çok şımardınız.
Haddinizi aştınız ve bu güzelim dünyayı mahvettiniz.
Unutmayın ki, elinizdeki silahlar yenmez.
Dedim ya böyle giderse çok gitmez aç kalacaksınız.
*
Bak Ey insan!
Biz Euro nedir bilmeyiz.
Dolar nedir anlamayız.
Bizim bankalarımız,
Bankamatiklerimiz ve oralarda  paralarımız yok.
*
Ayrıca hiç birimiz bu dünyayı zerre kadar da kirletmedik.
Bu dünyayı yaşanılmaz yapmadık.
Olumsuz  ne varsa sizin arsızlığınız, aymazlığınızdandır.
Birde öbür dünyada cennet istiyorsunuz.
Cennette Huri de istiyorsunuz.
Oysa cennet dünyayı cehenneme çevirdiniz." Dedi  bakışlarıyla
Ve ağır ağır gitti.
Şimdi nerede bir insan görsem korkuyorum.
Nerede bir hayvan görsem utanıyorum...

BİR MİLYON DEĞİL BİR LİRA!

Bu iktidar gelir gelmez yazar kasalara yük,
Hesap makinelerine külfet,
Enflasyona yataklık yapan 6 sıfırı paralardan kaldırdı.
Böylece bu sıfır belasından kurtulduk.
 
Bu cesaret iktidarın takdir ettiğin kararlarındandır.
Ama gel gör ki simit hala "bir bilyon!" diye bağırıyor satıcı.
Elma "Kaç lira?" diye soruyorum, manav, "Abi 5 milyon" diyor.
"Yahu ne 5 milyonu?
Artık o milyoner, milyarder zamanları geçti, bitti birader" diyorum.
Ama bizim milletin hafızası hala geçmişte patinaj yapmaya devam ediyor.

DEFOLUN!

Ey Federasyon Başkanı!
Hatırlar mısın?
O makama Beşiktaş'ı mahvederek geldin.
Bak senden sonra Beşiktaş şampiyon oldu,
Kasası para doldu...
*
Beşiktaş senden kurtuldu ama Türk Futbolunun başına bela oldun.
Trabzonspor'u mahvettin.
Kupasını çaldın.
Yetmedi her maçta hakemlerine katlettirdin senelerce.
*
Dedim ya Trabzonspor'u mahvettin.
Tabi bununla da kalmadın.
Fatih diye çakma bir kahraman buldun.
Vatanı için canını veren vatan evlatları ayda 3 bin lira alamazken,
Ona ayda tam bir milyon maaş ödüyorsun.
Allahtan korkmuyor, kuldan utanmıyorsun.
*
Evet ona,
O Fatih denilen para(töner)'e  bu gariban milletin imkanlarından her ay tam 1 milyon lira para öderken, karşılığında sıfır başarı.
Yıkılmış umutlar,
Sarsılmış prestijler bıraktınız millete umut diye.
Bu aslansız Fatih'i abat ederken, Türk Milletinin milli gururunu  mahvettiniz.
*
Yahu be adam!
Senin ve sizin bu cüretiniz, bu gücünüz nereden geliyor?
Allah aşkına bıktık sizden...
Utanmaz mısınız?
Çekin gidin.
Defolun artık...

TRAFİKTE DENETİM ŞART!

Evet Trabzon'da kışın tahrip ettiği yollar yeniden asfaltlanmasıyla muhteşem bir görüntü arz ediyor...
Hatta yol kenar çizgilerinin yanısıra yaya geçitler ve otobüs duraklarının şık tasarımı belli ki Avrupai.
Ancak, şimdi sıra bu duraklarda park eden araçları derhal o duraklardan uzaklaştırmak lazım.
Sıfır tolerans ile ancak trafik düzeni çözümlenebilir.
Hukukun zorlayıcı gücü devreye girmeden huzurlu bir trafik akışı mümkün alamayacağız malumlarınızdır.

FIKRA     
 
Bir İngiliz vampir, bir Fransız vampir, bir de Temel vampir 
Uçakta gidiyorlarmış. Bir sure sonra İngiliz vampir aralarından ayrılmış, aşağılara dalmış. Bir sure sonra geri gelmiş ki, ağzı yüzü kan içinde. 
Sormuşlar: - Ne oldu, nereye gittin? 
İngiliz vampir : - şu aşağıdaki beyaz evi gördünüz mü? 
Cevap:- Gördük. 
İngiliz Vampir : - Onun yanındaki duvarı gördünüz mü? 
Cevap: - Gördük. 
İngiliz vampir : - Onun yanında uyuyan küçük çocuğu gördünüz mü? 
Cevap: - Gördük. 
İngiliz vampir : - İşte ben o çocuğun kanını içtim, geldim. 

Yolculuk devam eder. Bir süre sonra Fransız vampir de ayni şekilde ayrılıp aşağılara gider ve geldiğinde onun da yüzü gözü kan içindedir. 
Yine sorarlar: - Nereye gittin? 
Fransız Vampir: - Şu aşağıdaki ağacı gördünüz mü? 
Cevap: - Gördük. 
Fransız Vampir: - Onun yanındaki küçük kutuyu gördünüz mü? 
Cevap: - Gördük. 
Fransız Vampir: - O kutuya yaslanmış yatan adamı gördünüz mü?
Cevap: - Gördük. 
Fransız Vampir : - İşte ben o adamın kanını içtim geldim. 

Yolculuk yine devam eder. Bir sure sonra Temel Vampir ayni şekilde ayrılır ve o da ağzı yüzü kan içinde geri gelir. 
Ona da sorarlar: - Nereye gittin? 
Temel Vampir: - Şu aşağıdaki evi gördünüz mü? 
Cevap: - Gördük. 
Temel Vampir: - Peki onun yanındaki direği gördünüz mü? 
Cevap: - Gördük. 
Temel Vampir: - İşte ben o direği görmedim...