Son Kurultay da da anladık ki, Trabzon örgütünün Ankara’da ağırlığı yok. PM de sıfır çektiler, diğer kurullarda sıfır çektiler. Örgüt olarak (!) Parti Meclisi’ne 3 aday önerdiler, hiç biri anahtar listede bile yer bulamadı. PM sayısı eskisinden de fazla olmasına rağmen.
Halbuki daha yeni İl ve İlçe teşkilatları yenilenmiş (!) yeni bir kan, yeni bir heyecan yüklenmişlerdi. Bunları yazarken bile kendi kendime gülüyorum. İl başkanı ve ilçe teşkilatları (bir ikisi hariç) koltuklarını korumuşlar gayette rahatlar. Yeni bir insan aralarına girse hemen yüzlerini buruştururlar, sorsan partiye yıllarını vermişler. Ağır toplar dediklerinin partinin fosilleri olduğundan haberleri bile yok. Çünkü, kurbağanın alttan yavaş yavaş ısıtılıp suyun kaynamasından ve kendisini de kömüre çevirmesinden haberi olmaması gibi bir durum içindeler. Bu fosillere bakıp partiye yanaşmayan, onları beyaz dediğine inat siyah diyen onlarca insan tanıyorum. Düşmüyorlar partinin sırtından.

Bir İl başkanları var, her ne hikmetse herkesin bir hesabı vardı bu arkadaşın hesabı yoktu dedirten, evlere şenlik. Bir fındık mitingine gitmiştim bir daha da gitmedim toplantılarına, adamın eline 3 sayfa bildiri tutuşturmuşlar okumayı bile beceremiyor. Baş böyle olursa siz düşünün gerisini işte.
Eski dinazorlar partiye çökmüş, gelişmeye, genişlemeye tahammülleri yok. Mahalle delegeliğinde bile fosiller baş rolde. Sanırsınız onlardan başka kimse yok Trabzon’da.
Çözüm mü soruyorsanız ben cevap vereyim: Tez elden çekin gidin, bıktırdınız.
Dost acı söyler…
KURUM MÜDÜRLERİ KİME BAĞLI?
Birkaç gün önce yerel bir gazetede AKP örgütünün kurum müdürleri ile düşen bir uçakta yemek yiyip hasbihal (!) ettiklerini görünce için sızladı.
Nereden nereye gelmiş canım vatanım, kimler kimlerle beraber?
Trabzon’daki resmi kurum temsilcilerini düşen uçağa çağıran AKP İl Başkanı Mumcu ve AKP milletvekilleri “kent genelinde yürütülen projeler, kurumlar arası koordinasyon ve kamu hizmetlerinde etkinliğin arttırılması” konularını görüşmüşler.
Vali de vardır elbette o toplantı da, yoksa bile kendine bağlı müdürler onun izni olmadan düşen uçaktaki yemekli toplantıya koşamazdılar. O müdürler Valiyi de temsil ederler.

Benim zamanımda Enver Hızlan diye bir Vali vardı, o dönem Eyüp Aşık milletvekili. Valilik binası yeni yapılmış, Vali kırmızı halı ile donatılan merdivenlerden çıkıp makamına giriyor. Eyüp Aşık Trabzon Valiliğini ziyaret edecek, kırmızı halıdan yürüyüp Valilik makamına girmesi düşünülüyor korumaları tarafından. Vali Hızlan karşı çıkıyor, “Milletvekili halkın temsilcisi” diyor “halk koridordan bana geliyorsa Milletvekili de o koridordan gelecek” diyor. Eyüp Aşık, tıpış tıpış koridordan Valilik makamına geliyor.
Yıl 2025, iktidar partisi İl Başkanı o Valiliğe bağlı kurum ve kuruluşların müdürlerini düşen uçakta yemeğe çağırıyor hepsi koşuyor…
Düşen uçak değil, düşen bizim itibarımız.
Böyle biline…
TAŞACAK BU SABIR…
Bizim çocuklar çok üretken valla, Meydan da vampirli falan bir açık hava protestosu yapmış ve “taşacak bu sabır” demişler. Ülkenin durumu ortada elbette.
Vampiri de nereden bulmuşlar, nasıl akıllarına gelmiş tebrikler. Halkın emeğini kemiren elbette bir vampir düzen var canım vatanda, iyi bulmuşlar simgeyi.
Saadet Partisini, partilileri seviyorum arkadaş, eski dönemlerde de sempati ile bakardım. Fetö’yü kapılarından sokmadılar. Hatta Fetö bunları bir zamanlar İrancı olarak suçlamıştı. Ne günlere kaldık demiştik, İran ne güçlü imiş ki ajanları vasıtası ile Türkiye’yi yönetiyor. Ben de Amerikan güdümünde bir örgüt olsam güçlenen bir partiyi böyle ajanlıkla suçlarım.

Müthiş dirençliler Saadet Partililer, son seçimlerde Atatürk’ün partisini satmayan tek parti olmuşlardı. Çekinmeden bağırıyorlardı “Katil İsrail, işbirlikçi AKP”. Görevini bıraktı ama seviyordum Temel dedeyi musaf çarpsın. Hele son mecliste gurup oluşturmak için Deva+Gelecek’le birlikte oluşturdukları YeniYol Partisi’nin Apo’nun lokumunu yemeye İmralı’ya giden kayıkta bulunmayacaklarını açıklamaları beni onlara daha yakın hissettirdi.
Bence Trabzon’da CHP’liler toplanıp Saadet’e gitsinler, muhalefet nasıl yapılır öğrenirler belki…
PAPA KRAVAT DAĞITTI MI?
Niye soruyorum, mesela her Ağustos bizim Maçka-Sümela’da ayin yaparlar. Kalabalık bir taraftar kitlesi vardır bunların. Basın da peşlerinde. Ayini yöneten ruhani lider, nerede ise devlet protokolü ile karşılanır hatta devlet protokolü gibi ağırlanır Trabzon’da.
Bir akşam önce ruhani lider kaldığı otelde yemek tertip eder. Trabzon’dan da pek çok arkadaş yemeğe kuyruk olur giderdi.
Bu sene gelmedi, ayini Kırklareli Metropoliti yönetti ama her Trabzon ayinini genelde Ekümenik Patrik Bartholomeos yönetir ve bizimkiler yemeğe kuyruk olurdu.

Yemekte Patrik her misafire okunmuş kravat hediye ederdi diye biliyorum. Gülmeyin yeminle dediklerimin hepsi doğru. Hatta bir seferinde Patrik bizim petrolcü Kenan’a da hediye etmişti bir kravat çok sevinmişti. Patrik yardımcılarından biri bizim Kenan’a eğilip “bunu gece yatarken takacaksın” diyince bizim gariban aylarca düşünmüştü kravatın ruhani yararını.
Neyse, işte diyorum ki Türkiye’ye turist olarak gelmedi elbette Papa. Bavullarla kravat getirip sempatizanlarına dağıtmıştır.
Acaba diyorum, bizim Trabzonlu sempatizanlar da gidip nasibini aldı mı?
Bendeki de merak işte…
ŞEVKAT ELİ MAGAZİNLEŞTİRİLEMEZ!
Geçen hafta Ortahisar Belediyesi’nin “Şevkat eli” haberini okuduk.
Ortahisar Belediye Başkanımız Ahmet Kaya, Hızırbey Mahallesinde bir yaşlı teyzenin evini baştan sona yenilemiş. Sonra da Neriman teyzeyi ziyaret edip “Ortahisar’ımızda çatısı akıtan hiçbir evin olmasına gönlümüz razı değil, imkanlarımız el verdiğince bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz” demiş. Bunu da magazinleştirip basına servis etmişler.

Yıllar önce ben Trabzon Tüm Muhtarlar Derneği Başkanı ve İskenderpaşa Mahalle Muhtarıyım. Vali Yardımcısı da o dönem rahmetli Ahmet Önal. “Muhtar, Köylere Hizmet Götürme Birliğinde yüklü bir para var. Yıl sonu geliyor para geri gidecek. Gel senin mahalleden bir ihtiyaçlı vatandaşın tüm evini yenileyelim” dedi. Bende kendi mahallemden önce başka mahallelerde daha fakirler var düşüncesiyle Ortahisar Mahalle Muhtarı Kürtağa Aydın ile irtibat kurdum dere içinde bir aile bulduk, 3 çocuğu ile bir kadın yaşam mücadelesi veriyor. Evinin tüpünden buzdolabına, yemek masasından bulaşık makinasına ne eksiği varsa temin ettik. Vali Yardımcısı Ahmet Bey ile ihtiyaçlı vatandaşın kapısına gittik. Bir kamyon ev eşyası. Basın yanımızda, kameralar, fotoğraf çekiyor gazeteciler. Bizi kapıdan kovdu kadıncağız! “Ben anladım, yanlış yaptık. Toparlanın dönüyoruz” dedi Vali Yardımcısı.
Sonra Muhtar ile kadını ziyaret ettik, “Benim 3 kızım var, onlar yarın okula gittiğinde arkadaşlarının yüzüne nasıl bakacaklar” dedi. Haklısın dedik, gece kimse yokken kamyonu getirdik evi donattık.
Demem o ki, yardımın gizlisi makbul. Aşikarını herkes yapar…
AĞIRALİOĞLU’NUN GÜCÜ…
Geçen bir beyanatına rastladım, muhalefete acaip saydırıyordu.
İYİ Parti dahil tüm partiler ti ye almadı. “Kardeşim bırak tatavayı, beğenmiyorsan ne işin var muhalefette? Bas istifayı o zaman gir MHP’ye ya da BBP’ne. Nereye istersen oraya katıl siyasetini orada yap” diyorlar herhalde.
Bu abinin toplumdaki “muhalefette ayrılık” istemediğini bilmiyor sanırım.

Meral Abla da aynısını yapmıştı, devirdi masayı ama baktı tepki çok oturdu tekrar masaya.
Toplumun isteğini iyi bilmek gerek.
Ben bu eski MHP’li, BBP’lilerde bunu göremiyorum.
Yanlış mı düşünüyorum?
DEVLET OPERA VE BALESİ…
Tan Sağtürk’e gıpta ile bakıyorum.
Liyakatla göreve gelen ender insanlardan biri. Adam bildiği işi yapıyor.
Rize’de “2. Anadolu Opera ve Bale Festivali” başlamış, gitmiş Rize’ye açılışta bulunmuş.
Küçümsediğim düşünülmesin ama en iyi opera ve bale sanatçıları bu yöreden çıkar!
Mesela Meydan’da bir patates-soğan satıcısı vardı. Normal bir insanda 30-40 desibelli orta seviye bir ses tonu olmasına rağmen bu abide ses resmen 110-120 (gök gürültüsü, jet motoru, top sesi) seviyesinde idi. “Sovannn…” dediğinde camlar titrerdi.

Ayrıca siyasilerimizinde bale konusunda pek maharetli olduklarına şahitimdir.
Hala düşünürüm bir AKP milletvekili aday adayı listeye giremediği zaman nasıl Eksrim Federasyon Başkanı oluyor? Hayatında bir kez bile kılıç görmemiş, belliki Akçaabat forklör ekibindeki bıçak sahnesinden tecrübeli.
Mesela, sonradan AKP Trabzon milletvekili olan bir bayan arkadaş “ben çok severim sanatı ve kültürü Gürsel Bey. Trabzon Belediye Başkanımız Gümrükçüoğlu’na söyleyeceğim, muhakkak bir sanat müziği korosu kursun” diye bana söylemi vardı. İçerisinde benimde bulunduğum ta 1989’da kurulmuş bir korodan haberi yok bu garibin.
Opera ve bale’nin üst seviyede yapıldığı Karadeniz’e hoş geldin Tan Sağtürk müdürüm…
BAHÇELİ ÇOŞMUŞ…
Kendi yayın organı Türkgün’e röportaj vermiş gündeme yine damga vurmuş MHP lideri.
PKK terör örgütü elebaşı çocuk katili Abdullah Öcalan’ın MHP’ye yönelik darbe iddialarını yalanlamış ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi eski Başkanı Mesud Barzani’nin kalaşnikoflu peşmerge korumalarla Türkiye ziyaretine tepki koymuş!
Haklı bence, CHP iktidarı derhal hesap vermeli…

Ama halk pek yemiyor bu siyaseti, yok öyle “bunlar gelirse elektrik su faturalarını PKKlılar dağıtacak” iftiralarını atıp kenara çekilmek.
Artık ne derseniz deyin, Reis’in dediği gibi “Atı alan, Üsküdar’ı geçti”.
Bunlar hepsi sizin eseriniz…