Selvi Boylu Solcular- Kısa Boylu Ak Partililere Karşı!
İstanbul’da Dante adlı kitapevinde birçok yazar arkadaşımızla birlikteyiz. Destek olmak ve jest yapmak amacıyla herkes birbirinin kitabını satın alırken bir tek solcu ve ateist olduğunu söyleyen ya
Selvi Boylu Solcular- Kısa Boylu Ak Partililere Karşı!
İstanbul’da Dante adlı kitapevinde birçok yazar arkadaşımızla birlikteyiz. Destek olmak ve jest yapmak amacıyla herkes birbirinin kitabını satın alırken bir tek solcu ve ateist olduğunu söyleyen yazar arkadaşımız hiç kimsenin kitabına el sürmüyor… Satın almıyor… Hatta el sürmekten imtina ile kaçıyor.
Neden?
Trabzon’dan imza günü için İstanbul’a gelen ve her defasında solcu olduğunu söyleyen şahıs, imza günü olduğunu Facebook’u üzerinden ilan edince hem hemşeriliğimden, hem de nezaketimden dolayı kalkıp zat’ın imza gününe gidiyorum. Üstelik bin tane işimin arasında… Daha önce hiçbir tanışıklığım olmayan solcu arkadaşımıza, “ İki gün sonra da karşı stantta kendi imza günüm “ olduğunu söylüyorum… Aynı anda, aynı yerde bulunuyor olmamıza rağmen solcu olan arkadaş benim ona karşı gösterdiğim hassasiyeti göstermeyerek imza günüme katılmıyor…
Neden?
Kendini solcu olarak ifade eden bir bloger AK Parti mitingine katılanları çok merak ettiğini yazarak, Yenikapı’da yapılan mitinge gitme kararı alıyor. Bu mitinge katılan AK Partili cahillerin nasıl bir ruh hali varmış? Nerelerden geliyorlarmış? Mitinge gelirken kaç lira alıyorlarmış? Başbakanın neyini seviyorlarmış? Acaba gerçekten seviyorlar mıymış? Neyin kafasındaymışlar? Kendi bloğunda AK Parti mitingine katılanları son derece aşağılayan bir üslupla hem yazıyla, hem de fotoğraflarla anlatmaya çalışıyor sözüm ona. Aslında gönlünden geçenleri yazıyor. Ve ne yazık ki bu talihsiz anlatımı Ulusal gazetenin bir köşe yazarı da alkış tutarak kaleme alıyor.
Önce çekilen fotoğraflardan biri gözüme çarpıyor. Sonrasında ise amaç ayyuka çıkıyor. Mitinge katılanlardan birinin elinde bir poşet, poşetin içinde bir simit…
O bloger’a göre içinde simit taşıyan AK Partili vatandaş gariban cahilden bir başkası değildi. Zaten akıllı olsa orada ne işi vardı?
O vatandaş zavallıydı… Çünkü poşetinde yarısı yenilmiş, yarısı daha sonra yenilmek üzere bırakılan bir simit vardı… Simit! Zaten evlerinde de hep makarna yiyorlardı!
Ve en acı söylem… Beslenemedikleri için boyu kısa kalan AK Partililer!
Bu ne aşağılayıcı bir üsluptur Yarabbi! ( Bu arada Ak Partinin 11 yıldır iktidarda olduğunu unutuyor olsa gerek arkadaş!)
Kendinizi bulunmaz Hint kumaşıymış gibi dev aynasında görmekle, müthiş-gizemli ve ulaşılmaz olduğunuzu sanmakla, kendi düşüncenizden olmayan halkı üstelik kendi halkınızı bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam, makarna kafalılar, simit yiyen garibanlar, aç kalmış kısa boylular diyerek aşağılamakla, onlara tepeden bakmakla solcu olunmadığını-olunmayacağını birileri solcu arkadaşlara anlatırsa gerçekten sorun kalmayacak bu memlekette.
Bloger arkadaş gibi düşünen SELVİ BOYLU solcu arkadaşlarım merakımı bağışlayın lütfen… Siz CHP mitingine içi suşi dolu poşetle mi gidiyorsunuz?
***
140 karaktere hiç sığamadım. Bu yüzden de sevemedim Twitter’e. Üretmekten yoksun, birbirinin kopyası düşünceleri paylaşmayı da sevmedim. Benim zaten milyonlarca düşüncem vardı. Bir söz yazarak, onu kim RT yapacak diye saçma sapan beklentiye girmeyi de sevemedim… Zira gerçek hayatta yapacak o kadar çok işim vardı ki… Ödlek, korkak, kendi kimliğini saklayan insanların birbirlerine çakma hesaplar açarak laf çakarak sanal kahramanlık yapmalarını da sevemedim… Birilerine küfrederek, söverek ve ağza alınmayacak sözler sarf ederek, hakaretler ederek özgürlüklerini ilan etmeleri ne solcu ne sağcı saplantıları olmayan bana tersti. O küfredenin özgürlüğünün başladığı yerde, küfrü yiyenin özgürlüğü sona ermekteydi… Özgürlük bu olmamalıydı!
ABD başkanı Obama’ya hakaret ve tehdit savuran bir Amerikan vatandaşını hükümet yetkilileri twittera şikâyet ederek hesabının kapatılması talebinde bulunuyorlar. Ve hesap anında k
! Twitter’ın raporuna göre “ hesap kapatılması “ taleplerin en sık geldiği ülke ABD. Hükümet tarafından Twiter’dan kapatılması istenen 948 hesap ile ilgili tam 679 talep dikkate alınarak talebin yüzde 75’inin karşılanıyor. Keza Almanya da Neo-Nazi hesaplar, Alman hükümetinin şikâyeti üzerine derhal engelleniyor. Hatta bu erişim engeli ile Twitter, ‘”country-withheld content” kuralını da ilk defa uygulamış oldu. Bu kural ile söz konusu içeriğin Almanya’ya da içerik sınırlamasını talep eden ülke- sınırları içerisinde bloklandığını fakat dünyanın diğer her yerine erişimin açık olduğu anlamına geliyor. Fransız hükümetinin talebi üzerine Twitter 19 Ekim 2012 Cuma günü Fransa’da yazılan ve yayılan Yahudi aleyhtarı ve ırkçı twitt’leri siteden kaldırdı. #UnBonJuif (#AGoodJew) hashtag’i ile etiketlenen twitt’ler Yahudi soykırımına ilişkin resimler içermekteydi. Twitter, Fransa Yahudi Öğrenciler Birliği’nin (UEJF) konuyu mahkemeye taşıyacağını belirtmesinden sonra harekete geçmiş ve söz konusu içerikleri siteden kaldırıldı. Temmuz 2012 tarihinde Hindistan’da başlayan Bodo kabilesi ve Müslümanlar arasındaki şiddet olayları nedeniyle, 50 milyondan fazla Facebook kullanıcısının olduğu ülkede Hükümet tarafından ülke genelinde hem toplu mesajlar hem de bu sosyal medya sitelerine provakatif söylemler içeren mesajlara karşı önlem alması konusunda uyarılar bulundu. Bu uyarılara olumlu cevap veren Facebook, Google ve Twitter açıklama yaparak, Hint hükümeti ile ortak hareket ettiklerini duyurdu. İngiltere’ de de durum bundan farklı olmadı. Fakat ne hikmetse bir tek Türk hükümetinin uyarılarına kulak asmayan Twitter’a da bizim hükümetimiz erişimi durdurdu. Bir ülkede 12 milyondan fazla kullanıcın olacak, o hükümete hem tek kuruş vergi ödemeyeceksin, hem de ülkenin huzurunu bozan paylaşımlara alkış tutacaksın!
Gezi olaylarının başlangıcında bize ait olmayan yüzlerce paylaşımda bulunularak, bu eylem çok farklı bir hal aldı sorumsuz Twitter sayesinde. Elbette ki onlara göre hava hoştu. Başlarında Neoconların bulunduğu bu sistemin işine gelmişti provake olaylar dizisi. Başarılı da oldular…
Gençleri okumaktan, düşünmekten, hayal kurmaktan, gerçeklerden uzaklaştıran bu sistemin beni rahatsız eden bir yönü daha var ki bu ne yazık ki daima gözden kaçırılmakta. Bu sanal sisteme ayak uydurabilmek için maddi olarak varını yoğunu harcayan gençlerimiz var. PC dışında sanal dünyaya giriş yapabilmek için öncelikle akıllı bir telefon sahibi olmak gerekiyor. Bu telefonlara sahip olmak için ebeveynlerinin başının etini yiyen, ya da maaşlarının bir kısmını telefon taksitlerine yatıran gençlerimiz maddi olarak da bu sisteme kurban olmakta. Harcanan kontör ve telefon paraları birçok genci etkilemektedir. Harçlıklar ve maaşlar Dünya teknolojisi ve bu teknolojik sistemlerin Neocon sahiplerini daha da bir zengin etmekte.
Eskisi gibi kendini yönetemeyen, başkaları tarafından yönetilen bir Türkiye oluşturmaya çalışanların başlattığı bu sürece destek olan twitter’a “ ÜLKEME VERGİNİ ÖDE! ” diye bir twitt atmayı hiç düşündünüz mü?
(İnci’den not: Çok kısaca Neoconlar ABD’da hâsıl olan stratejisizlik boşluğunu ve dış politika konsepti eksikliğini değerlendirerek 11 Eylül sonrasında zirve yapan Amerikan paranoyasının yardımı ile Oğul Bush iktidarı zamanında söz sahibi olmuş ve Irak harekâtında ülkemizden beklentilerine karşılık alamamış Yahudi Siyonistlerden oluşmaktadır.)