Erteleme… Zihnimizin en sinsi ama en tanıdık oyunu. Yapmamız gereken bir iş vardır ama beynimiz, “şimdi değil” diye fısıldar. Çünkü o iş sıkıcıdır, streslidir ya da sadece konfor alanımıza dokunur.
Ve tam o anda, telefon ekranı daha cazip gelir, kahve yapmak daha anlamlı görünür, bir bölüm dizi açmak “minik bir mola” gibi hissedilir.
Tanıdık mı?
Erteleme aslında tembellik değil; ödül sisteminin yanlış ayarlanmış hali.
Beyin, kısa vadede keyif veren aktiviteleri — dopamin patlamalarını — tercih eder. Uzun vadeli fayda sağlayan, ama anında haz vermeyen işleri ise iter.
İşte tam burada devreye Temptation Bundling giriyor:
Türkçesiyle “haz demeti” veya “ödül eşleştirmesi.”
Bu kavramı ilk ortaya atan davranış ekonomisti Katherine Milkman, insan beyninin zayıf yönünü cezalandırmak yerine onu kullanmayı önerir.
Yani diyor ki:
“İstemediğin bir şeyi, çok istediğin bir şeyle paketle.”
Örneğin:
• Sadece yürüyüş yaparken sevdiğin podcast’i dinle.
• Sadece çamaşır katlarken dizini aç.
• Sadece çalışırken o pahalı kahveyi iç.
• Sadece e-posta temizlerken favori müziğini aç.
Bu, beynine şunu söyler:
“Haz var, kaçma. Keyif alabilirsin.”
Yani öz disiplinini cezayla değil, zevkle beslemeye başlarsın.
Ve işte o zaman, “yapmam gerek” cümlesi “yapmak istiyorum”a dönüşür.
Ama şunu da unutmamak gerekir:
Temptation bundling, ertelemenin kökünü değil, semptomunu tedavi eder.
Kök, genellikle kaçınma kaygısıdır.
Bir işi neden erteliyoruz? Çünkü onunla birlikte gelen yetersizlik hissinden, başarısızlık ihtimalinden ya da mükemmel olamama korkusundan kaçıyoruz.
Bu nedenle en güçlü formül şudur:
“Kendine yumuşak davran, ama hedefinden taviz verme.”
Kendini kandırmak değil bu, beynini yeniden programlamaktır.
Ertelemenin panzehiri, cezalandırıcı bir disiplin değil; şefkatli bir stratejidir.
Bugün başlaman gereken ama sürekli ertelediğin bir şey var mı?
Belki de çözüm, o işi keyifli bir şeyle eşleştirmekte yatıyor.
Yürüyüşü sevdirmek için favori müziğini aç.
Ders çalışırken sevdiğin kahveyi yudumla.
Ya da bu yazıyı okurken aklından geçen “sonra yaparım” fikrine, şimdi küçük bir meydan oku.
Çünkü bazen ilerlemenin ilk adımı, dev bir motivasyon patlaması değil; bir kahve kokusu kadar küçük bir hazla başlar.