Biliyorum birçoğunuz sevmiyorsunuz, ismini bile duyanlar hemen yüz çevirebiliyor. Silah denince akla ille de tabanca veya tüfek getirenler de var. Aslında değil. Evet, bizim ilk silahımız kalemimiz olmalı, bilgimiz olmalı. Bilim üretip teknolojik buluşlara yelken açmak olmalı, keskin kelimelerimiz cümlelerimiz olmalı. Kısaca klavyemiz, bilgisayarımız en iyi silah olmalı. Yani silah deyince akla artık bu çağda ilk bunlar da gelmeli.

Fakat iş öyle boyutlara geliyor ki diplomasi bitiyor, kelimeler son buluyor, bağlantılar kopuyor. Hatta iş çatışmaya kadar gelebiliyor. Allah korusun, bunu kimse düşünmek dahi istemez.  Benimkisi sadece aklımın kenarından geçen kötü bir hayal ürünüdür. Lakin her türlü senaryoyu da düşünmek gerek. Etrafımızda hainlerin cirit attığı bir coğrafyada her türlü silahlanmak artık devletin ve milletin bekası için bir mecburiyet olduğu düşüncesindeyim.

Ama şunu da unutmamak gerekiyor. Daha düne kadar “müttefik” dediklerimizin silahlarıyla karakollar basılıyor, hendekler kazılıyor hatta 15 Temmuz’da neredeyse işgale kadar ulaşacak kanlı bir boyut kazanıyordu. Bu gerçekleri de görüp hafızalarımıza çiviyle çakmamız gerekiyor.

Yıllardır yerli ve milli olma konusunda bir türlü sıçrama yapamadık. Sürekli iç ve dış mihraklar bizi oyaladı durdu. Siz yapmayın biz yapıp size daha iyisini daha ucuzunu sunalım yalanlarıyla ülkece oyalandık durduk. Fakat son on beş yıldır başta savunma sanayimiz olmak üzere millileşme konusunda hamdolsun güzel adımlar attık. Artık göklerde hainlerin korkulu rüyası İHA ve SİHA’ larımız var. Ordumuzda artık süper silahlar var, milli tüfeğimiz artık yiğitlerimizin ellerinde. Daha düne kadar Amerika’dan tabanca alırken artık yerli ve milli firmalarımız fabrikalarımız var.

Çok uzakta değil hemen yakınımızda bile Arsin’de Organize Sanayi Bölgesinde TİSAŞ, yurtiçinde Silahlı Kuvvetlerin tabanca ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede üretim sağlıyor. Yüzde 80 ihracat kapasiteli, NATO standartlarına uygun üretim yapan bu firma, başta ABD olmak üzere 30’a yakın ülkeye tabanca satışı yapabiliyor. Yerli ve Milli olma konusunda yeter ki inanalım.

Bu inançla birlikte bu azim ve başarıyı mutlaka yerli otomobilde de yakalayacağız. Buna yürekten inanıyorum. Yerli ve milli değerleri taşıyarak artık Avrupa’ya muhtaç olmayacağımız günler de yakındır. Artık Türkiye’nin Türkiye’den yönetilme çabası, inancı ve kararlılığını her alanda her üründe ve her dilde anlatmak ve göstermek zorundayız.
Bütün bu yolda başkalarının oyununa gelmeden, farklılıklarımızı zenginlik sayarak her platformda milli olma inancına sarılmalıyız. En iyi silahımız bu son zamanlardaki bu inancımızdır.

Aslında şu günlerde yaşadığımız sıkıntıların kaynağında Türkiye’nin bayrak ipi yerine uçak gemisi üretmek istemesi inancı ve girişimleri yatıyor. Hainler neden bu kadar çıldırıyor sanıyorsunuz.

Küresel güçlerin üzerimize oynadığı, her türlü senaryo ve kumpasların kurulduğu Türkiye’de, istikbal ve istiklalimiz için bireysel başarıyı değil de memleket çıkarlarını her şeyden üstün görecek yürekli siyasetçilerle ve onlara destek verenlerle inşallah bu kara günlerin içerisinden çıkacağız.

Bu arada içimizde yerli ve milli hainler de yok değil. Milli ve yerli olma konusunda yapılan güzel işlere bile ille bir kulp takan, mutlaka bir eksikliği olacak diye bin bir türlü takla atan yerli şaklabanlarımız da mevcut. Ne diyelim onlara da yerli bir cevap niteliğinde kemençe vurmak gerek. Yerli ve Milli olmayı daha yoğun yaşayacağımız hep birlikte daha nice güzel günlere inşallah.  İyi haftalar.