Trabzon geleceğin stratejik başkenti oluyor.

Evet, Karadeniz’in kıyısında, tarihiyle, kültürüyle ve doğasıyla Türkiye’nin gözbebeği bir şehirdir Trabzon.
Bugün artık sadece bir Karadeniz şehri değil, bölgenin kaderini değiştirecek stratejik bir merkez olma yolunda ilerliyor.

Kafkasya ile Ortadoğu’ya açılan kapı olarak nitelendirilen Trabzon, coğrafi konumunun getirdiği avantajı, devletin güçlü ulaşım yatırımlarıyla birleştirerek Türkiye’nin kuzey aksında merkez şehir olma hedefini adım adım gerçekleştiriyor.

Bir zamanlar sadece limanıyla bölge ticaretine yön veren Trabzon, bugün artık karayolu, havayolu ve denizyolunun birleştiği bir ulaşım üssü olma yolunda ilerliyor.
Yeni duble yollar, Güney Çevre Yolu, Demiryolu projesi ve 32 kilometrelik hafif raylı sistem çalışmalarıyla Trabzon, sadece bugünü değil, geleceği de planlıyor.

En dikkat çekici yatırım denizin üzerine kurulacak ikinci havalimanıdır.
Tam 10 milyon yolcu kapasiteli bu dev proje, sadece Trabzon’un değil, Karadeniz’in uluslararası yüzünü de temsil edecek.
Artık Trabzon’a gelen bir yolcu, sadece bir şehre değil, bir merkeze, bir vizyona, bir geleceğe adım atacak.

Avrupa Birliği destekli ve kısa adı SKUP olan Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planı Projesi kapsamında Trabzon’a gelen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Trabzon’un Türkiye’de ulaşım politikaları çerçevesinde örnek bir şehir olacağını vurgulaması bunun ifadesidir.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun ifadesiyle, “Trabzon, Türkiye’de ulaşım politikaları çerçevesinde örnek bir şehir olacak.”
Bu söz, sıradan bir açıklama değil.

Çünkü Trabzon, artık devlet politikalarında örnek bir şehir konumuna gelmiş durumdadır.
Yeşilin, mavinin ve hareketliliğin uyumuyla dünya markası olma yolunda ilerleyen bu şehir, sadece Karadeniz’in değil, Avrupa ile Asya arasındaki ticaretin de ana geçiş noktası olmaya hazırlanıyor.

Trabzon Valisi Aziz Yılldırım da Trabzon’un geleceğini yeniden tasarlandığını ifade ederken, Şehr-ül emin Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in “127 toplantı, 55 kurum, 29 ay süren çalışma” ifadesi ise bu planın ne kadar ciddi ve bilimsel temellere dayandığını gösteriyor.
Bu şehir, artık kaderine razı değil.

Kendi geleceğini, kendi elinde şekillendiriyor.

Demiryolu projesiyle Trabzon, Türkiye’yi Asya’ya bağlayan bir koridor haline gelecek.
Limanı ile deniz taşımacılığında söz sahibi olacak, raylı sistemiyle şehir içi ulaşımda çağ atlayacak, havalimanlarıyla dünyanın dört bir yanına bağlanacak.
Bu tabloyu alt alta koyduğumuzda, Trabzon’un yakın gelecekte sadece bir şehir değil, bölgesel bir stratejik güç merkezi olacağı açıkça görülüyor.

Evet, Trabzon’un tarihi zaten şanlıydı.

Ama önündeki gelecek, en az tarihi kadar iddialı.
Bu şehir, Fatih Sultan Mehmet’in fethettiği, Yavuz Sultan Selim’in yönettiği, Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu ve Atatürk’ün iki kez ziyaret edip özel önem verdiği bir şehirdir.
Şimdi o tarihi miras, modern bir stratejik güce dönüşüyor.

Çok değil, birkaç yıl içinde Trabzon’un adını artık sadece sporla, turizmle ya da doğasıyla değil, teknolojiyle, lojistikle, ulaşım vizyonuyla duyuracak.
Çünkü bu şehir, Türkiye’nin kuzeye bakan kalbidir.
Ve o kalp, bugün hiç olmadığı kadar güçlü atıyor.

Trabzon’un 2030 vizyonu şehrin yeniden doğuşudur.

Her zaman söylüyorum, yine yineliyorum:
Bu şehir için taş üstüne taş koyandan Allah razı olsun.
Trabzon’un yükselişi, sadece Trabzon’un değil, Türkiye’nin geleceğidir.