Hem Avrupa hem de Amerika yaptırım peşindeler. Bizden ne isterler. Türkiye’yi avuçlarının içinde istedikleri zaman sıktıkları ülke olmaktan çıkmasına müsade etmemek için direniyorlar!
 
2021’i sancısız geçirmek için Türkiye’nin önünde iki önemli kavşak var,
İlki 10-11 Aralık’ta toplanacak AB zirvesi, diğeri Joe Biden ile Amerika arasında ilişkilerin seyrinin nasıl olacağı.

AB zirvesi ile ilgili gelen ilk değerlendirme kabul edilebilir değil. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas, AB zirvesinde Türkiye'ye yönelik yaptırımların masaya yatırılacağından söz ederken, AB'nin Türkiye'ye yaptırım kararı alacağını ve bunların yalnız kısa vadeli değil; orta ve uzun vadeli de olacağını söylüyor.
Schinas şunu da diyor; ‘Türkiye yalnız Avrupa'yı değil; herkesi karşısına almak için elinden geleni yaptı. Bunun da maliyeti vardır!’

Yavuz hırsızlara bak sen!

Türkiye’nin 1963 yılından bu yana Avrupa Birliği’ne girme arayışı var. AK Parti ilk yıllarında AB ile ilişkileri sıcak tuttu, fasıl üzerine fasıllar açıldı. AB’nin Türkiye’yi bünyesine almayacağı ve ayak sürteceği malumun ilamıydı ama Türkiye her adımı attı; İstanbul sözleşmesini bile kabul etti, ancak netice alamadı.

AB’nin bu hoyrat tutumunun arkasında Türkiye’nin güçlenmesi korkusu var. Doğu Akdeniz’de doğalgaz arayışı ve Kuzey Irak petrollerinin taşınmasında masada olma baskısı yatıyor.
Kilometrelerce uzaktan gelecekler Müslüman toprakların yer altı ve yerüstü zenginliklerini sömürecekler Türkiye bölgesinin en güçlü ülkesi olarak buna sesini çıkarmayacak.

Yok ya!

Türkiye, NATO üyesi bir ülke kuru gürültülere pabuç bırakacak bir ülke değil.

Böyle olsa sınırlarımız dışında bu kadar bedel ödemez içerde de terör yuvalarının kurutmakta Asker-Polis-İstihbarat bu denli başarılı olamazdık.

AB yaptırım tehdidini dile getirecektir, blöf siyasetinin işlemeyeceği malum, AB, Akdeniz’de Türkiye’yi bir kenara itemez, ABD içinde, Rusya ve Çin için de bu geçerli.

ABD tarafına bakalım. Joe Biden ABD’de Ocak ayında göreve başlıyor. Trump seçim sonuçlarını kabullenmek istemese de Beyaz Sarayı boşaltmaya başladı bile, Biden de kurmaylarını atamaya devam ediyor.

Türkiye Biden’in seçilmesi sonrasında bir dizi adımlar attı. Trump dünya siyaseti için ne dediği belli olmayan bir günü diğerini tutmayan istikrarsız bir profil çizdi.
İsrail odaklı radikal adımlar attı; ama o bile kurtarmadı. Trump öyle veya böyle Türkiye için daha tercih edilebilir biri olmuştu.

Her ne kadar Brunson krizinde ekonominin zarar görmesine neden olsa da Türkiye’ye yönelik yaptırımlar, Halk Bank davası ve S-400’ler konularında senatoyu oyaladı.
Biden bu meselelerde nasıl hareket edecek, seçimden önce şahin söylemlerini bir kenara bırakması ve çıkar ilişkilerine göre hareket etmesi gerekiyor.

Türkiye’nin hukuk ve yargı alanında attığı adımları doğru okumuştur, ekonomi ve dış politika anlayışındaki yenileşmede Türkiye, zıtlaşma taraftarı olmadığını gösterdi.

ABD nerede çıkmaz işi varsa oraya sürdüler. Askerimizi Kore’ye yolladılar. Kıbrıs’ta bize sahip çıkmadılar.
Birçok insanımız katledildi, seyrettiler. Sonra Kıbrıs’ı aldık ambargo uyguladılar. Rusya’ya karşı bizi kullandılar.

NATO müttetiki imişler. Nerede sahip çıktılar?

Terörle mücadelemize mi destek verdiler?

Bu ülkede karanlık cinayetler işlendi. Hangisini çözmeye çalıştılar.

FETÖ’yü büyüttüler, desteklediler. Onunla birlikte tüm kurumlara sızdılar. Etki ajanları ile ekonomiyi, siyaseti ele geçirdiler.

Türkiye’ye hangi katkıyı verdiler? Bize ancak bazı vakıflar aracılığıyla doğum kontrolü önerdiler! Korktular.

Çünkü Kurtuluş Savaşındaki mücadelemizi, Kıbrıs’ı, Terörle mücüdelemizi çok iyi biliyorlar. Korktukları şu, Sanayileşmede attığımız dev adımlar!

Bir arkadaş önerdi. Hemen DP Genel Başkanı Gültekin Uysal’ı açtım. Bir muhalefet lideri daha gencecik. Böylesine bir programda ilk sözleri ülkesini ve demokrasisini şikayet mi olmalıydı?