Trabzon, 1461 yılında Osmanlıların eline geçtikten sonra hiçbir zaman bir işgal tecrübesi yaşamamıştı. Fakat Birinci Dünya Savaşı yıllarında bilhassa Doğu Cephesi’nde yaşanan çöküş sonrası Ruslar 1916 yılı baharında ileri harekâta geçerek 18 Nisan 1916 günü Trabzon’u resmen işgal etmişlerdir. Tabi bu noktaya gelene kadar Ruslar, Birinci Dünya Savaşı’nın başından itibaren denizden hemen her gün Trabzon ve Karadeniz sahillerini top ateşine tutmuşlardı.

Ortaya atılan iddiaların aksine Trabzonlular şehri son ana kadar müdafaa etmişlerdir. Bilhassa Of, Araklı, Karadere vs. gibi bölgelerde çok ciddi direniş gösterilmiştir. Fakat bu direniş ancak işgali yavaşlatabilmiştir. Kaçınılmaz sonun gerçekleşeceği anlaşılınca şehrin o günkü Valisi Cemal Azmi Bey, vilayet idaresini Ordu’ya taşımıştır.  Sivil halk, savunmasız kalındığını anlayınca şehri terk etmiş, zenginler deniz yoluyla, durumu daha mütevazı olanlar kara yoluyla veya yürüyerek bin bir zorluk içinde kentten ayrılmışlardır. Trabzonluların deyimiyle muhacirliğe çıkmışlardır. Muhacirlik sırasında yolda ölenler olmuş gidenlerden bazıları bir daha Trabzon’a hiç dönememiştir.

Ruslar, Trabzon’a girer girmez hemen burayı askeri hedefleri doğrultusunda imar etmeye başlamıştır. Bugün kentin en işlek caddelerinden olan Maraş Caddesi’ni Ruslar açmıştır. Ayrıca Trabzon-Akçaabat sahil yolunu genişletmişler, limanda bulunan mendireğin boyunu uzatmışlardır. Daha da önemlisi Trabzon’u iç bölgelere bağlamak için demiryolu yapımına girişmişler, Maçka’ya kadar hafif raylı sistem dediğimiz dekovil hattı döşemişlerdir.

Ruslar Trabzon’da bir de gazete çıkarmışlardır. Türk matbaalarından yararlanarak “TrapezuntsıyVeyennyLisok (Trabzon Askerî Gazetesi)” adında Rusça bir gazete çıkarılmıştır. Bu gazete 1916-1917 yılları arasında Rusça dört ay boyunca yayımlanmıştır.

Ruslar işgal yılları boyunca medrese, cami gibi yapıları tahrip etmişler, bugün Atapark adıyla anılan mevkidebulunan Trabzon Valilerinden Kadri Paşa’ya ve Kumandan Hamdi Paşa’ya ait türbelerin sandukalarını yıkmışlar, lahitlerine kadar girerek para bulmak ümidiyle buraları yağmalamışlardır. İşgalciler, aynı yerde defnedilmiş olan Yavuz Sultan Selim’in annesine ait Gülbahar Hatun’un (asıl adı Ayşe Hatun) türbesindeki eşyaları çalmışlar ve türbeyi ahır haline getirmişlerdir.

Bu sırada şans, Trabzonluların yüzüne gülmüştür. Zira iç karışıklık içindeki Rusya’da rejim devrilmiş ve yerine Bolşevikler iktidara gelmiştir. Bunun üzerine yeni gelen iktidar Birinci Dünya Savaşı’ndan çekilmeye karar vermiş ve böylece Trabzon için kurtuluş ümidi doğmuştur.  Çekilme kararı alan Bolşevik yönetim, 18 Aralık1918 tarihinde Osmanlı Devleti ile Erzincan Protokolü’nü imzalayarak sözkonusukararı uygulamaya koymuştur.

Böylelikle Doğu Karadeniz bölgesindekiRus işgali sona ermiş, Ruslar bölgeden çekilmeye başlamışlar, ancak onlardanboşalan cepheler hızla Ermeni milislerin kontrolüne geçmeye başlamıştır.Ermenilerin, halka zulmetmeyebaşlaması üzerine III. Ordu Komutanı Vehip Paşa, 12 Şubat1918’de ileri harekâtın başlatılmasına karar vermiş ve Miralay Hamdi Bey komutasındaki37. Tümen Tirebolu’dan Trabzon’a doğru harekete geçmiş ve 24 Şubat 1918’de Trabzon yeniden Osmanlı toprağı olmuştur.

24 Şubat günü Albay Kazım (Özalp) Bey komutasındaki Türk öncü birliklerinin üç koldan şehre girmeleri üzerine,Orta Hisar’daki Müftülük binasıönünde toplanan ahali, durumu dualar veşenliklerle kutlamış böylece acı dolu işgal günleri sona ermiştir.