Cumhuriyet Halk Partisi Trabzon Milletvekili Av. Sibel Suiçmez, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen “Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” sırasında sert eleştirilerde bulundu.
Suiçmez, genç girişimcilerin bir yıl süreyle prim tutarlarının Hazine tarafından karşılanmasına ilişkin teşvikin kaldırılmasına tepki göstererek, Türkiye Barolar Birliği ile 81 ilin barosunun konuya ilişkin ortak bildirisini Komisyon’da okudu.
Suiçmez, hükümetin vergi politikalarını eleştirerek şunları söyledi:
“İktidar maalesef züccaciye dükkânına girmiş bir fil gibi davranıyor ve vergi gelirlerini artırmak için de hangi kesime, nereye saldıracağını şaşırmış durumda. Bunlardan biri de 20’nci maddenin (k) bendinin kaldırılmasıdır. Böylece genç girişimcilerin bir yıl süreyle prim tutarlarının Hazine tarafından karşılanmasına ilişkin teşvik uygulanması kaldırılmış oluyor. Gerekçesinde de ‘Teşvik uygulanmasının izlenmesi ve etki değerlendirme çalışmalarının neticesinde söz konusu desteğin olumlu etkisi tespit edilememiştir.’ deniliyor.” Bu, gerçekten çok komik bir gerekçe. Nasıl bir olumlu etki bekliyordunuz, bunu da merak ediyorum. Zaten bir katkı sunmak üzere verilmiş bir destekten söz ediyoruz. Türkiye’de genç girişimcilerin bundan olumlu yönde etkileneceği çok açık.”
Suiçmez, konuşmasının devamında Türkiye Barolar Birliği ve 81 baronun ortak tepkisini içeren bildiriyi Komisyon’da okudu. Bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” kapsamında genç girişimcilere sağlanan ve Hazine tarafından karşılanan Bağ-Kur prim desteğinin kaldırılmasının öngörülmesi; Anayasa’nın 2. maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesiyle, 5. maddesinde düzenlenen devletin temel hak ve özgürlükleri sınırlayan engelleri kaldırma yükümlülüğüyle, 36. maddesinde yer alan hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkıyla ve 73. maddesinde belirtilen vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılması ilkesiyle açıkça çelişmektedir.
Avukatlık mesleği, Anayasa’nın 135. maddesi uyarınca kamu hizmeti niteliğinde olup avukatlar adaletin kurucu unsurudur. Devletin bu anayasal gerçeği görmezden gelerek mesleğin sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyecek bir düzenlemeyi gündeme getirmesi, yalnızca avukatların değil adalet mekanizmasının bütününün zayıflatılması anlamına gelmektedir.
Artan vergi yükleri, kira, sigorta primi ve büro giderleri karşısında meslektaşlarımız ağır bir ekonomik baskı altındadır. Hazine tarafından karşılanan prim desteği, bu yükü hafifleten sınırlı ancak hayati bir destektir. Bu desteğin kaldırılması; hukuki güvenlik ilkesini zedeleyecek, savunma makamının kurumsal gücünü zayıflatacak ve adalete erişimi toplumsal ölçekte zorlaştıracaktır.
Bu destek bir ayrıcalık değil, adalet hizmetinin ülkenin her köşesinde sürdürülebilirliğini sağlayan zorunlu bir düzenlemedir. Devletin asli görevi, savunmayı zayıflatmak değil adalet mekanizmasını güçlendirmektir.
Adalet savunmasız bırakılırsa toplum da savunmasız kalır.
Avukatlık mesleğine yeni adım atan genç meslektaşlarımızın ve genç girişimcilerin mesleki yaşamda tutunabilmesi için bu destek hayati öneme sahiptir. Prim desteğinin kaldırılması, genç meslektaşlarımızı meslekten uzaklaştıracak, adaletin temsiliyetini büyük kentlere sıkıştıracak ve toplumsal eşitsizliği derinleştirecektir.
Türkiye Barolar Birliği ve barolar olarak; mesleğe ve savunma makamına yönelik bu ekonomik kuşatmanın derhal sonlandırılmasını, prim desteğinin kaldırılması planından vazgeçilmesini, aksine bu desteğin süresinin uzatılarak kapsamının genişletilmesini talep ediyoruz.”
Suiçmez, Komisyon’daki konuşmasının sonunda, iktidarı gençlerin ve yeni meslek sahiplerinin yükünü artıracak uygulamalardan vazgeçmeye çağırdı.
“Genç girişimcileri desteklemek yerine onları ekonomik baskı altına almak, hem üretimi hem de adalet hizmetini zayıflatır. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.”
