Geldiğimiz noktada Türkiye’nin dört büyüğünden biri olan takımımızın oynadığı futbolla ilgilenmez olduk. Varsa da yoksa da tüm hesaplar puan üzerine.

Haksız da sayılmayız, zira 12 maçta 12 puan ile en aşağıdakiler ile yan yana gelirseniz maalesef bu hesaplar kaçınılmaz oluyor. Böyle bir günde Kayseri deplasmanından alınan üç puan yüreklerimize su serpti. Ayrıca alınan bu üç puanın sıralamada ki yerimiz kadar bir diğer önemi de, beklenir ki moral olarak yapacağı etki ile diğer maçların kazanılmasında dayanak olsun. Gerçi Galatasaray’ı yendiğimiz maçtan sonra bu etkiyi göremedik ama bu kez de göremeyeceğiz anlamına gelmez. Her Trabzon sporlunun umudu da duası da bu yöndedir. Devre arası yapılacak takviyelerle bu umutların yeşereceğini umut ederek bir başka konuya geçelim.

Dolar Ve De Euro da Olan Artışın Getirdiği Yük

Dünyada dövizin gökten adeta yağdığı yıllarda onu üretime destek olarak kullanma akılcılığını beceremeyince tüketen o nispette de kırılgan bir ekonomi ile bu günlere geldik. Öyle ki en ufak bir uyuşmasızlık olduğunda eti de kurbanlığı da hatta samanı bile ithal ettik. Dünyanın Ortadoğu savaşı( ki bizde içindeyiz) ve de Amerikan seçimi sonucunda dolar ve de euronun milli paralar karşısında değer kazanması ile sarsılan ekonomilerin başında geliyor olmamız kulüp olarak var olan ekonomik yükümüze yük katmış oldu.

Sezonun anlaşmalar anlamında yarısına geldiğimiz bu günlerde kur farkından 6 trilyon kaybımız söz konusu. Özellikle yuronun sabit kalacağını var saysak mayıs ayına kadar zararımızın 10 trilyonu geçmiş olacak. Bu durum zaten ekonomisi çökmüş kulübümüzün devre arası yapacağı hamlelerin de bir hayli kısıtlı olacağı anlamına gelir. Cumhurbaşkanı ülke ekonomisini koruma adına yarattığı zenginlere değil de halkın gücüne inanarak onlara başvuruyor ve de yastık altında ki dövizlerini bozmaya davet ediyor. Biz de formadan başlayarak üreteceğimiz cazip projelerle herkesin gücü oranında külümüze destek olmak için kolların sıvanma zamanıdır.