Piyasaların normale dönmesi için alınan kararlar, ulusal ve uluslararası işbirliklerinin kısa süre içinde sonuç vereceğini temenni ediyorum.

Seçimleri geride bıraktık, şimdi ise pandeminin, depremin ve mevcut sellerin ağır faturalarını ödemeye sıra geldi.

Gezi Parkı olayları ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra emellerinde başarılı olamayanların tek hedefi kalmıştı o da ekonomimiz. Zaten kırılgan bir zeminde sürekli model değişikliğinde olan ekonomimizin toparlanması, peşi sıra gelen olaylarla beraber mümkün olmadı.

Fakat hemen “dış güçler” diye dalga geçeceklere de şunu hatırlatmak isterim. Gezi olaylarından bir gün önceki ekonomik verilerle, gezi olaylarından sonraki ekonomik verilere bir bakın, bir de gezide olayları tırmandırmak isteyenlere hangi ülkelerin destek verdiklerine bir bakın sonra yine ağzınızı yaya yaya “dış güçler” diyebilirsiniz!

Bütün bunların üzerine dünyayı etkileyen covid salgını ve dünyada eşi benzeri görülmemiş yıkıcı depremlerle beraber ekonomimiz dar boğaza girdi. Bunca yaşadıklarımıza bakarsak ekonomimize bazen iyi de denilebilir.

Nasıl denmesin ki, onca şeyi başka devletler yaşasa belki de çoktan batmışlardı. Aslında ekonomideki bu manzarayı önceden herkes seziyordu bence, ama yine de seçimi kazanmak uğruna vatandaşa pembe tabloları göstermek ya da bazı şeyleri görmemek işin doğasında vardı. Bu tablolardaki birçok şey de hayata geçmedi değil, işte şimdi onların faturasını da ödemeye sıra geldi.

EYT öyle ya da böyle yürürlüğe girdi. Tıkır tıkır bankamatikten paraları ve bayram öncesi ikramiyeleri çekmek emekli olanlar için hoştu şüphesiz. 3600 ek gösterge de tamam. Sadece bunların hazineye yükünü hesaplamak bile epey bir zaman alır.

Sadece seçim uğruna değil, bazen de geçim uğruna yapılan ama piyasaya hiç de etkisi olmayan KDV indirimlerini de unutmayalım. Feragat edilen bu KDV’ler de hazineye yük oldu. Peşi sıra yapılan aflar da vardı. Mesela öğrencilerin kredi faizlerinden tutun da bir kısım cezalar da af oldu.

Elektrik, doğal gaz ve bazı petrol ürünlerinde sübvanse de edildi mi, edildi. Ekmeği ucuz yiyelim diye devlet desteği de sağlandı. Bunun gibi birçok yük hazineye bindirildi, hatırlayalım. Ha şunu da diyelim, bazılarının yanlış uygulamadan ötürü hiçbir faydası olmadı, onu da açık açık diyebiliriz.

Şu pahalılıkta hükümeti savunacak artık bir şey kalmadı ama hakkını da yemeyelim. Geçmişten gelen birtakım sorunları da yine bu hükümet çözdü. Geçmiş beni bağlamaz demedi, KEY ödemelerini yaptı. Nemaları ödedi. 

Ödedi de ödedi, fakirin çocuğunun yurt parasından evde hastasına bakanın maaşına kadar ödedi. Geçmişteki bazı hükümetler gibi de para yok demedi. Para bastı icabında ödedi, ama ödedi. Bu arada zengin de daha zengin oldu. Fakat son 20 yılda yaşadığımız bolluğu da kimse inkâr etmesin.

Hele KDV indirilirken ses çıkarmayanlar şimdi KDV artırılırken de ses çıkarmasın lütfen! Elbette her şeyin bir faturası olacaktı. Sakın senin tuzun kuru da demeyin, bu bayram köye gittiğimde yoldan geçen arabalara baktım yemin ederim en eski araba benimdi. Ona da şükür, olmayanlar da var.

Demem o ki, iyi ya da kötü, acı ya da ekşi yemekler yendi sıra geldi faturayı ödemeye. Şimdi hep beraber faturayı ödeyelim. Her alanda, başta üretim, istihdam ve israfa tasarrufa çok dikkat edelim. Elbette bu süreçte yapılan iyiyi de yanlışı da herkes görüyor. Bu girdaptan hep beraber çıkacağız inşallah.

Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Kalın sağlıcakla.