Havaların ısınmasıyla başlar toprakta canlılık. Önce çiçekler açar, sonra yemyeşil yapraklarıyla birlikte gelin gibi süslenir tabiat. Dört beş ay kadar sürer bu göz alıcı yeşillik, sonra yine yerini griye bırakır.

İşte bu kısıtlı sürede geçen, doğa ve kültürel faaliyetlere bağlı olarak ülkece ekonomimize can katacak en değerli girdimizdir turizm. Her bölge, her şehir, gerekli hazırlıklarını yaparak bu girdiden payını almaya bakar.

Gerekli hazırlıklar kıştan itibaren düşünülüp yapılmaya çalışılır. Belli bir plan, proje ona göre aylar öncesinden hazırlanır. Kimi turistik mekânlar da buna bağlı olarak tadilata girer, değişen ihtiyaca duruma göre yenilenir. Örneğin, tadilatı bitmek bilmeyen Sümelâ Manastırı, Kostaki Konağı gibi !

Her yıl bu döngüde yapılır bu faaliyetler. Sadece zaman zaman farklı ülkelerden, farklı yerlerden gelenler değişir. Ülkece güdülen politikalar nezdinde gelen turistler ve turizmden alınan pay artar ya da eksilir. Her yıl bu böyle olur.

Bölge olarak, ya da Trabzon olarak, bence bir karar vermemiz gerek. Eğer kabuğumuzu kırmak istiyorsak. Ve bu soruya cevap bulmamız gerek hep beraber. “Kent olarak turizm şehri miyiz, sanayi şehri miyiz, tarım veya ticaret şehri miyiz?”

Bütün bir şehir olarak, hatta bölge olarak buna karar vermemiz, bu soruya cevap aramamız gerekir diye düşünüyorum. Buna bağlı olarak da ne gerekiyorsa yapmalıyız, ona göre politikalar üretmeliyiz. Buna da şehrin liyakatlileri, önde gelenleri, bu şehir için karar vermelidir, uygulamalıdır.

Bu şehrin gündemi sadece Trabzonspor olmamalı. Her ne kadar Trabzonspor bu şehre turizm adına katma değer yaratsa da karın doyurmuyor. İşsizliğin ve işsizlerin sokaklarında kol gezdiği, insanlarının geçim sıkıntısından bunalıma sürüklendiği şu ortamda, ilgili ve yetkili onca kurumlar artık keskin ve kesin bir karar vermelidir.

Sezonluk, hatta haftalık turizm faaliyetlerinden öte, artık sürekli sürdürülebilir bir turizm atağına ne zaman geçeceğiz? Yoksa “coğrafya kaderdir” deyip etrafımızdakileri mi sürekli izleyeceğiz?  Her yıl sadece turizm haftasında lütfen bunları düşünmeyelim ey yetkililer!           

Ekonomimizin dar boğazdan geçtiği şu günlerde, pandeminin bitip insanların özgürce gezeceği, hareket edeceği önümüzdeki günler için o yüzden turizme herkesin dikkat çekmesi, özellikle Turizm Bakanlığı ve ilgili kuruluşların ciddi olarak bir eylem planı ortaya koyması gerekiyor.

Bütün bunları yazıyoruz ama, hep kendimiz yazıp kendimiz okuyoruz. Çünkü bu şehrin turizm il müdürü bile yıllar oldu asaleten atanmamış vekâleten işleri yürütmektedir. Bu yıl “Turizm Haftası” münasebetiyle sadece Altındere Vadisinde bir gezinti yapılmış ve her programdaki gibi “ver mehteri “ diyerek Uzun Sokak’ta sadece mehter yürüyüşünden başka hiçbir faaliyet yapılmamıştır.

Sorarsalar şimdi  “turizm kentiyiz” de derler. Hı hı, oldu, tabi tabi, kesinlikle ! Neyse, Turizm Haftamız da kutlu, mutlu, umutlu olsun!

İyi haftalar, hayırlı Ramazanlar.