Trabzonspor’un Portekizli sağ beki Wagner Pina, kulüp dergisine verdiği röportajda çarpıcı açıklamalar yaptı. Pina’nın açıklamaları şöyle

Trabzonspor’u küçük yaşlardan itibaren tanıdığı açıklamıştın. Bu şehirde futbolun sadece bir spor değil, aynı zamanda büyük bir tutku olduğunu da gözlemlemişsindir. Bu duygunun senin futboluna nasıl bir etkisi olacak?

Taraftarlarımızı futbolu bir spordan daha çok tutku olarak görmeleri, Trabzonspor’a olan bağlılığı hem ben hem takım arkadaşlarım için büyük motivasyon oluyor. Onların bu sevgisine karşı daha çok koşarak, daha çok çalışarak karşılık vermek ve çok kazanarak onları mutlu etmek istiyoruz. Bu duygu benim futboluma da olumlu yansıyor. Bu ilgi gerçekten çok özel ve mükemmel.

Nasıl bir çocukluğun geçti? O dönemleri ve eğitim ile spor arasındaki tercihini nasıl belirlediğini anlatır mısın? Bu kararı verirken ailen nasıl bir tutum sergiledi?

Gerçekten zor bir karar oldu. Çünkü iyi bir öğrenciydim, eğitimi çok seviyordum ama futbolla da ilgileniyordum ve aynı derecede sporu da seviyordum. Futbolda iş ciddileşmeye başlayınca yoğunluk da arttı doğal olarak. Bunların farkında olan annem karar vermemi istedi, en mutlu olacağım yönde ilerlememi istedi. Futbolu seçtim. Ve doğru karar verdiğimi görüyorum çünkü çok mutluyum.

Başka bir kişi Wagner Pina’yı izlese, onu nasıl tanımlar? Hangi özelliklerini över, hangi konuda eleştirir?

Dışardan beni izleyenler şunu söyleyebilir: ‘Sahada her şeyini verir. Takımı ve arkadaşları için inanılmaz mücadele eder. Canı yansı da vazgeçmez.’ Gerçekten de öyle, acı çeksem de takımım ve arkadaşlarım için bunu hissetmemeye çalışırım, kazanmaya odaklanırım. Zaten başarı için acıya katlanmak zorundasınız. Hiçbir şey kolay değil çünkü, hayatta da böyle; zafere koşmak isteyen acıyı göze almalı.

Bir sağ bek olarak hem savunma hem hücum yapmak zorundasın. Önemli bir efor gerektiren bir görev alanın var. Bununla nasıl başa çıkıyorsun? Sence bir sağ bekin en kritik özelliği ne olmalı?

Tabii ki her mevki zor. Sağ bek de maç boyunca geri-ileri iyi çalışmanız, koşmanız, mücadele etmeniz, takıma katkı sunmanız gereken bir mevki. Ama ben bir sağbekin en önemli görevinin öncelikle savunma olduğunu düşünüyorum çünkü adı üzerinde, savunma oyuncusuyuz. Birinci önceliğimiz bu, savunmada hata yapmamalıyız. Sonra da hücuma katkıda fayda sağlamalıyız. Ben ikisini de iyi yapmak için çok çalışıyorum.

Futbola olan sevginin boyutu nedir? Futboldan uzak kalsan neler olurdu senin iç dünyanda?

Futboldan uzak kalmayı düşünmek bile korkunç. Her zaman bunun içinde olmalıyım çünkü ben bu sporu çok seviyorum. Hayatım hep futbol ve asla kopamayacağımı düşünüyorum.

Bir maçta veya belirli periyotlarda beklentileri karşılayamadığında neler hissediyorsun? Maç sonrası eve gittiğinde ne yapıyorsun öncelikle? Üstesinden gelmek için neler yapıyorsun?

Bazen kötü maçlar yaşayabiliyorum. Bu sıkıntılı bir durum ama bundan bir an önce çıkmak gerektiğini de biliyorum. Çünkü bir sonraki mücadeleye hazır olmak zorundasınız. Eve gidince önce yalnız kalıp dinlenmeye çalışırım. Ardından arkadaşlarımla konuşur, bazen oyun oynayarak o duygulardan uzaklaşmaya çalışırım. Sonraki gün çok önemli; antrenman öncesi yapılan geçmiş maç analizini çok iyi dinler, hatalarımı görür ve mutlaka dersler çıkarırım. Kötü oynadığın maç geçmişte kalmıştır ama hatayı geleceğe taşımamak için bunun farkında olmalı ve dersler çıkarmalısın.

Bir sporcunun hayatına asla sokmaması veya uzak durması gereken şey? Kendi adına nasıl bir yaşam tarzın var?

Sporcuların hayatında çok daha fazla odaklanması gereken şeyler var. Öncelikle bizim biraz daha farklı hayatımız var, çünkü sporcuların işini yaptığı enstrümanı kendi vücudu. O nedenle ona çok iyi bakmalı. Her zaman vücudumuzu hazır tutmalı, korumalıyız. Her şey belli zaten; vücuda zarar verebilecek her şeyden uzak durmalıyız. Bu herhangi bir zararlı madde ve hatta yaşam tarzı olabilir. En küçük bir sapma spor hayatına zarar verir. Kendi adıma çok net söyleyebilirim: Bu konuda asla tavizim yok.

Hayatında hiç ‘bu kadarını da hak etmedim’ dediğin bir an oldu mu? Pes etmeyi düşündün mü o dönemde? Zorluklarla nasıl başa çıkıyorsun?

Hayatımdaki en zor dönem sakatlık dönemidir. 2020’de dizimden sakatlandım ve ameliyat oldum. Neredeyse bir yıl futboldan uzak kaldım ama her gün çalıştım, her gün daha güçlendim, her gün geleceğe daha sağlam hazırlandım ve asla pes etmeden güçlü bir şekilde o günleri aştım.

Joao Pereira, Jose Bosingwa ve Pedro Malheiro. Trabzonspor’un sağbekinde üçü de fark yaratmış, taraftarın gönlüne girmiş isimler. Sen de Portekiz’den gelen bir isim olarak bu geleneğe nasıl katkı sağlayacaksın?

Bu gerçekten çok ilginç ve önemli bir detay. Çünkü bu isimler Trabzonspor tarihinde fark yaratmış, taraftarın kalbinde iz bırakmışlar. Bu benzerlik benden beklentileri de yükseltiyor ve bu beni ayrıca motive ediyor. Evet, o listeye ben de girmeliyim, gelecek yıllarda artık 3 değil 4 isimden bahsedilmeli. Bunun için de çok çalışıp takımıma faydalı olmalıyım, bu bilinçle hayatımı sürdürüyorum.

Sosyal medyayı takip ediyor musun? Bir maç sonrasında seninle ilgili yapılan yorumlar psikolojini etkiliyor mu?

Takip etmeye çalışıyorum ama çok yoğun bir şekilde bununla ilgilenmiyorum açıkçası, Sosyal medya hesaplarım var ama bazı insanların kasıtlı bir şekilde olumsuz yorumlar yaptığını biliyorum. Bu nedenle oradaki kötü niyetli yorumlardan asla etkilenmiyorum. Öte yandan hata yapmışsam bunun hem ben, hem hocalarım farkında ve bunu telafi edip daha iyi olmak için zaten mücadele veriyorum.

Bir maçta yaptığın ve sonrasında pişman olduğun hareketin oldu mu?

Zaten sakin biriyim. Bu normal hayatımda da öyle, maçta da. Bu nedenle kavga edip sonra pişman olduğum bir olay olmuyor. Tabii ki maç içinde gerginlikler yaşanıyor. Ama yaptığım sertliklerin oyun kuralları çerçevesinde olduğunu rakiplerim de anlıyor ve o nedenle kolay kolay onlarla ters düşmüyorum. Bu nedenle çok fazla kart gören bir futbolcu değilim.

Küçük yaşlardan itibaren yetenekleri ile seni etkileyen futbolcular kimler? Bu arada; Portekiz’de yaşayan biri olarak Ronaldo-Messi rekabetini nasıl değerlendiriyorsun?

Benim idolüm, aynı mevkide oynamasak da her zaman Messi olmuştur. Çünkü çok özel bir yetenek, onu seyretmek çok büyük bir keyif. Yapabileceklerinin sınırı yok gibi geliyor bazen. Onun dışında, sporculuk hayatımda bana hep yardımcı olan bir arkadaşım daha var, Ivan Cavaleiro. Onun bana çok büyük katkıları oldu, yol gösterdi. Onu değerli bir abi olarak görüyorum hep. Messi-Ronaldo rekabeti büyük bir keyif sporseverler için. Ronaldo tabii ki çok özel ve büyük bir futbolcu. Ama Messi benim idolüm hep.

Eğer 14-15 yaşındaki halinle karşılaşsan, ona ne öğüt verirdin?

Karşıma alır, “Her zaman gol atmaya çalış, asist yap. Çok çok çalış, mücadeleden asla vazgeçme” derdim. Çalışmanın, tekrarın önemini anlatırdım.

Türkiye’de gördüğün ama diğer ülkelerde olmayan – farklı hissettiren neler var?

Türkiye’de gördüğüm ama genelde başka ülkelerde görmediğim şu farklılık var: Burada insanlar karşısındaki kişinin inancına, dinine bakmıyor. Burada insanlar sizinle konuştuğunda Müslüman mı, Hristiyan mı diye sormuyor, ilgilenmiyorlar bile. Türkiye’de bu anlamda insanlar birbirine büyük saygı duyarak hayatını yaşıyor, bu mükemmel bir olay. Çünkü bu konu bazı yerlerde sorun olabiliyor çünkü!

Maça çıkmadan sana iyi geldiğini düşünerek yaptığın motive edici bir şey var mı? Ayrıca; bir futbolcunun saha dışındaki hazırlığı sence ne kadar önemli?

Fiziksel hazırlık yanı sıra zihinsel hazırlıklar da önemli. Kendine güvenmen, rahat hissetmen önemli. Sahaya çıkmadan önce mutlaka müzik dinlerim. Bunlar beni rahatlatıyor, motive ediyor ayrıca. Sonra saha çıkarım ve ısınmaya başlarım. Bu sırada da dua ederim.

Türkçe öğrenmeye başladın mı? Telaffuzu ile sana sevimli gelen kelimeler var mı?

Benim tanıştığım Türkler biraz hızlı konuyor, ama anlamaya çalışıyorum. Çokça kullandıklarım şunlar: Teşekkür, afiyet olsun, evet, su, meyve suyu, krampon. Bunun dışında tabii ki maç içinde kullanılan ‘pas, koş, vur, hızlı’ gibi kelimeler de var.

Trabzonspor Takımı’nda Yeni Dönem: ilk antrenmanına çıktı. Göreve Başladı
Trabzonspor Takımı’nda Yeni Dönem: ilk antrenmanına çıktı. Göreve Başladı
İçeriği Görüntüle

Senin izleyebildiğin, geçmişten bugüne, dünyanın en iyi 11’ine kimler girebilir?

Casillas

Marcelo, Sergio Ramos, Pepe, Dane Alves

Busquets, Xavi, Inıesta,

Neymar, Messi, C. Ronaldo.

Kaynak: TRABZONSPOR DERGİSİ