Yaratıcılık en “basit şekliyle orijinal, sosyal faydalılığı olan ürünler veya fikirler yaratabilme yeteneği olarak tanımlanabilir”. İnsanın küçük yaşlarından itibaren kendisinde yaratılışında saklı bulunan yeteneklerin ortaya çıkarılması kendiliğinden tamamlanan bir süreç değildir. İyi bir ebeveyn ya da öğreticinin müdahalesi ile o saklı cevher bireyin sosyal yaşamında kişiliğinde ortaya konması sağlanır.  Hiçbir şey kendiliğinden olmaz gün gibi bir realite olarak karşımızdadır.

Geçen hafta yolum Karadeniz’in güzel şehirlerinden Samsun’a düştü. Bu fırsatı yakalamışken Samsun Kültür ve Sanat Merkezinde Kazım Özdemir İlkokulu’nun yıl sonu etkinliği ile ilgili Atatürk sergisi dikkatimi çekti. Bir eğitimci olarak gezip görmekte yarar gördüm.  İyi de gitmişim. Orada Türk gencinin üstün zekasını ve kıvraklığına bir daha tanık oldum. Tek sözcükle harikaydı.

Sergi, ilkokul 2-3 . Sınıflara aitti. Çivi, tel …vb. materyaller ile değişik bir ATATÜRK sergisi oluşturulmuş. Okulun eski öğretmenlerinden birisiyle sergiyi gezdik. Görevli öğretmen meslektaşımızdan sergi ile alakalı bilgi aldık.  Muhteşem Atatürk çalışmaları benim nazarımda seviyenin çok üzerinde idi. Yaratıcılık, zekâ, beceri ve öğreticinin mesleğine olan tutkusu ve mahirliği bir güzellikler çelengi oluşturdu. 

Yapılmış çalışmalarda titizlik, dikkat ve seçicilik her şeyin üzerinde idi.  El resimlerinden, iplikten, özellikle de çivi başlıklarından oluşturulmuş ATATÜRK portreleri fevkaladenin fevkinde bir şeydi. Gururlandım, göğsüm kabardı. Yarınlara olan ümitlerim yeniden tazelenerek daha da gürleşti. Bunda emeği geçen başta ders öğretmenini, eserlerin yaratıcıları yavrularımızı tebrik ediyor gelecekte başarılarının devamını diliyorum. O serginin oluşturucuları çocuklar içerisinde geleceğin güçlü ressamlarından mutlaka birisi çıkacağından eminim. Yolunuz açık, bahtınız bol olsun memleketimin güzel evlatları.

Panoramda Dijital Gösterim Merkezinde Milli Mücadelemiz ile alakalı bir de panoramik gösteri vardı. Hilal Özdil sorumluluğunda yürütülen, on beşer dakikalık iki periyotta gerçekleştirilen gösterimde Milli Mücadelemizin canlandırılması bir başka güzellikti. Ancak Yaşar Doğu gibi bir dünya pehlivanını çıkarmış bir pehlivanın adının Samsun’da olduğu gibi burada da görememek üzülmemize neden oldu. Merkezin Yaşar Doğu Kültür- Sanat Merkezi şeklinde adlandırılmış olması çok iyi olurdu. Hilal Hanımefendiye bunu ilettiğimde “yetkililerin bileceği bir iş” olduğunu belirterek Yaşar Doğu ile ilgili bir kitap hediye etmiş olmaları taktir edilmesi gereken bir incelikti. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum.